703 sayılı KHK, YÖK Kanunu'nun rektör atamasıyla ilgili maddelerinden birisi de “Devlet ve vakıf üniversitelerine rektör, Cumhurbaşkanınca atanır.” şeklindedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan Boğaziçi Üniversitesi’ne de bu yetki alanı içinde Prof. Dr. Melih Bulu’yu rektör olarak atadı. Melih Bulu rektör olarak atanınca tüm terör yandaşı Yumoşlar harekete geçti. Üniversiteler kapalı olduğu halde kendisine öğrenci süsü veren terör örgütü yandaş ve sempatizanları CHP’nin provokasyonlarıyla üniversitede eylemlere başladı. Öyle davranıyorlar ki Prof. Dr. Melih Bulu sanki uzaydan geldi ve bu dünyayla hiçbir ilgisi yok… Oysa yüksek lisans ve doktorasını Boğaziçi Üniversitesi işletme bölümünde tamamlamış, daha önce de İstinye Üniversitesi kurucu rektörlüğü ve Haliç Üniversitesi rektörlüğü görevini yürütmüş bir akademisyendir. Görüldüğü gibi terör yandaşı Yumoşlara göre Boğaziçi Üniversitesi’nde okumuş olmak, iki üniversitede rektörlük yapmak bile yeterli olmuyor.

          CHP ve yancılarının yönlendirdiği terör yandaşı Yumoşlar minibüs arkası yazı gibiler: İstersem çare, istemezsem bahane bulurum. Sen rahat ol!

          Prof. Dr. Melih Bulu Boğaziçi’ne rektör atandığında terör örgütlerinin yandaşlarını organize ederek üniversite içinde eylem yapan CHP’nin militan il başkanı Canan Kaftancıoğlu idi. O eylemlerde de 17 kişi gözaltına alınmış ama 15 kişi öğrenci bile değildi. Çoğu değişik terör örgütlerine mensup kişilerdi. Yani militan Canan’ın ıslık çalarak çağırdığı, ıslık çalarak gönderdiği kişiler…

          Terör yandaşı Yumoşlar ilk eylemlerinden sonra gündemden düşmüşlerdi ve daha atıl bir durumda eylemlerini sürdürüyorlardı.

          Sonra yine DHKP-C marşı eşliğinde halay çeken grupların sahneye çıktığı üniversitede, bu kez Kabe fotoğrafı yere serilip üzerine LGBT paçavrası yerleştirilmişti. İslam dünyasına ve Müslümanlara çok büyük hakaret olan bu eylemden sonra gözaltına alınıp tutuklananlar oldu. Kabe-i Muazzama’ya yapılan bu saygısızlık elbette cezasız kalmamalıydı. Ama milli ve manevi değerlere düşman CHP ve yancılarının bu alçaklığa tepkileri olmadığı gibi, bu alçaklığı yapanlara yine sahip çıktılar. Bu son yaşananlar Boğaziçi’ndeki olayları yine tetikledi ve terör yandaşı Yumoşlar eylem dozajını artırarak yine harekete geçtiler. Bu sefer eylemlerini sokaklara, caddelere taşırdılar. Polislerimize, polis araçlarına, vatandaşlara, dükkânlara saldıran şiddeti uygulamaya koyuldular. Yine gözaltılar oldu. Yine 108 eylemcinin sadece 7’si öğrenci çıktı. Tamamı değişik terör örgütü mensubu çıktı. Kemal Kılıçdaroğlu kendinden beklendiği gibi bu terör yandaşı Yumoşlara “evlatlarım” diye sahip çıktı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun sahip çıktığı yerde Meral Akşener, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan durur mu, onlar da sahip çıkan ve terör yandaşı Yumoşları adeta tahrik eden açıklamalar yaptılar. HDP sözde milletvekilleri zaten eylemde polisle çatışıyordu. Çok ilginçtir Gezi Olayları’nda da ilk görüntüyü HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder polisle çatışarak vermişti. Bu Boğaziçi eylemlerinde polislere saldırırken ilk görüntüyü veren de HDP milletvekili Hüda Kaya olmuştur. HDP nerede, terör ve mikropluk orada…

Devrimci, komünist artıklarına ait medya bu eylemlerde her türlü provokatörlüğü yaptı.

          Polis yasadışı eylem gerçekleştiren terör yandaşı Yumoşların eylemlerini bölmek ve dağıtmak için “İn aşağı, in aşağı, aşağıdan, aşağıdan. Toplu gitmek yok” tepkisini gösterdi. Ama sol ve yandaş medya bunu “Aşağı bak diyerek Boğaziçili öğrencileri aşağıladı, terbiye etmeye çalıştılar” diye servis etti. Sosyal medyada #AşağıBakmayacağız etiketi açarak nasıl bir embesil olduklarını herkese gösterdiler. Hele CHP’li bazı embesil yöneticilerin Atatürk fotoğrafları kullanarak #AşağıBakmayacağız etiketine “Biz Atatürk gibi hep ufka bakarız” gibi sözler paylaşması tam trajediydi. Terör yandaşı Yumoşlarla aşağıya baksanız ne fayda, ufka baksanız ne fayda?

          Boğaziçi üniversitesine dışarıdan terör yandaşı getirip, içeride ki Yumoşlarla birleştirip ne sonuç almayı umuyorsunuz?

          Boğaziçi Üniversitesi’nde terör yandaşlarının rektör atanmasından sonra başlattığı ilk eylemler zamanı “Terör örgütleriyle rektör atamasını protesto etmek!” başlıklı bir yazı yazıp “Çok basit bir soru soralım. Prof. Dr. Melih Bulu yerine PKK’ya, DHKP-C’ye, MLKP’ye yakın bir isim Boğaziçi Üniversitesine rektör olarak atansa Canan Kaftancıoğlu oraya tebrik etmeye mi, yoksa protesto etmeye mi gider?” şeklinde bir soru sormuştum. Aslında bu sorumuzun cevabı bile yaşanan olayları aydınlatmaya yetecektir.

          Dışarıdan eyleme gelen, Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi bile olmayan terör yandaşlarıyla aranan eğitim kalitesi değil, elbette kaos, çatışma, provokasyon olacaktır.

          Boğaziçi Üniversitesi’nde terör yandaşlarının yaptığı eylemlere kim destek veriyorsa suç işlemektedir ve bunların asıl amacı Türkiye’yi karıştırmak olduğu bilinmektedir. Bu terör yandaşlarına destek açıklaması yapan siyasetçi, sanatçı, yazar, yorumcu, sivil toplum kuruluşu kim varsa hepsi birer birer not alınmalıdır. Gezi, Hendek ve Kobani olaylarında yapılmak istenen neyse şimdi de aynısının kıvılcımı yakılmak istenmektedir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun terör yandaşı olan “Yumoş evlatlarının” öğrenci süsü verilerek terör estirmesine asla izin verilmemelidir. Terör yandaşının demokrasi hakkı olmaz. Devlet sadece onun başını ezmekle sorumludur.