Koronavirüs salgını dünyanın dört bir tarafında etkisini sürdürmeye devam ederken, yaşanan sürecin ekonomiden sosyolojiye, siyasetten psikolojiye insan ve topluma ilişkin her alanda nasıl etkiler bıraktığı ve bırakabileceği üzerine fikir tartışmaları sürdürülüyor. Bu tartışmalar, hiç kuşkusuz uluslararası ilişkiler boyutunu da kapsıyor. Salgının kaynağı olan ülke (Çin) ile salgından en fazla zarar gören ülke (ABD) arasında zaten bir süredir yaşanmakta olan gerilime, salgın sonrasında yeni bir boyut eklendiği görülüyor. İki ülke arasındaki çekişme, ABD’li siyaset bilimci Graham Allison’ın tam üç yıl önce yayınlanan kitabının odağını oluşturan “Tukididis Tuzağı” kavramını tekrar gündeme getirdi.

Harvard Üniversitesi profesörlerinden olan Allison, Mayıs 2017’de Destined for War: Can America and China Escape Thucydides’s Trap? (Mukadder Savaş: ABD ve Çin Tukudidis Tuzağından Kurtulabilir mi?) başlıklı bir kitap yayınladı.

Yazar, ABD ile Çin arasında yaşanan rekabetin gelecek yıllarda nasıl bir seyir izleyebileceğine dair fikirlerini paylaştığı bu kitapta, bir büyük gücün (ABD) onunla rekabet etmeye başlayan bir başka güçle (Çin) karşılaştığında duymaya başladığı korku yüzünden savaş ihtimalinin çok yüksek olduğunu savunuyor; bu önermeyi desteklemek için birçok tarihî vakayı örnek olarak sunuyordu.

Aslen bir Atinalı general olan Tukididis, MÖ. 5. yüzyılda Atinalılar ile Spartalılar arasında yaklaşık 30 yıl süren Peloponez Savaşlarını irdeleyen önemli bir siyasî tarih kitabının yazarıdır. Tukididis güç ve ulusal çıkar odaklı bakışı sebebiyle uluslararası ilişkilerdeki realist ekolün babalarından biri olarak da kabul edilir. ‘Peloponez Savaşları Tarihi’ adlı eserinde Atina-Sparta mücadelesinin nasıl bir savaşa dönüştüğünü ve bu savaşın sonuçlarını ele alan Tukididis, Atina’nın artan gücünün Sparta üzerinde bir korku yaşattığını ve bu durumun iki güç arasında savaşı kaçınılmaz kıldığını belirtir.

Allison, Atina-Sparta rekabeti sonrasında yaşanan bu savaştan esinlenerek, lider konumundaki bir gücün tahtından olma korkusu yaşamasına yol açan bir rakip gücün sivrilmeye başlamasını “Tukididis Tuzağı” olarak adlandırmıştır.

Son 5 asrı kapsayan dünya siyasî tarihinde buna benzer 16 vakanın yaşandığını belirten Allison, bu vakaların 12’sinin savaşla neticelendiğini savunur. Bu çerçevede, 16 ve 17. yüzyıllarda Osmanlı’nın yükselen gücü karşısında Avrupa’da egemen olan Habsburg hanedanının, 1800’lerin sonunda Japon gücünün yükselişi sebebiyle Doğu Asya’da egemenlik açısından Çin ve Rusya’nın, 20. yüzyılda Almanya’nın artan gücü karşısında Avrupa’nın egemen güçleri olan İngiltere ve Fransa’nın yaşadıkları korkunun, büyük savaşları tetiklediğine işaret eder ve bunları Tukididis Tuzağı örnekleri olarak ele alır. Diğer taraftan ise, rekabetin illâ her zaman savaşla neticelenmek zorunda olmadığını da ifade eden Allison, Soğuk Savaş döneminde yaşanan ABD-SSCB rekabetini bu doğrultuda bir örnek olarak paylaşır.

Bu örneklerden hareket eden Allison, son yıllarda artan ABD-Çin rekabetinin iki ülke arasında bir savaş çıkaracağını değil, böyle bir ihtimal yok değilse de rekabetin doğru yönetilmesi halinde savaştan uzak kalınabileceğini savunur.

Dolayısıyla, Tukididis Tuzağı’nın her hâlükârda savaşa yol açacağı söylenemeyeceği için, Kovid- 19 salgını sebebiyle ABD-Çin arasında artan gerginliğin bir savaşı kaçınılmaz kılacağı iddialarının abartı olduğunun altını çizmek gerek.

Ancak, salgının yaratacağı yeni şartlar yüzünden iki güç arasında yaşanan çekişmeye yeni bir boyut eklendiğini söylemek, rekabetin farklı alanlara da kayarak çetrefilleşeceğini iddia etmek ise gayet makul bir yaklaşım olabilir.