TUHAF MAHALLENİN BAŞARISI İÇİN TER DÖKMEK VE ŞİRİNLİK YAPMAK

Türkiye’de son dönemlerde Milliyetçilik/Türkçülük/Atatürkçülük maskesiyle İslam düşmanlığı, İslam maskesiyle de Atatürk/Türklük/Cumhuriyet düşmanlığının bir terazi kefesinde  karanlık bir el tarafından artırıldığına şahit olmaktayız. Belli merkezler “kontrollü gerginlik stratejisi” uygulayarak tüm değerlerimizin içini boşaltmaya ve bu değerleri bir çatışma sebebi olarak gösterip kutuplaşma yaratmaya çalışmaktadır. Milli ve manevi değerlerinden uzaklaşmış yahut kişinin kendi değerleri için başka birine düşmanlık oluşturmuş bir atmosfer üzerinde emperyalizmin her türlü laboratuvar çalışmasının etkili ve olumlu sonuçlar vereceğini bilenler, bir milleti oluşturan en hassas değerleri kaşıma/kargaşa/çatışma ile yok etmeyi hedeflemektedir. İslam’ın değer ve sembollerine, Atatürk’e, Osmanlıya, şehitlerimize, şehit ailelerine, Türk bayrağına alenen hakaretler, saldırılar alçakça sürdürülmektedir.

MHP Lideri Devlet Bahçeli bu süreci Siyaset ve Liderlik Okulu’nun 19. Dönem Sertifika Töreni’nde yaptığı konuşmasındaMilli ve manevi değerlerimizin istismar edilmesini tahrik ve provoke edenler ne bu vatana ne bu millete ne de yüzyıllık Cumhuriyet müktesebatına sevgi ve saygı duymayan laçka tipler, layüsel asalaklardır. Türk milletinin var oluşuna, bu ebedi ve ezeli oluşun dayandığı aşkın fikre hürmet beslemeyenlerin tekerimize çomak sokmak, kervanımızı yağmalamak için sürekli pusu attıklarını biliyor, görüyor ve takip ediyoruz. Bunlar, cehaletin ve cibilliyetsiz mizacın pençesinde kıvranan şuursuzlardır.” sözleriyle özetlemişti. Konuşmasının her bölümü Türkiye Cumhuriyeti’ni ve onun milli ve manevi değerlerini, milletçe birliğimizi ve beraberliği korumanın ve yaşatmanın gerekliliğini anlatan tarihi bir nitelik ve içerik taşıyordu.

Fakat embesil Sol’un, FETÖ’nün, PKK’nın medyası ve trolleri bu konuşmaların tamamından sadece “Her ceviz yuvarlaktır, her yuvarlak ceviz değildir.” bölümünü duymuş gibi davrandı. İnsan olmadıkları için konuşmanın tamamından sadece bu cümleyi alıyorlar ve olmayan zekâlarıyla tarihi konuşmayı sulandırmaya çalışıyorlardı.

Oysa MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin o bölümdeki konuşması şöyleydi: Mütefekkir ve Mutasavvıf Merhum Semiha Ayverdi’nin şu sözüne dikkatinizi çekmek istiyorum: “Her ceviz yuvarlaktır, her yuvarlak ceviz değildir. Herkes insandır, fakat her gördüğün insan, insan değildir.”

Herhalde Herkes insandır, fakat her gördüğün insan, insan değildir.” bölümündeki “insan değildir” kısmına alınganlık gösterip, o cümleyi sansürleyerek ceviz kabuğunu doldurmayacak ahmakça propagandalar yaptılar. 

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin konuşmasından sonra, bu cephe sosyal medyada böyle bir curcuna başlattı. Bu curcuna sürerken, sahibi adına gerçekten talihsiz, vefasız ve durduğu noktayla çelişkili “Mantıksal ve tarihsel açıdan; dinî çıkarı, devlet çıkarına önceleyen hiç kimse “devlet adamı” veya “milliyetçi” olarak anılmayı hak etmez!” şeklinde bir twite denk geldim. Twitin sahibi eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve üç dönem MHP milletvekilliği yapmış olan Atila Kaya’ya aitti. Ülkü Ocakları Genel Başkanı iken ben de yönetiminde bulunmuş birisiyim.

