27 Eylül’de Azerbaycan’a yönelik saldırılarından birini daha gerçekleştiren Ermenistan, bunun son saldırısı olacağını nereden bilebilirdi? Bu saldırıdan sonra başlatılan kapsamlı harekâtla 30 yıldır devam eden işgalin adım adım sona ereceğini ve işgal edilmiş toprakların peyderpey hürriyetine kavuşacağını Erivan’daki basiretsizler nasıl öngörebilirdi? Gerçekten de son saldırısının ardından hiç beklemediği kadar sert bir cevapla karşılaşan Erivan’ın şirazesi kaydı.

Düşmanca tavrı, asılsız iddiaları ve asırlık yalanları, hak ve hukuk tanımaz eylemleriyle Kafkasya’nın temel sorun kaynağı olan Ermenistan, bu kez hak ettiği cezayı alacak gibi görünüyor. BM Güvenlik Konseyi’nin kararlarına rağmen 30 yıldır Azerbaycan topraklarındaki işgalini sona erdirmeyen Erivan, yaptırımlara maruz kalmamış ve siyasî baskıya uğramamış olmasından aldığı cesaretle Azerbaycan’a bir kez daha efelik yapmaya kalkarak belki de en büyük yanlışını yapmış oldu.

BM ya da diğer uluslararası kuruluşların taraflı tutumu sebebiyle yaptırım uygulamaması beklenebilir ya da yadırganmayabilir ancak, Türk milletinin topraklarındaki yabancı işgaline ilelebet göz yumacağını beklemek akıl işi midir? Erivan’daki aciz yönetimin bu gerçeği göremeyecek, buna göre davranamayacak kadar akılsız olduğu böylelikle ortaya çıktı.

Ermenistan, sivil yerleşim bölgelerine saldırıp masum insanların hayatına son vererek uluslararası barış ve istikrarı kimin hiçe saydığını, kimin hukuktan ve barış ruhundan hiç nasibini almadığını bir kez daha cümle âleme hatırlatmış oldu. Ermenistan’ın yaptıklarına ses etmeyen, Erivan’ın sebep olduğu sıkıntıların sorumluluğunu Bakü’ye yüklemeye kalkan, Azerbaycan’ın haklı talep ve tepkilerine kulak tıkayan, kısacası mesele Türkler olunca üç maymunu oynayan sözüm ona medeni Batı, besleyip cesaretlendirdiği Ermenistan’ın mazlum değil zalim olduğunu artık görmüş olmalı.

Köşeye sıkışan Ermenistan, PKK/ PYD teröristlerine bel bağlamış hâlde ve çaresizce Azerbaycan’ın merhamet edip geri adım atmasını bekliyorsa yine büyük bir hesap hatası yapıyor demektir. Zira Cumhurbaşkanı Aliyev, Ermenistan yönetimine sunduğu şartlar yerine getirilmezse, Ermeni askerleri Azerbaycan topraklarını bütünüyle terk etmezse Türk ordusunun operasyonlarını sürdüreceğini net bir şekilde ilan etti.

Durumun vahametini gören ve acziyetini anlayan Ermenistan, bundan sonra Gence’de yaptığı gibi sivilleri vurmayı, yalan haberler ile algı oluşturmayı, mağdur edebiyatı ile büyük güçlerin hamiliğini elde etmeyi deneyecek. Macron gibi Ermeni yalanlarına kanan ve Türklere muhasım çevreleri yanına çekmeye çalışıp, Türk ordusunun ilerleyişini durdurmaya çalışacak.

Ancak hükümetin kararlılığı ile Türk ordusunun yetenekleri sayesinde bunların hepsi beyhude girişimler olmanın ötesine geçemeyecek. Nitekim Azerbaycan’ın yürüttüğü operasyonlarda her geçen gün yeni bir zafer haberi geliyor ve Ermenilerin zulmettiği topraklar bir bir hürriyetine kavuşuyor.

Ermenistan mevzi kaybederken; Türk’ün bayrağı Erivan’a doğru adım adım yaklaşıyor.

Cumhurbaşkanı Aliyev’in halka seslenirken sergilediği güçlü irade, işgal bitene kadar Azerbaycan’ın bu haklı yolda devam edeceğini gösteriyor. Hâl böyleyken Erivan’ın yapacağı en akıllıca iş, işgali sona erdirip o toprakları asıl sahiplerine bırakmak, bir daha da Türk’e dil uzatmamak, silah doğrultmamak olur.

Bundan sonrasında ne olacağı şimdiden belli: Ermenistan ya çatışmaların durması için Aliyev’in açıkladığı şartları yerine getirecek ve derhal Karabağ’ı terk edecek ya da Türk kanı akıtarak işgal ettiği o topraklarda ölümle yüzleşecek. Şartlar yerine getirilmezse de mevzilerde tir tir titreyen Ermeni askerleri bir bir yere serilirken, Erivan’daki basireti bağlı siyasetçiler de adım adım yaklaşan Türk’ün bayrağına bakıp titreyecekler.