Vakıflar Genel Müdür Vekili Burhan Ersoy, DEAŞ tarafından bombalanan El Bab Ulu Camii'nin restorasyonunun tamamlanmasıyla ilgili açıklama yaptı. Ersoy'un açıklamaları şöyle:

“Haziran 2017’de Gaziantep Bölge Müdürlüğümüz teknik personeli ile camii alanında yapılan incelemeler sonucunda, ecdat yadigarının ağır hasar görmüş olduğunu ve bazı bölümlerinin tamamen yıkılmış olduğunu tespit ettik. Vakıf eserin daha fazla zarar görmemesini ve metruk hale dönmemesini sağlamak amacıyla acil müdahale kararı aldık.

 

Yaşanan iç savaşın çirkin yüzüne karşılık, yüzyıllara direnmiş bu abidevi eseri, ateş altında süren bir restorasyon çalışmasıyla özgün niteliklerini koruyarak yeniden ayağa kaldırdık. Ecdat yadigarının yeniden cemaatine kapılarını açmış olmasının mutluluğunu Suriyeli kardeşlerimizle paylaşıyoruz.

El Bab Ulu Camii; vakıf konusunun, vâkıf olmanın, vakfetmenin, yani karşılıksız vermenin, barış ve sevginin devasa bir semboludür” dedi.

 VAKIFLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ RESTORASYONLARA DEVAM EDİYOR

Genel Müdürlük 2008 yılından itibaren Osmanlı Coğrafyasında bulunan ancak bugün ülkemiz sınırları dışında kalan 11 vakıf eserini ihya etti. El Bab Ulu Cami ile beraber bu rakam 12 vakıf eserine ulaşmış oldu.

Genel Müdürlük ayrıca Suriye Arap Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan ve Zeytindalı Harekat Bölgesinde kalan; vakıf kayıtları arşivine göre vakıf ilişiği tespit edilen 2 vakıf eserin daha restorasyonu için çalışmalarını sürdürüyor.

Bunlardan biri Şeyh Hadid Bölgesinde bulunan 18.yy. Osmanlı mimarisi örneği olup Ömer Bin Hattat Camii Vakfına kayıtlı Ömer Bin Hattat Camii ve diğeri ise, Halep’e 70 Kilometre mesafede bulunan Davut Nebi Aleyhisselam Makamı Vakfına kayıtlı Nebi Huri Makamı olarak anılan yapıdır.

 

EL BAB ULU CAMİİ

Suriye Arap Cumhuriyeti sınırları içerisinde bulunan, El-Bab Ulu Cami ile ilgili herhangi bir araştırma bulunamadığından yapı ile ilgili bilgilerimiz sınırlıdır. Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yayınlanan İslam Ansiklopedisinde “El-Câmiu’l-Kebîr” büyük programlı bir Selçuklu (XII. yüzyıl) eseri olduğu ve Memlüklüler döneminde (744/1343) esaslı bir şekilde yenilendiği belirtilmektedir.

Ulu Camii, Bab şehrinden gelen caddenin sonunda yer alır. Minarenin üstünde 533 tarihli bazı harfleri silinmiş bir nakış vardır. Bu tarih İmadüd-din Zengi’nin, şehri Bizanslılardan geri aldığı tarihtir. Camii, Osmanlılar döneminde de onarılmıştır. Caminin caddeden kıbliyeye götüren giriş kapısında 1903 tarihli II. Abdülhamit Han’ın tuğrasıyla birlikte bir yazı bulunur.

Batı tarafında caminin üç girişi vardır. Birincisi kıbliyyeye götürür. İkincisi kıbliyyenin sonradan genişletilmiş kısmına götürür ve 2. Abdulhamit Han’ın tuğrasını taşır.

Caminin harim kısmı kıble duvarına paralel iki şahin halinde uzanmakta olup, her kısmın üzeri onar kubbe ile örtülüdür. Revaklı avlunun ortasındaki şadırvan Osmanlı döneminde eklenmiştir.

Vakıflar Genel Müdürlüğünce gerçekleştirilen kapsamlı restorasyon çalışması ile Camii, orijinaline uygun ve özgün nitelikleri korunarak yeniden ayağa kaldırılmıştır.

 

Editör: Haber Merkezi