Türk dünyası, 21’inci yüzyılda öne çıkan bir güç merkezi olma yönünde emin adımlarla ilerliyor. Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurulması ve üye sayısının Özbekistan’ın da dâhil olmasıyla artması Türk devletleri arasındaki iş birliğinin ve eş güdümün güçlendiğini açıkça ortaya koyuyor. Her geçen gün birbirine daha sağlam bir şekilde bağlanan TDT üyeleri, jeopolitik risklerin ve değişimlerin olduğu bir dönemde Avrasya’nın kalbinde yeni bir güç merkezinin kurulmakta olduğunu ilan ediyor.

TDT dönem başkanlığını Türkiye’den devralan Özbekistan’ın Semerkant şehrinde “Türk Medeniyeti için Yeni Dönem: Ortak Kalkınma ve Refaha Doğru” temalı zirvede bir araya gelen Devlet Başkanları Konseyi, önemli kararlara imza attı. Devlet Başkanları, Kıbrıs Türklerini Türk dünyasının parçası olarak gördüklerini ilan ederek KKTC’nin TDT’de “Gözlemci Ülke” statüsünü onayladı. Bu, KKTC’nin tanınması anlamına gelmese de bu doğrultuda muhtemel yeni gelişmelerin müjdesi olarak değerlendirilebilir. Ayrıca, Kıbrıs Türklerinin “Türk dünyasının bir parçası” olarak nitelendirilmesi, Kıbrıs Türklüğünün ve KKTC’nin uluslararası platformlarda yalnız bırakılmayacağı mesajını içermesi bakımından önemli bir karar.

İş birliğini daha da derinleştirme ve genişletme konusundaki kararlılıklarını teyit eden devlet başkanları; siyaset, dış politika, güvenlik, ekonomi, turizm ve kurumsal konularda birçok hususta mutabakata vardı. Üye ülkelerin güvenliği ve istikrarı, ekonomik iş birliğinin geliştirilmesi, Azerbaycan'ın çatışma sonrası rehabilitasyonu gibi birçok alanda bir dizi hedef ortaya kondu. Zirve bildirisinde, ekonomi, ticaret ve refaha ilişkin başlıkların daha fazla yer tutması, TDT üyelerinin bu konuları önceliklendirdiği şeklinde yorumlanabilir.

Doğu-Batı ekseninde Hazar geçişli Orta Koridor’un öneminin vurgulanması, Türkiye’nin bu eksen üzerinde Batı dünyası için daha önemli bir jeopolitik önem arz edeceğinin de göstergesi. Türkiye, TDT kapsamında artan iş birliği ve bağlantısallık sayesinde Türk dünyasının Avrupa’ya ve ötesine açılan kapısı olarak daha büyük önem taşıma potansiyeline sahip olduğunu tekraren ortaya koydu. Türkiye, Ukrayna savaşı sebebiyle kuzey koridorun zaafa uğradığı bir dönemde Çin’den Avrupa’ya uzanan güzergâhta kilit taşı mahiyetinde bir ülke olduğunu bu vesileyle teyit etti.

Türk dünyası, dünyanın en büyük ekonomileri arasında olan Çin ile Avrupa arasındaki güzergâh üzerinde yer alıyor. Bu stratejik konum, gelecek yıllarda Türk dünyasının ekonomik ve ticari anlamda daha kritik bir aktör hâline gelmesini de mümkün kılıyor. Zirve Bildirisi, TDT üyelerinin bu potansiyeli gerçeğe çevirme yönünde kararlı ve hazırlıklı olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Zengezur Koridoru’nun da açılmasıyla Türk dünyası arasındaki bağlantının en batıdan en doğuya kadar kesintisiz bir şekilde işler hâle gelmesi, bölgenin ticaret kapasitesine önemli bir ivme kazandıracak.

Siyasi ve ekonomik anlamda Batı’nın görece üstünlüğünü Doğu’ya kaptırdığı bir dönemde, Türk devletleri arasında mevcut yakın birlikteliğin ete kemiğe bürünüyor olması, Türk dünyasının birlik ve beraberliğinin gelecekte şimdikinden daha kuvvetli olacağına işaret ediyor.  Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev'in 2023’ün “Türk Medeniyetinin Yükseliş Yılı” olarak ilan edilmesi teklifinin tüm üye devletler tarafından kabul edilmesi, TDT üyelerinin geleceğe dair daha ümitvar olduğunu da ortaya koyuyor. İlerleyen dönemlerde Türkmenistan’ın da TDT’ye üye olması hâlinde ise daha geniş bir coğrafyada “Türk Kuşağı” olarak anılacak daha önemli bir siyasi, ekonomik ve askeri güç merkezi ortaya çıkacak. Jeopolitik ve jeoekonomik güç merkezleri sıralanırken TDT’nin ve Türk dünyasının adını es geçmek mümkün olmayacak.

Semerkant Zirvesi; siyaset, ekonomi, diplomasi ve güvenlik alanında güçlendirilen iş birlikleri sayesinde Türk devletleri arasında birliğin sadece bir “gönül birliği” değil “ülkü birliği” olduğunu da ortaya koymuş oldu. Kapsamlı iş birliği projelerinin öngörülmesi ise bu ortak ülkülerin hayata geçirilmesini daha muhtemel kılıyor. Dünyanın ekonomik resesyon ve birçok sınır aşan sorunla mücadele ettiği bir dönemde Türk dünyasının yeni bir ivme yakalaması, küresel çapta güç mücadelesi veren ülkelerin göz ardı edemeyeceği derecede kritik bir gelişme. Zirve, Türkiye öncülüğünde Türk Devletleri Teşkilatı tarafından tesis edilecek “Türk Kuşağı”na doğru atılan yeni bir adım. Zirvede alınan kararlar tüm Türk dünyası için hayırlı olsun!