Gerçek Cesaret!

Karacıların komutanı tatbikat sırasında bir asker çağırmış. Asker:

-"Emret komutanım" diyerek yanına gitmiş.

Komutanı yere yatmasını istemiş. Daha sonra da bir tanka askerin üzerinden geçmesi için emir vermiş. Asker kılını bile kıpırdatmadan yattığı yerde beklemiş ve malumunuz ezilmiş. Komutan diğerlerine dönerek:

-"İşte cesaret" demiş.

Havacıların komutanı bir asker çağırmış. Asker:

-"Emret komutanım" diyerek komutanının yanına gitmiş.

Komutanı helikoptere binmesini emretmiş. Asker helikoptere binmiş ve havalanmış. Daha sonra komutanı askere aşağıya paraşütsüz atlamasını emretmiş, asker de emre itaat etmiş ve atlamış. Yere çakılmış ve can vermiş. Komutan da diğerlerine dönerek:

-"İşte cesaret" demiş.

Sıra gelmiş denizci komutana. Denizci komutan askerini çağırmış. Asker çakı gibi hazır ola geçmiş ve;

-"Emret komutanım" demiş. Komutan;

-"Derhal denize atla ve 10 dakika yüzeye çıkma" demiş.

Asker;

-"Hadi lan" demiş. Komutan diğer komutanlara dönerek:

-"İşte asıl cesaret bu" demiş.

Kim yaparsa yapsın yanlışa yanlış diyebilme kabiliyetini göstermemiz lazım…

Baktığımızda sadece bir hikâyeden ibaret gibi görünüyor ama anlamsal derinliğine indiğimizde çok şeyi anlatıyor. İlkeli durmak zorundayız. Bizim adamamız, bizim tarafımız, bizden olan yaptı gibi suiistimal alanı asla oluşturmamız lazım. Kim yaparsa yapsın yanlışa yanlış diyebilme kabiliyetini göstermemiz lazım ki düzeltilebilsin.

Ülkemiz tarımında birlik olmadan ayağa kalkmamız mümkün değil. Her şey bir zincirin halkaları gibidir. Üretim güvenden geçer. Güvenin yolu istikrardan, istikrarın yolu da tarım penceresine farklı siyasetten bakmaktan geçer.

Bizim alternatifler üretmemiz lazım. Bu da okumakla, bilgiyle, eğitimle, alın teriyle gayret etmekle, daha çok çalışmakla olur.

Unutmayalım ki: Kalkınma destekle olmaz, kalkınma hibe ile de olmaz. Kalkınma eğitimle olur, kalkınma insanla olur. Bir İnsan Fark Yaratır.

 

Tarım ne bir iş, ne bir meslek, ne de bir sektördür. Tarım bir sanattır. Ziraat mühendisleri ve çiftçiler toprağı işleyen birer sanatkârlardır.

Tarım Bakanlığı, Dünyanın en büyük 18’inci ekonomisine sahip ülkemizin; dayanağı, bel kemiğidir.

Bizim, milletine sadakatle hizmet edecek, maaşından bir kuruş fazlasına gözü, gönlü, kalbi düşmeyecek, aldığı maaşı Allah’ın huzuruna çıkacağı güne kadar kendine, çocuklarına, eşine ve ailesine yedirecek helal rızık bilen, her işini düzgün yapacak, konusunu iyi bilen, ortaya alternatifler koyan, somut ve bilimsel verilerle tecrübesini paylaşan, liyakat sahibi, çalışkan, heyecanlı, şerefli, izzetli vatan evlatlarına ihtiyacımız var.

Şunu da bilelim ki; çiftçiler kendi idarecilerini, onlara hizmet eden insanları bir kuruş mala tamah etmez görürse, çiftçiler kendi idarecilerini, onlara hizmet eden insanları kendi çocuklarını değil, çiftçilerin fakir fukara çocuklarının hayatlarını kurtarma hevesinde olduğunu görürse, çiftçiler kendi idarecilerini, onlara hizmet eden insanları kendi akrabalarını, eşlerini dostlarını değil, çiftçilerin yaşam şartlarını iyileştirmek, ekonomik olarak yükselmek çiftçileri zengin etmek iradesinde görürse bu çiftçileri kimse zapt edemez durduramaz.

Bu haftaya denk gelmesi itibariyle; Milliyetçi Hareket Partimizin 51. Kuruluş yıldönümünün kutlu olmasını Rabbim’den diliyorum. 50 yılda mahcup olmadık, 51 yılımızda da inşallah olmayız.