Hep yeni bir işe başlarken ya da yeni bir şeyler yapalım derken deriz “bismillah”. Ülkemiz tarımının bütün kurgusunu yeniden yapılandırmak ve tarımda seferberlik ilan etmek için diyelim “bismillah”. Tarımın gıda, su ve enerji bakımından stratejik bir sektör olduğunu, tohuma, toprağa, suya ve dolayısıyla insana sahip olmak karşı konulamaz bir güçtür. Bu gücün bilinci ile diyelim “bismillah”.

Çiftçilerimizin ölü hücrelerini canlandırmak için, köylünün ve çiftçinin hayat standartlarını yükseltmek için, enkaz altındaki çiftçilerimizi kurtarmak için, çiftçiyi değil; tabiatı emmek için diyelim “bismillah”.

Ülkemiz tarımında alan ve ürün bazlı desteklemelerle yetinmeyip, iklim verileri ve yağış miktarlarını göz önünde alarak ürün deseni oluşturmalı, dünya tarım politikalarını da inceleyip, bizim genetik yapımıza uygun, kırsalda yaşamaya teşvik edecek desteklemeleri acilen uygulamaya koymak için diyelim “bismillah”. Bu salgın dolayısıyla tarıma bir fırsat doğdu kanısındayım. Dolayısıyla şehirlerdeki insanları kırsala dönmeleri için cazibe merkezleri oluşturmalıyız. Ayrıca kırsalda insanları tutmamız, onları örgütlememiz, ürünlerine değer katmamız, her zaman fikir babalığını üstlendiğim tarımda eğitim şemsiyesi altında “şehirlerde tarım akademileri”, ilçelerde ve tarımsal faaliyetin yoğun olduğu köylerde ise tarımhaneleri derhal uygulamaya koymak için diyelim “bismillah”. Kooperatifleşme olgusunu üreticilerimizin benimsemesini sağlamalıyız. Verilen teşvik ve desteklemelerin etki analizlerini yapmalı ve çiftçilerdeki etkisini net olarak görmek için diyelim “bismillah”. Tarımın içinde olmalı ve dijital olarak tarıma yukarıdan bakmalıyız. Tarımsal verileri elde etme ve doğru yorumlayabilme kabiliyetini kazanmalıyız. Bizim artık yükte hafif, pahada ağır, kaliteli ürünler üretmemiz için diyelim “bismillah”.

Çiftçinin kazancı, ya birim maliyeti düşürmek veya ürün miktarı çoğaltmakla mümkündür. Maliyetleri düşürüp, birim alandan daha çok ürün almak için diyelim “bismillah”.

Bu uygulamalar için ülkemiz tarımı, siyaset üstü olmalıdır. Kişilere özgü tarım politikası olmamalı, gelen kişiler kendinden önceki başlatılan uygulamaların analizini yaparak devam ettirmeli, sonuçlandırmalıdır. Şimdiye kadar yapılanları bir kenara bırakıp tarımda yeni sayfa açarak, “bismillah” dediğimiz işlerimizde “elhamdülillah” diyebilmeliyiz. Aha geldik gidiyoruz, bir “elhamdülillah” diyerek gözlerimizi huşu içinde kapatalım.

ATAMA BEKLEYEN “ZİRAAT MÜHENDİSİ” OLMAK

Ülkemizdeki 201 üniversitenin 44’ünde ziraat fakültesi bulunmaktadır. Bu fakültelerin büyük çoğunluğu ihtiyaçtan çok, politik nedenlerle açılmıştır. Gereğinden fazla ziraat fakültesi açılması, ziraat fakültelerine alınan öğrenci sayısının fazlalığı, ziraat fakültelerinde tüm bölümlerin bulunması isteği, gelen öğrenci profili, yeni bölümlerde uygulama alanının olmayışı, laboratuvar ve kadro standardının getirilememesi ve benzer şartlar sağlanamadan bölümlerin açılmış olması, atama beklemede birer etken olmuştur.

Okulun son sınıfında KPSS’ye çalışıp atanmak mı daha iyi? Yoksa özel sektörde çalışmak mı? Neler yapmamız gerektiğini düşünürken içlerimizi karamsarlık sarmıştır. Bu yaşanılanlar her ziraat mühendisinin ortak kaderi olmuştur maalesef.

Bin bir zorluklarla emek vererek okuduğunuz okul sonrası hayal ettiğiniz yerlerde çalışmanızı gönülden isterim. Tarım Bakanını sıkıştırmanız, nefes aldırmamanız çözüm olmayacaktır. Bir düşünün, yaklaşık otuz bin ziraat mühendisi var. Acaba ne kadarı tarımsal üretimde etkin olarak görev yapıyor? Ofisten çıkamayan, yazışmalarla ve ÇKS dosyalarla boğuşan çalışma günleri kısaca; “Mühendis maaşı alıp, memur işi yapmak”. Böyle çalışmak için atama istemek, Bakanlığa yük ve devletimize külfettir. Bakanlık ancak iki bin veya üç bin alım yapacak diyelim peki çözüm mü bu sizce?

Atama sorumluluğu yalnız Tarım Bakanlığı sırtında değildir. TBMM Tarım Komisyonu üyeleri, STK’lar, oda temsilcileri de sorumluluk almalıdırlar. Atama konusunda meslektaşınız olarak size tavsiyem, tarımsal üretimde sahada çalışacak ziraat mühendisine ihtiyaç var. Çözüm sizlerde…

Örgütlenerek Tarım Bakanlığına tarımsal uygulama projeleriyle gelmeniz çok mantıklı olacaktır. TOBB, ticaret odaları ve ziraat odaları, ekonomik destekli ve ZMO, ilgili fakülteler, akademisyenler, araştırma enstitülerini yanınıza alarak sahada uygulamalı uzun vadeli projelerle gelindiğinde, değil bin kişi; on binlere iş imkânı olabilir.

Bizler için mezun olduğumuz vakit özellikle üniversitelerde veya devlette mühendislik yapacağım diye bir şey söz konusu olmamalıdır. Özel sektörde de iş imkânı mevcut olup, tercihiniz özel şirketten yana olur ise, ilerlemeniz daha kolay olacaktır.

Ama ne olursa olsun mesleğinizi sevmeniz gerekmektedir. Takım elbiseleri veya topuklu ayakkabıları bir kenara bırakıp, dizlere kadar çamurlar içerisinde çalışma merakınız, zorlu şartlara göğüs germe ve yeterli sabrınız var ise atama beklemenize gerek kalmaksızın iş bulma imkânına sahipsiniz. Ülkemizde liyakatli, mesleğini seven, öz güven sahibi genç ziraat mühendislerine her zaman ihtiyaç olacaktır.

10 MAYIS ANNELER GÜNÜ

Anne, en iyi niyet, en görkemli insani ve manevi ziynettir. Anne, ömür boyu baş tacı edilecek değerdir. Annemin ve tüm annelerin gününü kutlarım.