Mahkûmiyetleri, mahrumiyetleri ve mağduriyetleri aşarak; imkânsızlıkları ve yoklukları yenerek geliyoruz…

Siz bu satırları okuduğunuzda o muhteşem yıla, Cumhuriyetimizin 100. yılına çoktan girmiş olacağız…

Şöyle bir arkamıza baktığımızda ne büyük acılar yaşadık…

Ne sukutuhayaller sardı ufkumuzu da yine de yılmadık!

Viyana kapılarından Polatlı ovalarına çekildiğimiz de oldu, düşmanı denize döktüğümüz de…

Zaman geçiyor, zaman Allah’ın kudreti elinde…

***

Milletlerin hayatında on yılların, yirmi yılların, otuz, kırk ve elli yılların önemi yoktur, yoktur lakin yüz yıl başka…

Yüz yıl tekâmül demektir, yüz yıl kemalat ve yüz yıl hâkimiyet demektir…

Ve bu yüzyılda yepyeni bir hayal ve peşinden koşacağımız muhteşem bir düş bizi beklemektedir…

***

Dediler ki; “Turan-Türk Birliği bir hayaldir”

Oysa milletler hayallerle ayakta durur. Hayallerinin peşinden koşarak yükselir… 

Osman Bey’in Şeyh Edabalı’nın dergâhında gördüğü düş olmasa bir cihan devleti olur muyduk?

Ya Atatürk’ün ve istiklal kadrosunun gördüğü düş olmasa bugün nasıl var olurduk?

Farklı mıdır Oğuz Han’ın, Bilge Kağan’ın yahut Alparslan Han’ın kurduğu hayaller?...

Biz bu düşü gördük… Türk milliyetçileri bu düşü gördü, bu hayali kurdu. İlk dönem Türkçüler, Gaspıralı, Gökalp, Atsız, Başbuğ Türkeş hep bu hayalin peşinden koştu…

Ve Liderimiz Devlet Bahçeli Beyefendi bu hayalimizi gelinebilecek en üst noktaya iradesiyle, bilgeliği ile taşıdı… Türk Devletleri Teşkilatı kuruldu… Hayalimiz gerçek oldu!

***

Dediler ki; “Suriye’de ne arıyoruz, Suriye’de ne işimiz var?”

Oysa gittiğimiz, direndiğimiz ve kardeşlerimizle omuz omuza mücadele ettiğimiz o topraklar bin yıllık Türk-Türkmen topraklarıydı…

Onlar bilmese bile Atam Mustafa Kemal Atatürk’ün Sina-Filistin Cephesi’nde İngilizlere karşı kazandığı “Katma Zaferi”nin yaşandığı topraklardı… Daha o tarihte “İşte Milli Misak sınırlarını o zaferden sonra bu hattan çizdim” diyordu Atatürk…

O sebeple oradaydık! Terör devletine karşı bizim olan, kardeşlerimizin olan, dahası Atamız Süleyman Şah’ın türbesinin olduğu topraklarda “katlin o kızıl sapanlarıyla / Dünyaya ölümler ekenleri vur”mak için oradaydık… Oradayız…

Liderimizin iradesiydi bu. Devlet Bey’in yedi yıl önceki gösterdiği hedefti!

***

Dediler ki; “Libya’da ne işimiz var?”

Oysa çepeçevre sarılan vatandı! Oysa etrafımıza örülen sinsi bir tuzaktı…

Orada yaptığımız müdahale sadece Libya’nın değil, Türkiye’nin de kaderini değiştirdi… Mavi Vatan’da emperyalizm boğuldu.

Çok muydu? Geçmişte “Başbakan verdiğimiz Libya’ya bu defa da savunma desteği vermiştik”…

Bu engeli de yine Genel Başkanımızın Cumhur İttifakı içinde gösterdiği irade ile aştık.

***

Bunlar sadece üç beş yıl içinde katettiğimiz mesafe…

Türkiye’de bir şey değişti, her şey değişti.

Vahşi, meşum ve lain FETÖ darbe girişiminden sonra Devlet Bey’in iradesiyle şekillenen Türkiye’de çok şey değişti.

Daha yapamazsınız denilen yerli otomobilimizi, İHA, SİHA, uçak gemisi, denizaltı, tank ve diğer milli savunma araçlarımızı nasıl yaptığımızı yazmadım bile…

Liderimizin dokuz yüz doksanlı yıllarda ilk defa dile getirdiği, “Cumhuriyetimizin 100. yılı, 2023 bölgesinde lider, dünyada sözü geçen ülke Türkiye” hayalinden sonra şimdi de yine onun ardından “Türk Yüzyılı” idealinin peşinden koşuyoruz. Ve iman ediyoruz; o da gerçek olacak! Önümüzdeki yüzyılda dünyaya “Türk barışı” hâkim olacak. Dünyaya “huzur” Türk medeniyetiyle yayılacak…

Nice yıllara bizlere yeniden milli hayaller kurmayı öğreten Muhterem Liderimiz Devlet Bey, nice yıllara… Rabb’im sizi başımızdan eksik etmesin…

Hoş geldin Cumhuriyetimizin 100. yılı…

Sana selam olsun “Türk Yüzyılı”

Şeref verdin 2023…