Türkiye'de terörün tamamen bitirilmesi için bütün unsurları ile aynı anda ve kararlılıkla mücadele edilmesi şarttır. Siyasi unsurlar da bunun içindedir, hatta en başındadır. Her terör örgütünün asıl hedefi siyasidir. PKK ve FETÖ terör örgütlerinin amaçları Türkiye’yi bölmektir. Bu bir siyasi hedeftir. Onun için PKK neyse, FETÖ de odur. FETÖ elebaşı Fetullah Gülen neyse, kravatlı terörist Demirtaş odur.

Zaten birbirlerini tamamlamış, ittifak yapmışlardır. Türkiye’ye meydan okumuş, ateşli silahlarla, bombalı suikastlarla, nefret söylemleriyle ve organize şekilde milli varlığımıza saldırmışlardır.

TERÖRÜN SİYASETİ OLAMAZ

FETÖ ile mücadelede bütün unsurların yok edilmesi şartı, PKK ve diğer terör örgütleri için de aynıyla geçerlidir. FETÖ’ye yardım ve yataklık yapanlar, destekleyip arka çıkanlar çok isabetli şekilde cezalandırılmışlardır. Hâlâ da bu mücadele sürmektedir ve kriptolar ortaya çıkarılıp yargıya sevk edilmektedir. Aynı şey elbette PKK için de yapılmaktadır. Yardım ve yataklık edenler her kim olursa olsun yakalanıp mahkemelere sevk edilmişlerdir. Milletvekilleri, belediye başkanları bunların içindedir. Hiç kimse demokrasi ve özgürlük kisvesiyle bu hainlere sahip çıkamaz, çıkanlar da bu suça ortak olurlar. Dağlardaki, şehirlerdeki teröristleri kahraman güvenlik güçlerimiz temizliyor. Yardım ve yataklık yapanlar bulunup yargı önüne çıkarılıyor. Ama bunların siyasi partisi varlığını devam ettiriyor. Böyle şey olmaz. Terörün siyaseti olamaz. FETÖ’nün bir siyasi parti kurmasına nasıl izin verilemezse, PKK’nın siyasi oluşumuna da aynı şekilde müsaade edilemez. HDP’nin bir parti değil, terör örgütünün siyasi ayağı olduğu, Kandil katillerinden talimat aldığı, dağa adam götürdüğü, milletvekili ve belediye başkanlarının terör örgütüne yardım ve yataklık ettikleri defalarca ispatlanmıştır. Son olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hazırlamış olduğu ve Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili kapsamlı iddianame, HDP’nin nasıl bir ihanet yuvası olduğunu ve terör odağı hâline geldiğini net olarak ortaya koymaktadır.

ANAYASA “KAPATILSIN” DİYOR

HDP, “Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez” diyen, Anayasa’nın 68’inci maddesinin 4’üncü fıkrasını açıkça çiğnemiştir. Bu durumda, “Bir siyasi partinin 68’inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak hâline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi hâlinde karar verilir.” diyen, 69’uncu maddenin 6. fıkrasının gereğini yapmak şart olmuştur. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili hazırlanan ve hukuken açık ihbar niteliği taşıyan iddianameyi temel alarak HDP hakkında acil ihtiyaç olan kapatma davasını süratle açabilecektir.

İHANET KÖKÜNDEN TEMİZLENMELİ

HDP’nin terörün odağı hâline geldiği bu kadar açık olmasına rağmen, hâlâ bu terör partisinin kapatılmasına karşı çıkanlar suç ortaklığı yapmaktadırlar. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin HDP’nin kapatılması gerektiğini gündeme getirmesi ile birlikte, kravatlı terörist Selahattin Demirtaş’a sahip çıkan CHP ve İP’te büyük bir telaş başlamıştır. Bu partilerin, “şimdiye kadar çok parti kapatıldı, yenisini kurdular, değişen bir şey olmadı” gibi abuklukları ileri sürerek, HDP ihanetini aklamaya kalkışması kendilerine yakışıyor olsa da bu, milletin aklıyla alay etmektir. Türkiye artık bu kangrene dönüşmüş ihaneti kesip atmak zorundadır. Sayın Bahçeli 16 Aralık tarihli açıklamasında “HDP açılmamak üzere kapatılmalıdır. Etnik bölücülüğü ve terörü referans alan hiçbir parti kuruluşuna da müsaade edilmemelidir. Gerekirse Anayasa’da düzenleme yapalım, gerekirse Siyasi Partiler Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda reform yapalım, bu kanayan yarayı durduralım” diyerek, bu ihanetin kökünden temizlenmesi gerektiğini söylemiş ve bunun yolunu da göstermiştir.

YOK OLUP GİDECEKLER

Televizyonlarda bu konuda saatler süren programlar yapılıyor. Zillet güruhunun sözcüleri, HDP’nin kapatılmasının önünü kesebilmek için akla ziyan gerekçeler ileri sürüyorlar. Kapatmanın bu terör odağını daha da güçlendireceğini, tepki oylarını toplayabileceğini söyleyenleri ibretle izliyoruz. Oysa durum tam tersidir.

PKK-HDP belasından kurtulmak hem bölge halkı, hem de Türkiye için bir rahatlama ve normalleşme getirecektir. Bunlara bilerek ve isteyerek destek verenlerin bütün ümitleri kırılacaktır. HDP veya benzer terör odağı partilerin bırakın güçlenmesini, kısa zaman içinde yok olup gideceklerini hep birlikte göreceğiz. Kaldı ki, terörün ülke gündeminden çıkmasına bağlı olarak HDP ve ihanet partilerinin oylarının nasıl gerilediğini yapılan seçim sonuçları net olarak ortaya koyuyor.