Meclis’te İzmir’le ilgili yaptığı çalışmaları TÜRKGÜN gazetesine anlatan MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan’ı Tunç Soyer’i sert bir dille eleştirdi. Soyer’in, vatandaşın sesine kulak vermek yerine gizli gündemiyle hareket ederek bölücü faaliyetlere çanak tuttuğunu ifade eden Osmanağaoğlu, “Tunç Soyer tam bir hayal kırıklığı” dedi.

MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, “Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin İzmirli hemşerilerimize karşı muhabbeti vesilesiyle sorunların çözümü noktasında daha verimli sonuçlar alıyoruz. Bu vesileyle İzmirli hemşerilerim adına Genel Başkanımız Sn. Devlet Bahçeli’ye teşekkür etmek isterim” diye konuştu.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, İzmir’in, yerel yönetim anlayışınının mağduru olduğunu belirterek, yıllardır süregelen sorunların, katlanarak artan mağduriyetler oluşturduğunu anlattı. Hava kirliliği, çöp dağları, trafik ve susuzluğuk problemlerini İzmirlinin hak etmediğini dile getirdi. Tunç Soyer’i sert bir şekilde eleştiren Osmanağaoğlu, şunları söyledi:

Ne üzücüdür ki yıllardır biriken sorunlara sahip, özellikle yanlış yerel yönetim anlayışının kurbanı olan bir şehir durumunda İzmir.

SORUN ÇOK, ÇÖZÜM BASİT

Evet; yıllardır değişmeyen sorunlar, katlanarak artan mağduriyetler ve pişkin pişkin hiçbir şey yokmuş gibi davranan yerel yöneticiler İzmir’in sorunlarının çözülmesinin önündeki en büyük engel. Düşünebiliyor musunuz; yıl 2020 ve hava kirliliğinden, çöp dağlarından, trafikten, susuzluktan, su kuyruklarından, alt yapı eksikliğinin ortaya çıkardığı mağduriyetlerden bahsediyoruz.

Halbuki çözüm basit: İzmir Büyükşehir Belediyesi vatandaşın sesine kulak verecek, onların mağdur olmasına sebep olan sorunların çözümü için üretilen projelere ideolojik saplantılarla “hayır” demeyi bırakacak, elindeki finans kaynaklarını har vurup harman savurmak yerine en etkin şekilde kullanacak ve sorunlar kökten hallolacak. Yani işini yapacak. Ama maalesef lüzumsuz her olayın içinden, rahatsız edici her yorumun arkasından çıkmayı başaran bir Büyükşehir Belediye Başkanımız var. Tunç Soyer İzmirli hemşerilerimiz için tam bir hayal kırıklığı.

İMAJ ÇALIŞMASI YAPIYOR

Tunç Soyer; halkçı belediye başkanı görüntüsünün ardında, tipik bir burjuva karakterini gizliyor. Önce bisikletle trafikte yol alırken, yahut da boş metro vagonunda ayakta giderken poz verip çok iyi bildiği imaj çalışmasını tamamlıyor. Hemen ardından da İzmir halkının ortak malı olan Tarihi Şato Restoran’ı şahsi konuta dönüştürüyor.

Şatosunda tadilat ve tamirat işleri süratle devam ederken; inşaat ve emlak konusundaki tutkusunu da dizginleyemiyor ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait taşınmazların satışına hız kesmeden başlıyor. Kendisinin Seferihisar Belediye Başkanı’yken gerçekleştirdiği Eşek Adası satışından yola çıkarak tahmin ettiğimiz kadarıyla; bu gayrimenkulleri de sudan ucuz fiyata satmaya çalışacak.

Bugünkü rayiçle değeri 84 milyon olan Eşek Adası’nı, o dönemde 1,35 milyon lira gibi absürt bir meblağa devreden Tunç Soyer; memleketinin toprağını peşkeş çekmiştir.

Tunç Soyer, Seferihisar Belediye Başkanlığı boyunca pek çok peşkeş operasyonu yürütmüş, buna rağmen Seferihisar’ın borcu 30 milyondan 130 milyona çıkmıştır. Kendisi ya pazarlıktan anlamayan saf bir satıcı yahut da ranttan payını alan bir vurguncu... Yoksa, birilerine peşkeş çekmenin başka bir açıklaması yok...