Atila Kaya’nın attığı twitte özne yok ama MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin konuşması içindeki “Be hey cahiller güruhu, bey hey kendini bilmezler grubu, be hey siyasi işportacılar kafilesi hilafet bayrağı diye bir şey var mıdır? Böyle bir bayrağa tarihin hangi döneminde şahit olunmuştur? Şayet rahatsızlık, şayet hazımsızlık Kelime-i Tevhid’den ise tarafımızı ve kararımızı açık açık seslendiriyor ve tarihe not düşüyorum: Lâilâheillâllah! Muhammeden Resulüllah!” cümleleri sonrası bunun paylaşılmış olması ve kendisine yakın haber sitelerinin de bu twiti MHP Eski Genel Başkan Yardımcısı Atila Kaya Bahçeli'ye Tepki Gösterdi” şeklinde haberleştirmesi değerlere bakış açısındaki ve vefadaki talihsizliği göz önüne sermiştir. Atila Kaya’nın ismi geçtiğinde her kelimesini, cümlesini özenle seçen bir Lidere karşı kendisinde nasıl bir takıntı ve saplantı hali oluşmuş olabilir ki, böyle özensiz, düzensiz cümleler kurulabiliyor?

“Kararımız ve tarafımız Lâilâheillâllah! Muhammeden Resulüllah!” diyen bir lider, bu duruşundan dolayı “Devlet Adamı ve Milliyetçi” olamıyorsa, Cumhurbaşkanlığı 1. Turunda adaylığı için imza verdiğiniz, geçmişinden bugüne kadar ideolojik hiçbir tutarlılığı olmayan Sinan Oğan ve sonrasında 2. Turda oy verdiğiniz ve makamında bizzat görüştüğünüz, her seçime HDP ittifakıyla girmiş Kemal Kılıçdaroğlu’nda hangi “devlet adamlığını ve milliyetçiliği” aradınız ve buldunuz acaba diye yine sormak geliyor içimizden. Cevabını bir türlü bulamadığımız soru da budur.

2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de "İkinci turda Sayın Akşener kalırsa ona oy veririz. Sayın İnce kalırsa ona veririz. MHP 'nin ülkücü zihniyetten uzaklaşmasını kabul etmiyoruz." demiştiniz. O seçimlerde HDP’de “2. Tura kalması halinde oylarını Akşener ve İnce’ye oy vereceklerini” söylemişlerdi.

Sizin bu siyasi duruşunuza “Mantıksal ve tarihsel açıdan” baktığımızda hep çelişkiler, tutarsızlıklar barındırmıyor mu Sayın Atilla Kaya?

MHP’de bulamadığınız Ülkücülüğü Akşener’de, İnce’de, Oğan’da, Kılıçdaroğlu’nda, İmamoğlu’nda, Yavaş’ta, Soyer’de, Özdağ’da Kaftancıoğlu’nda mı buldunuz?

Ülkü Ocakları’nın tüzüğünü yazan, Ülkü Ocakları’nın kurucusu olan MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, Ülkücülüğünü, milliyetçiliğini, devlet adamlığını sorgulayıp bu desteklediğiniz kişilerde bu değer ve kavramları nasıl buldunuz gerçekten çok merak ediyorum!

Arkasına teneke bağlayıp CHP’nin başından gönderdikleri Kemal Kılıçdaroğlu’nun; PKK, YPG, PYD, DHKP-C, FETÖ konusunda ortaya koyduğu ihanet içerikli eylem ve söylemlerine ek olarak Atatürk, Cumhuriyet, Anayasa’nın ilk dört maddesi, Şeyh Sait ve Seyit Rıza, Azerbaycan, Barzani konularında bir CHP Genel Başkanına yakışmayacak duruş sergilediğinde niçin bir twit de olsa tepkiniz olmadı? Bu başlıklarda size twit atmanız gereken yüzlerce belgeli doküman sunabiliriz.

Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sonra CHP Genel Başkanı olan Özgür Özel de çok kısa süreye birçok ihanet sığdırdı. Hiç değilse şehit cenazesinden sonra koştura koştura PKK’nın siyasi uzantısı DEM’e gitmesine birkaç kelam etseydiniz. “CHP’nin Genel Başkanlarına tepki göstermek bizi aşar” diyorsanız, en azından şehit babasına PKK’lı Demirtaş ve Osman Kavala’ya sahip çıkan CHP’ye tepki gösterdiği için "Kimsin lan kimsin. Şehit babası olunca canının istediğini söylemeye hakkın mı var?" diye hakaret eden CHP’li gazeteci Can Ataklı’ya tepki gösterseydiniz. CHP’yi incitmemek adına, incitilen şehit babasına dahi sahip çıkmadınız.

