Kısaca Türk Konseyi veya Türk Keneşi olarak bilinen Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi, 12 Kasım’da İstanbul’da tarihî önemi haiz bir toplantı gerçekleştirdi. 8’incisi düzenlenen zirve toplantısının ardından yayınlanan ortak bildiri ile Türk Konseyi’nin adı “Türk Devletleri Teşkilatı (TDT)” olarak değiştirildi. Bu değişiklik, sadece isim değişikliği olarak algılanamayacak kadar önemli bir değişime işaret ediyor.

Aşama aşama ilerleyerek “Türk Devletleri Teşkilatı” mertebesine ulaşan bu uluslararası kuruluşun temeli, ilki 1992’de gerçekleştirilen Türkçe Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvesi’ne dayanıyor. Sovyetler Birliği’nin tasallutundan ve Ruslaştırma politikalarından kurtulup hürriyet kazanan Orta Asya Türklüğü, bir bir bağımsız devletler ilan ettiğinde, bazılarının “hayal” dediği Turan ülküsünün önündeki en büyük engellerden biri kalmış oluyordu. Türkiye Cumhuriyeti de bağımsızlığını ilan eden Türk cumhuriyetlerini ilk tanıyan, başkentlerinde büyükelçilik açan ilk ülke olarak da kendisinden bekleneni yerine getirmişti.

Orta Asya Türklüğü yaklaşık 70 yıl Sovyetleştirme politikalarına tabi tutulmuş olsa da hürriyetlerine kavuştuğunda, Türkiye’deki kardeşleriyle aynı dil, din, kültür ve medeniyeti taşıdıkları inkâr edilebilir değildi. O tarihlerde “Türk dili” belki de ortak bir paydada buluşmuş olmak için en elverişli unsurdu. “Türk Dili Konuşan Ülkeler” zirve toplantılarıyla aralarındaki güçlü bağdan kuvvet alan bir iradeyle siyasi, sosyal ve ekonomik ilişkilerini sürekli bir şekilde derinleştirdi. 3 Ekim 2009 tarihi, “Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi”nin kuruluşu için atılan imzalarla bir dönüm noktasını teşkil etti.

Bu iş birliği mekanizması 2011’den itibaren düzenli olarak gerçekleştirilen zirvelerle, ikili ve çok taraflı ilişkilerin daha kurumsal ve etkin bir hâle gelmesini sağladı. Süreç içerisinde Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye’den oluşan kurucu ülkeler, 2018’de Macaristan gözlemci üye olarak, 2019’da da Özbekistan’ın tam üye olarak dâhil olmasıyla daha büyük bir platform ortaya çıktı. 8. İstanbul zirvesinde ise Türkmenistan gözlemci üyeliğe kabul edilerek teşkilatın sınırları daha da genişletildi.

Karabağ’daki Ermeni zulmünü bitiren ve Azerbaycan topraklarının azatlığıyla neticelenen 44 gün savaşının ardından ilk kez yüz yüze bir buluşma gerçekleştiren Türk devletlerinin liderleri, isim değişikliği kararıyla önemli bir mesaj verdi. Zira bu teşkilatın öne çıkarılan ortak noktası “Türk dili” olmaktan çıktı ve “Türk devleti” öne çıkarıldı. Böylelikle bu teşkilatın üyesi her ülke, artık kendisinin “Türk devleti” olarak tanımladığını ilan etmiş oldu.

Türk Devletleri Teşkilatı’nın yayınladığı vizyon belgesine de “Türk Dünyası 2040 Vizyonu” isminden daha uygun bir isim de herhâlde bulunamazdı. Bağımsızlığının 30. yılında “Türk Devletleri Teşkilatını” ilan eden Türk devletleri, yirmi yıllık bir süreçte bu iş birliğini daha da ileri noktalara taşıma kararlılıklarını bu belgeyle dünyaya ilan etti. Türk devletleri ve soydaş halklar arasındaki iş birliği ve eş güdümün daha ileriye taşınmasıyla, uzun vadede Türk dünyasında bütünleşme hedefine yönelik güçlü bir irade olduğu da böylelikle ortaya kondu.

Şüphesiz ki Türk dünyasının birliği ve dirliği için önemli bir adım atılmıştır. Bu süreç, üye ülke sayısının artması ve iş birliği mekanizmalarının çeşitlenmesi ile desteklenecektir. 2040 yılına gelindiğinde, Türk devletleri şimdikinden daha güçlü, daha müreffeh ve daha etkin bir hâlde olacaktır. Türk Devletleri Teşkilatı adı altında birleşen Türk-İslam medeniyetinin temsilcisi bu ülkeler, birlikte oluşturacakları büyük sinerjiyle huzur arayan dünyaya barış, istikrar ve refah kaynağı olacaktır.