Belediye işi, vatandaşa hizmet işidir. Vatandaşın sorununu çözecekseniz işinin ehli kadrolarla işe koyulacaksınız. Fakat İzmir’in karşı karşıya kaldığı kadroların hangi işin ehli olduğu bellidir. İzmir; makyaj ve ambalaj belediyeciliğinin uzmanlarına maruz kalmaktadır. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni yönetenler; algı operasyonuyla halkçı ve samimi gözüken, özünde rantiye ve şantiye tutkunu olan bir şebekedir. Yani İzmir’de balık baştan kokmuştur. Ancak tüm bunlara rağmen merkezi hükümetin gayretleriyle İzmir’imizin sorunlarına derman olma gayreti içinde olduğumuzun bilinmesini isterim. Kendisinden İzmirli vatandaşlarımızın beklentisi çok basit aslında: Madem proje üretmiyorsunuz bari ortaya koyulan ve hayata geçirilmek istenen projelere engel olmayın.

Soyer’in tepki toplayan son çıkışı, FETÖ’den dolayı tutuklanan CHP’li Urla Belediye Başkanı yerine atanan kayyuma karşı takındığı tavır olmuştur. Devletin tamamen hukuka dayanan iradesini reddetmekle kalmayan Soyer’in hızını alamayıp “Urla’ya yeni belediye başkanı seçmeye kalkması” haddini aşan bir açıklama olmuştur.

“İZMİR’E HİZMET EDEMEZ”

Tunç Soyer’in, PKK’yla ilişki içerisindeki belediyelere kayyum atanmasına tepki göstermesi, “Kıbrıs’ı Kıbrıslılara bırakalım” demeçleri ve anadilde eğitime destek verici açıklamalarına değinen Tamer Osmanağaoğlu şu ifadeleri kullandı: Görünen köy kılavuz istemez. Gizli ajanda sahiplerinin her zaman gizli gündemleri olur. Anlayacağınız gizli ajanda açıldı, gizli gündemler ortalığa saçıldı. Sadece “kayyum atanmasına tepki” dersek eksik kalır düşüncesindeyim. Çünkü Diyarbakır’da Diyarbakırlıların hayatını zindana çeviren, hayallerini hendeklere gömmeye kast eden, vatan evlatlarını şehit eden PKK’lı teröristlerin eylemlerine destek açıklaması yapan, “dayanışma” çağrısında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti devletini katliamcı olarak karalamaya çalışan haysiyetsizlerin programlarına katılan da bu şahıs.

ARKASINDA KİMLER VAR

Kaldı ki bu açıklamayı yaptığı salonda bu hadsiz çıkışı gerçekleştiren Tunç Soyer’e ilk tepkiyi gösterenler de yine CHP’li vatandaşlarımız olmuştur. “Bu adamı tanıyordunuz. FETÖ’cü olduğunu biliyordunuz! O zaman neden aday gösterdiniz? Bu şahsın aday gösterilmesinin arkasında kimler var? CHP’de FETÖ şaibesi olan şahısların ne işi var?” sorusunu yönelten vatandaşlarımız bu sorulara elbette cevap bulamamıştır. Hatırlarsanız Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli bir konuşmasında şu ifadeleri kullanmıştı: “Kılıçdaroğlu milli güvenlik sorununa dönüşmüştür. CHP’nin gelenekleri ve gerçekleri bu şahsı artık taşıyamıyor!” Genel Başkanımızın sözünü ispat edercesine faaliyetlerde bulunan bir de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız var.

Sizin de belirttiğiniz gibi çok elim hadiseler yaşandı. İdlib’de 34 kahraman askerimizi şehit verdik. Ve kahraman Mehmetçiğimiz ulusları kendisine hayran bırakan bir mücadele vermeye devam ediyorlar. Türk milletinin çıkarlarını korumak için canlarını feda eden kahramanlarımızdan bahsediyorum! Aynı gün şehitlerimize rahmet okuması gerekirken, cephedeki Mehmetçiğimize moral vermesi gerekirken ısmarlama bir ağızla “şimdi hemen barış” diyerek barışla savaşanlara moral kaynağı olan bir Tunç Soyer, İzmir’e ne verebilir? Ne büyük bir talihsizlik! Kendisi daha önce de TSK’nın yaptığı operasyonların durması için temennilerde bulunmuş; barış mesajları vermişti. Fakat ne hikmetse Tunç Soyer’in barış konusundaki duyarlılığı; Mehmetçiğin namlusu işlerken başlıyor. Bu toprağın çocuklarına karşı bölücü terör ölüm kusarken; Tunç Soyer barıştan söz etmez. Türk milleti nefs müdafaasına başlayıp kendini savunmaya giriştiğinde ise “Barış” diye feryat etmeye başlar. Demokrasi hiçbir zaman terörizmin sığındığı bir sığınak olmayacaktır. Statüsü ne olursa olsun. Makamı, mevkii ne olursa olsun. Buna müsaade etmeyeceğiz. Militanından tutun da sempatizanına kadar terör ile mücadelemiz devam edecektir!

