Cumhur ittifakına fitne sokmak için şeytani planlar yapıp, akla gelebilecek her yolu deneyenler, kazdıkları kuyuya kendileri düştüler. Zilletin ortakları Kandilli katillerden kravatlı terörist Demirtaş’a oradan HDP’nin Eş başkanlarına kadar terör örgütünün bütün unsurlarından gelen “üçüncü ittifak” resti karşısında ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar.

ÖNCE İP ÜZERİNDEN GÜNDEME GELDİ

Malum üçüncü ittifak önce İP’in üzerinden ortaya atıldı. Güya bu particik HDP’nin mini ortağı olmaktan rahatsızmış, onun için de CHP ile bu terör partisini başbaşa bırakıp, Karamollaoğlu’nun SP’si, Davutoğlu’nun Gelecek’i ve Babacan’ın Deva’sı ile yeni bir ittifak oluşturacakmış. Böyle bir şeyin olmayacağı en başından belliydi. Maksat yeni bir ittifak oluşturmak değil, İP’in HDP’nin mini ortağı olması ezikliğini bir nebze olsun hafifletmekti. Daha doğrusu, İP’i terör partisi ile ortaklığının kaçınılmaz sonucu olan Türk milletinin gazabından kurtarabilmekti. Yoksa yukarıdan aşağı da toplasanız, sağdan sola yazsanız alayının toplamının bırakın bir yekün tutmasını, barajı bile geçmesinin imkansız olduğunu ve böyle bir ittifakın mümkün olamayacağını kendileri de görüyor ve biliyor.

TALİMATI KANDİL KATİLLERİ VERİYOR

İP, bu oyunuyla Türk milletini kandıramadı ama ittifak ortağı HDP’yi ve bu terör partisinin asıl sahiplerini kızdırdı. Daha önce İP’i birkaç defa uyarmışlardı. Meclis’te İP’lilerin gözlerinin içine bakarak, “o koltuklarda bizim sayemizde oturuyorsunuz” demişlerdi. “Ya açık ve dürüstçe bizimle kurduğunuz kirli ittifakı ilan edin veya biz artık yokuz” resti çekmişlerdi. CHP üzerinden başka şekillerde de ayar vermiş ikaz etmişlerdi. Şimdi de, köşeye sıkıştırdılar ve İP’i kayıtsız şartsız teslim alacak hamleyi yaptılar. Kravatlı terörist Demirtaş, “demokrasi ittifakı” diyerek, üçüncü yolu gösterdi. Ardından HDP Eş Başkanı Pervin Buldan geldi. Demokrasi ittifakını genişleteceklerini, üçüncü yol siyasetini büyüteceklerini söyledi. Sonra da Kandilli katiller devreye girdi ve aynı resti çektiler. Böylece, Demirtaş ve Buldan’ın talimatı kimden alıp, kimin adına konuştuklarını da bir defa daha ibret verecek biçimde bütün Türk milleti görmüş oldu. HDP bir terör partisidir, kendi iradesi yoktur ve Kandilli katillerin talimatları dışına çıkmaları mümkün değildir.

CHP ELDE VAR BİR

“Demokrasi ittifakı” diyerek, kimleri kast ediyorlar? Üçüncü yol siyasetini kimlerle büyütecekler? Bu soruların cevabını Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu net olarak veriyor. Yaptıkları açıklamaların satır araları ile PKK terör örgütünün bütün unsurlarından gelen değerlendirmeler neredeyse birebir aynı. Kaldı ki, yolu onlar açtılar. Babacan ve Davutoğlu Demirtaş’a ve HDP’ye sahip çıkmakla kalmadılar, tam da Kandilli katiller gibi bunu getirip bir de demokrasiye bağladılar. CHP deseniz, zaten elde var bir. Ancak, CHP’den daha fazlası bekleniyor. HDP ile kurulan kirli ortaklığın resmi olarak ilan edilmesini, bu da yetmez verilen sözlerin tutulmasını istiyorlar. Ödenen diyeti yeterli görmüyor, daha fazlasını bekliyorlar. Kayyum atanan Belediyelerin yerine CHP’li belediyelerin PKK’ya arka bahçe olmasını talep ediyorlar.

KIPIRDAYACAK HALLERİ KALMADI

Teröre bu kadar teslim olur, terör partisi ile ittifak kurarsanız varacağınız yer ihanet olur. Kapatma davasına karşı gelmekten tutun da, kayyum atanan belediyelere, Demirtaş’a sahip çıkmadan ortak Anayasa hazırlamaya kadar HDP ile kurulan kirli ortaklığın gereğini yapan CHP ve İP’in artık kıpırdayacak hali kalmadı. CHP zaten HDP’in ta kendisi olmuş vaziyettedir. Hatta kapatma davasının sonucuna bağlı olarak CHP’nin HDP’yi tamamen içine alması da kuvvetle muhtemeldir. Kaldı ki, Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarının ve demokrasi anlayışının Kandilli elebaşların değerlendirmelerinden ve beklentilerinden çok da bir farkı yoktur. Hatta zaman zaman onlardan daha ileri gittiği de bir vakıadır.

ASIL SORUN BUNLAR

Üçüncü ittifak, İP’in artık kaçak güreşmek, arkadan dolanmak, kendini saklamak yolunun tamamen kapatılmasıdır. HDP’ye net şekilde biat etmesidir. FETÖ ile PKK arasında gerilen İP’ten zaten başka bir şey beklemek abesle iştigaldir. Kendi kurucuları, milletvekilleri, teşkilat mensupları ne olduklarını, nereden gelip nereye gittiklerini, kime ve neye hizmet ettiklerini açık şekilde ilan etmiş, çok büyük kısmı da bırakıp gitmiştir. Türkiye dışarıda büyük bir beka mücadelesi veriyor. Kovid 19’u alt etmek için seferber olmuş durumda. Bunların hepsinin üstesinden geliriz ve bundan en küçük bir kuşkumuz yok. Asıl sorun bunlardır, Türkiye’nin varlığını ve birliğini hedef alan bir terör örgütü ile ittifak yapan, bununla da yetinmeyip teslim olan ve gırtlağına kadar zillete gömülmüş bu zihniyettir.