Dünyada en çok konuşulan 5’inci dil olup, 250-300 milyon civarında kişi tarafından konuşulmaktadır.

  • Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, Moğolistan, Çin, Rusya, İran, Irak, Suriye, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya ve diğer Balkan ülkeleri önemli ölçüde Türkçe konuşmaktadır.
  • İlk 4 dilin ana ülkelerini çıkardığınızda kalan ülkelerin nüfusunun yüzde 7’ye yakını Türkçe konuşmaktadır.
  • Türkçeden daha çok konuşulan dillerden İngilizcenin, Türkçeden daha eski yazılı eserleri yoktur.
  • Almanca ve Rusçanın da Türkçeden daha eski yazılı eserleri yoktur.
  • 8-9’uncu yüzyılların bilim dili Türkçedir.
  • Tarihimizde dilin sadeleşmesi büyümeyle, dilin kirlenmesi de küçülme ile sonuçlanmıştır.
  • Türkçe; Çince, Moğolca, Farsça, Arapça, Rusça, Gürcüce, Ermenice, Macarca, Rumca, Makedonca gibi birçok dil ile etkileşim içindedir.
  • Dil, devletin alametidir. Dil, kültürün taşıyıcısıdır.
  • Türkçe, lehçeleri ve ağızları ile büyük bir zenginlik barındırmaktadır.
  • Türkçe, dünyadaki 7000’den fazla dilin arasında devlet dili olabilmiş bir dildir, üstelik de sömürge zorlaması olmadan.

Gördüğünüz gibi Türkçemiz budur. Gururla bugün ve gelecekteki önemini vurguladığımız Türk Devletleri Teşkilatı’nın ilk isminin Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi olduğunu da hatırlayalım.

Teşkilatın en önemli aksiyonlarından birisi dilde birlik sürecinin hızlandırılması için “Ortak Alfabe Komisyonu’nun kurulması olmuştur. Bu hamle, “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” şiarının dil ayağını gerçekleştirmek için çok önemli bir adımdır.

Zira Rusya’nın bir asimilasyon ve birliği bozma politikası olarak, Türk cumhuriyetlerine dayattığı farklı Kiril alfabesi politikası, ülkeler arasındaki dil, edebiyat, ticaret, ekonomi gibi iş birliklerini de olumsuz etkiliyordu. Bugün Azerbaycan zaten Latin alfabesi kullanmakta. Özbekistan ve Kazakistan ise bu yönde kararlarını aldılar ve çalışmalara devam ediyorlar. Kırgızistan ise hâlen Kiril’i kullanmaya devam ediyor(siyaseten), ancak bu nehrin önünde onların da duramayacağı kesin.

Dünyanın bugünkü nüfus artış hızında, bugünkü 250 milyonun 20 yılda 300’e, 50 yılda 400 milyona çıkması zaten akışın gereği. Teşkilatın güçlenmesi ve etki alanını artırması, devlet dili olarak Türkçenin, edebiyat dili olarak Türkçenin, iş dili olarak Türkçenin, bilim dili olarak Türkçenin güçlendirilmesi ile de bu rakamların çok daha üst düzeylere çıkarılması mümkündür.