Türkiye destekli Karabağ zaferine, terörle mücadeledeki başarı ve kararlılığa, milli savunmadaki yerli ve milli üretimlerdeki zirve tırmanışına, Türk Dünyasının iş birliğini güçlendiren en somut adımlara rağmen, MHP’yi kendi tabirleriyle “Siyasal İslamcılarla” birlikte olmaktan dolayı suçlayıp, tüm bu başlıkların topyekûn karşısında duran muhalefetin yanında yer alma durumunuzu kendinize nasıl tarif ediyorsunuz acaba? Sizin destekledikleriniz terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısıyla alenen iş birliği ve ittifak yaptığına göre bu birlikteliğinizin adını “Siyasal PKK destekçileri” olarak tarif etsek sıkıntı olmaz galiba Sayın Kaya?

Cumhur ittifakı eleştiriden azade değildir. Cumhur ittifakının her siyasi eylemi ve söylemi eleştirilebilir. Bizler yeri geldiğinde AK Parti’nin bir yöneticisini, yazarını, yorumcusunu eleştirirken, sizler CHP ve kuyruklarını eleştirmekten niçin kaçınıyorsunuz?

Kendi durduğu yeri bilmeyen, kendi desteklediklerinin ne yaptığını gizlemeye çalışan bir anlayışla Cumhur ittifakı eleştiri olmaz. Bu olsa olsa saplantı ve takıntılı hali tatmin etmek olur.

Böyle bir anlayışla da tuz-ekmek hakkını ortadan kaldırmamak lazımdır. Müslüman bir ülkede “Kararımız ve tarafımız Lâilâheillâllah! Muhammeden Resulüllah!” diyen bir lideri eleştirecek kadar kalpleri ve inançları karartmamak gerekir.

“Dini çıkar” denilen inançlarımız, imanımız değil midir?

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bedenimin babası Ali Rıza Efendi, hislerimin babası Namık Kemal, fikirlerimin babası ise Ziya Gökalp'tir." dediği, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş döneminin Türkçülük düşüncesinin en önemli teorisyenlerinden biri  olan Ziya Gökalp Tevhid ŞiirindeBir göz ki Yezdan odur./Millet o, vatan odur./Örf, icmâ, Kur'an odur! /Lâilâheillâllah! Muhammeden Resulüllah!” dediği için Türkçülüğünü, milliyetçiliğini kaybetmiş mi oluyor?

Hayata gözlerini yumarken son sözü 'Aleykümselam' olan Mustafa Kemal Atatürk dini çıkar yanlışına mı düşmüştür?

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli o konuşması içinde dini çıkarı öncelemişse, hangi cümleyle devlet çıkarını yok saymıştır peki?

Anayasa’nın ilk dört maddesini hatırlatıp “29 Ekim 1923’ün kurucu fikrine, kuruluş ruhuna, hukuki iradesine, siyaset ve idare felsefesine, tarihsel karar ve ilkelerine sonuna kadar sahip çıkacağız, and olsun şerefimiz bileceğiz, her türlü maksatlı polemik ve sinsi gayenin de karşısında duracağız.” derken mi devleti yok saymıştır?

“Devlete ve millete karşı siyaset yapılamaz, yapılırsa bunun adı siyaset değil hıyanetle anılacaktır.” derken mi devleti yok saymıştır?

Hem de MHP Liderinin konuşması içinde tam 22 kere “Devlet” ifadesi geçmişken Allah rızası için gittiğiniz ve durduğunuz yeri haklı çıkarmak uğruna ve gençlerin zihnini zehirlemek için bu tür kirli algılara girmeyin. “Allah rızası için” dediğimiz içinde “milliyetçiliğimiz” sorgulanır mı acaba?

MHP Lideri Devlet Bahçeli “Kararımız ve tarafımız Lâilâheillâllah! Muhammeden Resulüllah!” dediği için misafirliğe gittiğiniz ve başarısı için ter döktüğünüz o tuhaf mahalleye şirin görünmek adına ateistlerin bile kurmayacağı cümleleri kurmanız sadece sizin mazinizi tartıştırır.

Bu hareketin Mustafa Pehlivanoğlu gibi şehit evlatları idam ipine giderken Sunu hiç bir zaman unutmasınlar ki, Mustafa'lar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar. Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır. Zafer her zaman Allah'a inananlarındır.” demiştir… Kemal Kılıçdaroğlu, Özgür Özel, Ümit Özdağ gibi adamlara şirin görünmek için bu maziyi yok saymamak lazımdır. Bu maziyi yok saymayacak kadar bedelini ödemiş bir beden ve ruhun sahibi için, bu değişim ne adınadır çok merak ediyorum.