Hamas-İsrail arasında 7 Ekim tarihinden beri süregelen çatışmalarda İsrail vahşeti giderek şiddetlenmektedir. İsrail, tüm dünyanın gözü önünde umarsızca insanlık suçu işlemeye çocuk, kadın, yaşlı demeden masumların canına kıymaya devam etmektedir.

İsrail, Gazze ve Batı Şeria’daki Filistinlileri Mısır çöllerine sürerek bölgeyi boşaltmayı arzu etmekte, bu anlamda da küresel destekli saldırılarını sürdürmektedir. ABD’li yetkililer her ne kadar bu duruma karşı olduklarını ifade etseler de İsrail’e sağladıkları askeri destek ortadayken, ABD’nin tutumu inandırıcılık ve samimiyetten uzaktır.

Hamas ile mücadele bahanesiyle İsrail zulmünün devam ettiği bir süreçte istihbarati faaliyetler de hız kazanmış, bazı iddialar ortaya atılmaya başlanmıştır. Wall Street Journal gazetesinde 1 Aralık tarihinde yayınlanan  haberde İsrail istihbarat teşkilatı Mossad’ın Türkiye, Lübnan ve Katar’daki Hamas üyelerine yönelik operasyon planladığı iddia edilmiştir. Türkiye’ye karşı böyle bir girişimde bulunulması elbette kabul edilemez. Kanunsuzca atılacak her adım Türkiye’nin egemenlik haklarının ihlal olarak kabul edilecektir. Bu konuda geçtiğimiz dönemlerde yaşanan gelişmelere bakıldığında da Türk istihbaratının yürüttüğü başarılı operasyonlar ile Mossad’ın faaliyetleri engellenmiştir. Bu kapsamda Türkiye’deki Arap öğrencileri askere alan 15 Mossad üyesi tespit edilmiş, 2023 yılının yaz aylarında Türkiye’deki 14 Filistinliye karşı saldırı hazırlığında olan 7 Mossad üyesi yakalanmış, yine 2023 yılının Mayıs ayında Türkiye’deki İran vatandaşları ve şirketleri hakkında bilgi toplayan 13 Mossad üyesi tespit edilerek gözaltına alınmıştır. Diğer yandan geçtiğimiz günlerde Türk istihbaratı Malezya'da yazılım uzmanı olan bir Filistinliyi kurtarmıştır. Yakın dönemde yaşanan tüm bu gelişmeler ışığında Türk istihbaratı, bu tür eylemlere karşılık vermeye hazır olduğu gibi Mossad’ı da yakından takip etmektedir. İsrail’in Türkiye’de bu tür operasyonlar yürütme girişimlerine karşı Türk istihbaratının karşı koyma ve engelleme kabiliyetinin çok ileri bir seviyede olduğu muhataplarınca iyi anlaşılmalıdır. Ülkemize yönelik planlanan böylesi saldırıların dikkatle analiz ve takip edilmesi olası teşebbüslerin de engellenmesi güvenliğimiz ve iç huzurumuz açısından mecburiyettir.

İsrail’in bu tür girişimlerle Hamas bahanesi altında yürüttüğü savaş ve soykırımı farklı mecralara taşıyarak bölgesel savaşı tetikleme gayreti içerisinde olduğu açıkça görülebilmektedir. Diğer ülkelerle beraber özellikle de Türkiye üzerinde istihbarat operasyonlarının gündeme getirilmesi, savaşın en başından beri Filistin’e açık ve samimi desteğini ortaya koyan ülkemizin iç huzuruna tehdit oluşturabilecek gelişmelere zemin hazırlama gayretidir. Türkiye’de bu tarz operasyonlara girişen casusların gereken cevabı sert bir şekilde alacağı akıllardan çıkarılmamalıdır.

İsrail, Nil’den Fırat’a kadar sözde vaat edilmiş topraklarda hâkimiyet kurmak –ki bu planın nihai aşaması Türkiye’dir- istemektedir. İsrail ve Siyonist zihniyetin temsilcileri şunu iyi anlamalıdır: Türk milleti oynanan oyunların farkındadır ve Türk devleti ayaktadır.

Muhakkak ki Netenyahu ve yönetimi Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanacaktır.

1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan, toprak bütünlüğü güvence altına alınmış, bağımsız Filistin Devletinin kurulması sorunun tek çözümü olarak karşımızda durmaktadır.

Türkiye, bu anlamda Ankara merkezli bakış açısı ile üstlendiği sorumluluğun gereğini yerine getirmek için her türlü somut adımı atma kabiliyet ve kudretine sahiptir.