Bundan önceki 3 yıl içinde Türkiye’de insan kaynağının fiziki olarak yurt dışına gittiğinden bahsediyor ve bu konuda müdahale gerektiğini belirtiyorduk. Son 2 yılda salgının getirdiği “acele dijitalleşme” ve evden çalışma ile çalışanlar ofis ortamından bağımsız çalışmaya alıştılar. Bugün Türkiye’nin teknolojideki teknik insan kaynağı fiilen yurt dışına gitmeden evinden yurt dışına iş yapmaya başladı.Bugün Hindistan bile Türklere ucuz iş gücü olarak yazılım işi yaptırır hâle geldiyse bu konuda alarm zillerini çalma vaktini geçirmişiz demektir.

Ezcümle sorunları özetleyelim.

-İnsan kaynağımız (beyin gücümüz) Türkiye’de yaşamaya devam ederek, yerli şirketleri terk ediyor, yabancı şirketlere uzaktan çalışmaya başlıyor. Ücretlerini dövizle alan da var TL ile alan da. Elbette fiilen yurt dışına gidenler de az değil. Dövizin güçlenmiş olması bu durumu çok hızlandırdı.

-Yabancı sermaye, döviz nedeniyle katlarca ucuzlamış Türk şirketleri almaya geliyor.

-Sınırsıza yakın sermayeye sahip olan, sahibi artık Çinli, Amerikan, Hollandalı vb. yani yabancı olan, Türkiye’de kurulu firmalar, yerli ama milli firmalara asimetrik rekabet getiriyor.

-Kamu kurumları, kamu iktisadi işletmeleri, dolaylı olarak kamuya ait şirketler, insan kaynağı havuzunu geliştirmek ve kendi yetiştirdikleri personellerle büyümenin yanında özel sektörün zahmetle yetiştirdiği hazır kaynaktan beslenmeye çalışıyor. Bu durum özel sektörün rekabetçiliğini aşağı çekiyor.

-Kamu bürokrasisi içerisinde görevli üst düzey yöneticiler, kamu iktisadi işletmeleri ve doğrudan/dolaylı olarak kamuya ait şirketlerin yönetim kurullarına dâhil olduğunda ister istemez, Türk Ticaret Kanunu’na göre yönetiminde oldukları şirketlerin haklarını korumakla da görevli oluyorlar. Bu durum, yönetişim anlamında aynı alandaki yerli ve milli özel sektöre karşı devletin tarafsızlığının korunamamasına yol açma potansiyeli barındırıyor.

-Kamu fon ve teşviklerinde doğrudan/ dolaylı olarak kamuya ait şirketler ve projeler önemli pay alıyor. Dar bir ekonomi yürütülen bu dönemde bu durum özel şirketlerin daha da zayıflaması anlamına geliyor.

Özellikle sarsıntılı dönemlerde ekonomilerin lokomotifi olması gereken kamu teknoloji yatırımlarının azalması, teknolojiyi üreten insan kaynağının çalıştığı şirketlerin gücünün azalmasına, dolayısıyla çalışanlarını yurt dışına kaptırmalarına katkı veriyor.

Ülkemizin toplam vergi rejiminde de önemli bir yeri olan özel sektörün ayakta kalabilmesi rekabetçi olmasıyla, rekabetçi olması ise en temelde insan kaynağı ile ilişkilidir. Bu nedenle bu ve detaylı analizlerle çıkabilecek diğer konularda acil koduyla harekete geçmek gerekiyor.

Bununla beraber elbette firmalara düşen de önemli görevler var. Firmalar da özellikle temelden yetiştirmeye dayanan insan kaynağı modeline bundan önce hiç olmadığı kadar güçlü sarılmalı ve kullanmalı. Gemisini yürütene kaptan derler.