PKK’nın bu kadar sıkıştığı, HDP’nin bu kadar ifşa ve rezil olduğu bir ortamda, Cumartesi Annelerini gündeme taşımak veya FETÖ mağduru olduğunu iddia eden anneleri sahaya sürmek, “Anneler arasında ayrım yapılamaz” diyerek ortalığı ayağa kaldırmak, yeni bir çözüm sürecinden bahsetmek PKK’ya hizmet etmektir.

Hiç uzatmadan, bir soruyla doğrudan konuya girelim: İçişleri Bakanının ve terörle mücadele eden güvenlik birimlerinin başındaki isimlerin PKK terörünün bitme noktasına geldiğini açıkladığı bir dönemde, birilerinin ısrarla ve yüksek sesle, “Yeni çözüm süreci başlatalım” diye ortaya çıkması bir tesadüf mü? Buna bir soru daha ekleyelim: ABD’nin tam da bu ortamda Türkiye’ye verdiği sözleri tutmak yerine, PKK uzantısı PYD’yi korumak, kollamak ve silahlandırmak için yoğun bir gayret göstermesi ile bizdeki çözümcülerin ortalığa dökülmesi arasında bir ilgi, irtibat ve hatta paslaşma var mı?

KARARLI MÜCADELE

         Bu soruların cevabı, yine kendi içindedir. Türkiye terörle mücadelede tarihi bir başarı sağlamaktadır. Yanlışlardan dönülmüş, kararlı ve devamlı biçimde terörün üzerine gidilmiştir. Kıran ve Pençe Operasyonları ile dağdaki katil sürüsünün sonu getirilmekte, sınırlarımızın içinde veya dışında hiçbir teröriste hayat hakkı tanınmamaktadır. Sadece silahlı mücadele ile sınırlı kalınmıyor. Bölücü hainlerin siyasi uzantıları da doğru ve haklı bir şekilde yargı önüne çıkarılıyor. Devlete meydan okuyan kim olursa olsun, kendisini hakimin önünde buluyor. Olması gereken budur, hukuk devleti olmak bunu gerektirir. Hiçbir devlet, seçilmiş olsalar bile belediye imkânlarının dağdaki teröristlere tahsis edilmesine seyirci kalmaz. Bunu yapanları analarından doğduklarına pişman eder. Aksini kim söylüyorsa yalandır.

HDP VE PKK’YA LANET EDİYORLAR

         Yıllardır bu köşeden ve katıldığımız televizyon programlarında bölücü terör örgütünün baskısının kalkmasına ve devletin varlığını hissettirip vatandaşa güven vermesine bağlı olarak, bölgede yaşayan vatandaşlarımızın siyasi tercihlerinin ve davranış biçimlerinin de değişeceğini iddia ettik. Normal şartlarda PKK uzantısı partinin hiçbir şekilde bu kadar oy alamayacağını, hatta zaman içinde tamamen yok olacağını dile getirdik. Bugün bunu birebir yaşıyoruz. Şimdi her şey aslına dönüyor. Bölgede yaşayan vatandaşlarımız devletin güvenliğine sığınarak, terör örgütüne karşı çıkıyor, kafa tutuyor ve lanet okuyorlar. Evlatları kandırılarak veya zorla dağa kaçırılmış annelerin HDP önünde yaptıkları oturma eylemi bunun sonucudur. Oradaki ailelerin söyledikleri, terör örgütünün ve onların siyasi uzantılarının gerçek yüzünü ifşa etmektedir. HDP denilen oluşumun PKK’nın ta kendisi olduğunu, kandan beslendiğini herkes görüyor.

TERÖR ÖRGÜTÜNE CAN SUYU VERİYORLAR

         PKK’nın bu kadar sıkıştığı, HDP’nin bu kadar ifşa ve rezil olduğu bir ortamda, Cumartesi Annelerini gündeme taşımak veya FETÖ mağduru olduğunu iddia eden anneleri sahaya sürmek, “Anneler arasında ayrım yapılamaz” diyerek ortalığı ayağa kaldırmak, kesinlikle iyi niyetli değildir. PKK’ya nefes aldırmak, HDP’ye alan açmaktır ki, bu açık şekilde ihanettir. CHP ve yancıları, katıldıkları televizyon programlarında, ele geçirdikleri gazete köşelerinde sıklıkla bunu dile getirmekte ve PKK’ya can suyu vermeye çabalamaktadırlar. CHP ve kirli ortakları artık sadece HDP ve İP’ten oluşmuyor. Önce fırsat kollayan, sonra da aradıkları fırsatı bulduklarını zannederek AK Parti’den ayrılıp parti kurma aşamasına geçen eski siyasetçilerin ve yıllardır iktidardan nemalanan, bu sayede rüyalarında göremeyecekleri makam ve servete kavuşan medya mensuplarının da bunlara eklendiğini ibretle izliyoruz. Birbirlerini tamamlıyor, daha önce söylediklerini ve yaptıklarını bir kenara bırakıp birbirlerine destek veriyorlar. Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ı destekleyen, öven ve teşvik edenlerin başında CHP ve İP’in geldiğini bütün Türk milleti hayretle takip ediyor.

ÇÖZÜM SÜRECİ ŞAMATASI

           Bu kadarla da kalmıyorlar. Bu rezilliklerine bir de “çözüm süreci” şamatasını eklemeye başladılar. Tamamı sözleşmiş gibi, aynı bahanelerle, aynı argümanlarla, hatta neredeyse aynı cümlelerle terörle mücadele sürecini sulandırmaya, altını boşaltmaya ve hatta kesmeye uğraşırken, diğer taraftan da, “yeni bir çözüm süreci başlatılmalı” diyerek, terör örgütlerinin sözcülüğünü üstleniyorlar. “Ben zaten çözüm sürecine karşı değildim, yapılan doğruydu” diyerek de kendilerine haklılık kazandırmaya çabalıyorlar. Çözüm sürecinin ağır sonuçları ortada olmasına rağmen, bundan memnuniyet duymak, hâlâ savunmak, bu da yetmezmiş gibi yeni çözüm sürecinden bahsetmek, kepazeliktir.

HER ŞEYİN KÖTÜYE GİTMESİNİ İSTİYORLAR

           Kim olurlarsa olsunlar, bunları anlamamız, hoş görmemiz, kabul etmemiz hiçbir şart altında mümkün değildir. Çözüm süreci, bu ülkenin felaketi olmuştur. Yeniden bunu istemek, yanlışı doğru, haksızı haklı gibi göstermek, PKK’nın değirmenine su taşımaktır. ABD’nin kalleşliklerine, işgal ve kan siyasetine hizmet etmektir. CHP ve yancılarının nereden gelip nereye gittikleri, AK Parti’den ayrılıp yeni parti kurmak için harekete geçenlerin aslında kimden emir ve talimat aldıkları ayan beyan ortaya çıkmıştır. Bunların Türkiye’nin varlığı, birliği, geleceği ve lider ülke olma hedef ve hevesi ile uzaktan yakından bir ilgileri yoktur. Tam tersine, asıl korkuları bu hedeflere ulaşılmasıdır. Bunun önünü kesmeye, buna engel olmaya çalışıyorlar. Bekliyor ve istiyorlar ki, her şey kötüye gitsin, terör yeniden azsın ve ülke yangın yerine dönsün ve böylece kendilerine alan açılsın. Kendi ikballeri için Türkiye’nin mahvını isteyenlerle, Türkiye üzerinde özel hesabı bulunan ABD gibi ülkelerin dümenine girenlerle mücadelemiz, sonuna kadar sürecektir.