Kemal Kılıçdaroğlu ayak bastığı bir yeri daha kuruttu.

          Türk Ocakları İstanbul Şubesi İBB sponsorluğunda "Günümüz İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları"  adını verdikleri trajikomik bir sempozyum düzenlemişti. Böyle bir konuda adeta dalga geçer gibi Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşturulması ve her manada sicili bozuk Canan Kaftancıoğlu’nun baş konuk yapılması büyük tepkilere yol açmıştı. Gelen tepkiler üzerine Türk Ocakları Genel Merkezi, “Türk Ocakları Genel Merkezi, bu konudaki samimi, hasbi ve tavizsiz tutumuna halel getirilmesine izin vermeyecektir. Devlete “seri katil” diyenlerin Türk Ocakları toplantılarında boy göstermesi kabul edilemez” açıklamasını yaparak Türk Ocakları İstanbul Şubesi Yönetim Kurulunu görevden aldı. Milli meselelerimizde hep düşman safından seslenen ve terör örgütleriyle içli-dışlı olan Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Canan Kaftancıoğlu gibi isimlerin Türk Ocaklarına bulaştırılması çok büyük hataydı. Türk Ocakları Genel Merkezi en azından bu kararla yaptığının büyük hata olduğunu kabul etti.

          MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli de Türk Ocakları’nın bu gafletine Şimdi herkes elini vicdanına koyup düşünsün, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Türk Ocakları’nın Kuruluşu’nun 110’uncu Yılında; İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları Sempozyumu’nda” ne işi vardır?

Biz bu hazin manzarayı nasıl okuyalım? Neye yoralım? Nasıl yorumlayalım?

Davet ede ede, hem de böylesi bir dönemde Kılıçdaroğlu mu davet edilmiştir?

Benim sözüm Türk Ocakları’nın üç-beş yöneticisinedir.

          Ya bunu nasıl yaptınız? Nasıl böyle bir hatanın faili oldunuz? Bu gaflete nasıl kapıldınız?” tepkisini göstermiştir.

          Allah’tan Kemal Kılıçdaroğlu Türk Ocaklarının Bozkurt amblemi önünde konuşmasını yine “Selahattin Demirtaş’ı ve Osman Kavala’yı serbest bıraktırmak istiyorsanız bize katılın” cümleleriyle bitirmedi. Belki de o cümleleri kurdu, bizim haberimiz olmadı. En azından konuşmasından medyaya böyle bir bölüm yansımadı.

Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Canan Kaftancıoğlu…

          Bu üçlüyü Türk Ocaklarına kim bulaştırdıysa gerçekten tarihine kara bir leke sürülmesine sebep olmuştur. Bu üçlüyü Türk Ocakları ile yanyana getiren, öneren, aracı olan kimlerse emin olun kendini CHP ve ortaklarına satan kişidir. Samimi bir Türk milliyetçisi bunları asla Türk Ocaklarına bulaştırmazdı. Bu hem de öyle bir bulaştırma ki, İslam’a zihniyet olarak sürekli düşmanlık besleyenlere  "Günümüz İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları"  içeriğinde konuşma yaptırıldı.

          Bir de şöyle bir gerçek var. Türk Ocakları’nın İstanbul Şubesi programı zaten günler öncesinden duyurulmuştu. Türk Ocakları Genel Merkezi’nin programın içeriği ve katılacak kişilerden muhakkak haberinin olması lazımdır. Bu kadar tepki olmasaydı sonuç bu olur muydu? İşte burası çok şüphelidir.

          Bunun cevabını tam bulabilmek için yaşananların arka planını bilmek gerekiyor. İşte o zaman yaşananların içyüzünü daha sağlıklı değerlendirme fırsatımız olabilirdi.

          Sosyal medyada Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Canan Kaftancıoğlu’nun fotoğrafı üzerine yazılmış “İslam dünyasının sorunları sempozyumuna, İslam dünyasının sorunları da katılmış…” şeklinde bir yoruma rastladım. Aslında meselenin özeti budur. İslam’a hakaret eden, İslam’ı sürekli aşağılamaya çalışan bir zihniyet ile "Günümüz İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları" arayışına girmek “olmayacak duaya amin demekten” başka bir şey değildir. Hem de resmen dalga geçmektir

          Türk Ocakları Kemal Kılıçdaroğlu ve onun Türk-İslam düşmanı ekibine dolgu malzemesi yapılmamalıydı. Olan oldu artık. Türk Ocakları bundan sonra bu hatalarından ders çıkararak yoluna devam etmelidir. Çünkü tarihi misyonu bunu gerektirmektedir.

          Türk Ocakları İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu’nun görevden alınması hem içeriden Türk Ocaklarını pazarlayanlara hem de Türk Ocakları üzerinden rolünü oynayan Kemal Kılıçdaroğlu’na güzel bir ders ve tokat olmuştur.

          Kemal Kılıçdaroğlu dışarıdan nasıl göründüğü hala anlamamış ''Sabah 'Türk Ocağı İstanbul İl Yönetimi görevden alındı' diye gördüm. Bizim konuşmaya ihtiyacımız var, buna bile tahammül edemiyorlar, akıllarını yitirmişler'' nutukları atıyor. Senin gibi Türk düşmanının ne işi var Türk Ocaklarında?

          2020 yılında Türk askerleri Tunceli dağlarına “Ne mutlu Türk’üm diyene” yazdığında Ahmet Davutoğlu, Temel Karamollaoğlu gibi ortakların bu söze tepki gösterdiğinde sen de “Atatürk’ün başka sözü yazılabilirdi” diye tepki göstermiştin. Hatırladın mı Türk düşmanı?

          Atatürk’ün mirası partinin başındasın ama PKK’nın televizyonuna çıkıp “Anayasanın 2. Ve 3. Maddesini değiştirmekten” bahsedebilmiştin…

Daha neler neler… Türk Ocaklarına bırak seni, senin ceketinin dahi girmemesi gerekiyordu.

          Bastığı yerde ot bitmeyen Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi Türk Ocaklarına girecek en son kişilerdir. Tepkiler bunu net bir şekilde göstermiştir.