Hızlı değişimlere, değişerek ayak uydurmalıyız
İzmir’in derdini anlatıyor, çözüm yolları üretiyoruz sanayi sektörünün, sadece ekonomik değil, siyasi ve kültürel etkilerini de hissettiren bir alan olduğuna değinen Tamer Osmanağaoğlu, İzmir’in coğrafi konumu, tarihi geçmişi ve ticari kapasitesi ile sanayi alanında farkını hissettiren önemli bir şehir olduğunu belirterek şunları söyledi: Teknoloji alanındaki gelişmelerin hayal gücümüzü zorladığı bir zaman diliminden geçtiğimiz de ortada. Dolayısıyla; bu hızlı değişime, gelişerek ayak uydurması gereken sektörlerin başında da sanayi sektörü gelmektedir. Demiryolu ile yük taşımacılığının özendirilmesi ve teşvik edilmesi, organize sanayi bölgesi liman bağlantılarının yapılması, hâlihazırda yüzde 18 olan KDV’nin düşürülmesi, yenilenebilir enerji seferberliğinin başlatılması, sıfır atık projesinin desteklenmesi, kent içinde dağınık bulunan sanayi sektöründeki KOBİ’lerin kurumsal sosyal sorumluluk projeleri bünyesinde toplanması, şehir içinde kalan küçük sanayi sitelerinin şehir dışına taşınması gibi önerilerimiz yasama faaliyetlerimizin imkân verdiği ölçüde dile getirdiğimiz hususlardan bazıları.

İzmir bizim için miras değil, aynı zamanda emanet
Hatırlatmakta fayda görüyorum: Deniziyle, insanıyla, tarihiyle, kültürüyle, ören yerleriyle ve daha bir sürü güzellikleriyle göz kamaştıran İzmir’den bahsediyoruz. Şehrimizde vatandaşlarımızı ağırlamaktan memnuniyet duyacağımızı da ifade etmek isterim. İzmir miras değil gelecek nesillere aktarılacak bir emanet. Miras olarak görenlerle de mücadelemiz yine İzmirlilerden aldığımız güçle, bu eşsiz emaneti gelecek nesillere taşıyabilmek için devam edecektir. Şüphesiz ki İzmir Türk milletine hayran, dünya ise İzmir’e...

İzmir’in derdini anlatıyor, çözüm yolları üretiyoruz

“Yasamanın organlarını harekete geçirmek ve argümanlarını kullanarak İzmir’imizin sorunlarını gündeme getirme gayreti içerisindeyiz” diyen Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu şunları söyledi: Alan çalışmalarımızı istikrarlı bir şekilde sürdürürken, gözlemlerimizle sorunları gündeme getiriyoruz. Teşkilatlarımızında büyük emeği var bu konuda. İl ve ilçe başkanlıklarımız da İzmir’in sorunlarını gündeme getirmemiz için var güçleriyle çalışıyorlar. Verdiğimiz soru önergeleriyle, TBMM Genel Kurulunda yaptığımız konuşmalarımızla, Meclis araştırma önergelerimiz ve kanun tekliflerimizle İzmir’in derdini anlatıyoruz. Bunu yaparken çözüm önerilerimizi de ortaya koyuyoruz. Ayrıca gündeme getirdiğimiz sorunlar çözülmüş mü, bunun takibini de yapıyoruz. Muhtarlarımızı faaliyetlerimizle ilgili bilgilendiriyoruz. Kendilerinden bölgenin sorunları hakkında bilgi alarak da istişareler ediyor, çözüm arıyoruz. Bu performansımızı ilçe ve Büyükşehir Belediyelerimizdeki Belediye Meclis Üyelerimiz aracılığıyla da koordineli bir şekilde sürdürüyoruz.