Bir takım düşünün, ligin yenisi… İkinci sezonunda beklenmedik bir şekilde üst sıralarda geziyor. Evinde herkesin başına bela olmuş. Liderinden, en zenginine bileğini kimse bükememiş… Öyle top en çok bende kalsın, bir pozisyon bulacağım diye, 30-40 pas yapayım, derdi yok... Top kendine gelince ne yapacağına bakıyor. Bir yolunu bulup işi de bitiriyor. Bu takımı yaratan teknik direktörünü, ‘dilini tutamadığı için’ göndermiş, yeni bir hocayla kaldığı yerden devam ediyor.

Rakibi eğer günündeyse dünyanın en iyi takımına nefes aldırmıyor. O gün, günü değilse, sevenlerine kurdeşen döktürüyor. Öyle futbolcuları var ki, bir gün zirve, bir gün dip… Tek bir istikrarı var bildiği ya da alıştığını oynamaya çalışıyor. Teknik direktörünün başarılarına yaklaşmayı ligde hayal eden yok. Onun da tek derdi eldekiler değil, gelecekler…

Gaziantep FK-Galatasaray maçı bu ön koşullarda başladı ve devam etti. Baskılı, etkili, önde görünen Sarı Kırmızılılar, şut atan kaleyi zorlayan, direkleri döven, her ne kadar bu maça özel mavilere bürünse de, Kırmızı Siyahlılar oldu.

Süper Ligin en özel isimlerinin başında gelen Fernando Muslera, sahalara, eskisi gibi döndüğünü kanıtlayınca, ilk yarı gol sesi çıkmadı. Galatasaray ikinci yarıya birisi ‘Evlat’ Onyekuru, diğeri ‘Genç’ Kerem iki ‘pır pır’ ayakla oyuna başladı. “Gününde olmama” günündeki Belhanda’yı ve Emre’lerden Akbaba’yı kenara alan Terim, komutanlığı Arda’ya bıraktı.

Ve Sarı Kırmızılılar beş dakika dolmadan, Kerem ile ilk şutu, Onyekuru ile de golü attı.

Sonrasında roller değişti, top ev sahibinin, pozisyonlar ve puan konuk takımın oldu. Ve Galatasaray, Gazintep FK’nın evindeki yenilmezliğine son verip ileriye doğru dev bir adım attı.