Yıldıray Çiçek / TÜRKGÜN

Ebu’l Gazi Bahadır Han “Türk’ün düşmanı çoktur; ama onu korumak isteyenin düşmanı daha çoktur’’ şeklinde binlerce yıl önce çok anlamlı bir söz kullanmış ve Türk milletini korumak isteyenlere yönelik düşmanlıklara dikkat çekmişti. Bugün bu söz öylesine gerçekliğini koruyor ki, dünya genelinde Türk’e düşman çok, Türk’ü korumak isteyenlere de sistemli düşmanlık yapılmaktadır.

Özellikle son iki yıldır bazı ülkelerde MHP ve Ülkücü kuruluşlara yönelik psikolojik baskılar, âdeta yasa dışı örgüt misali yapılan propagandalar, önergeler, yasaklar, tartışmalar gösteriyor ki, Türk’ü korumak isteyenlere karşı bir hareketlilik hâli vardır. Türkiye’de 15 Temmuz akşamı kurulan Cumhur İttifakı’nın o günden bugüne milli ve bağımsız adımlar atması, Kafkaslarda, Orta Doğu bölgesinde kendi meselelerini kendi çözen duruş sergilemesi birçok ülkeyi rahatsız etmiş durumdadır. ABD başta olmak üzere birçok ülke çok açık bir şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Cumhur İttifakı’nın bu duruşundan rahatsızlığını ifade etmiştir. Türkiye’nin artık dünya ülkeleri için bir tehdit unsuru olduğunu ifade edecek kadar kartlarını açık oynamaktadırlar. Oysa Türkiye hakkını koruyor, milli menfaatlerini sahiplenmeye çalışıyor, mazluma elini, gönlünü uzatıyor. Onlara göre suç olan bu…

Batı ve bazı ülkeler, bu konuda Cumhur İttifakı içinde milli duruşunu bozmayan MHP ve Ülkücü Hareket’e büyük öfke duyuyor. PKK ve FETÖ lobisinin oluşturduğu atmosferle düşmanlık besliyor ve harekete geçiyorlar.

Fransa, Almanya, Hollanda, Avusturya, Rusya ardından Amerika’da da Ülkücü Hareket’e yönelik başlatılan atmosfer bunun en bariz örneğidir. “ABD Temsilciler Meclisi, Ülkü Ocaklarının ‘yabancı bir terör örgütü olup olmadığının araştırılmasını’ onayladı” şeklinde ortaya atılan haberler sistemli bir hareketliliği göstermektedir. Yurt dışındaki MHP ve Ülkücü kuruluşlara yönelik “terör örgütü, yasa dışı” gibi tanımlama, yakıştırma ve yaftalama zaten niyetlerini ortaya koyuyor. Ülkücü kuruluşların tamamı o ülkenin yasalarına, hukukuna göre kurulmuş meşru ve demokratik kuruluşlardır. Bugüne kadar kurum olarak karıştıkları bir tane adli olay bile yoktur.

Terör örgütlerine tonlarca silah yardımı yapanların, terör örgütü PKK’ya ve FETÖ’ye kucak açan ülkelerin böyle bir temiz sicili olan Ülkücü kuruluşları hedef alması akıl tutulması ve ikiyüzlülüktür.

MHP ve Ülkücü kuruluşlar dünyanın her yerinde Türk’ün, mazlumların hakkını, hukukunu korumada misyon sahibidir. Ama hiçbir zaman yasa dışı, hukuk dışı olaylarla işi olmamıştır. Gayesi “üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olan” ülkeler bu gerçekliği kabullenmek zorundadır.

Editör: Haber Merkezi