Depremde binaların çöküş anına herkes tanık olmamış olabilir. Oysa ki saatler, dakikalar önce aktif haldeydiler. Belki de herkes evindeydi. Gördüğüm kadarıyla binada 8-10 daire vardı, oradakiler kardeşlerimiz, vatandaşlarımızdı. Yoldan geçen gençler vardı, onlardan bazıları kurtulmuş ama enkazın altında kalan oldu mu bilmiyorum. Sonrası çok acı bir sesleniş:

Sesimi duyan var mı?

Zaman zaman ülkemiz tarımında da yaşanan artçı şoklar paniğe yol açmıştır. Oysa ki yakın geçmişimize baktığımızda övünerek bahsettiğimiz ülkemiz tarımında neler değişti de şimdilerde artçı şoklar yaşar olduk, hiç düşündünüz mü? Tarımsal altyapımızı güçlendirmeden, sağlam bir veri ağı kurmadan daha ne kadar kaçak kat çıkmaya devam edeceğiz? Geçici olarak yapılan güçlendirme projeleri ile hangi şiddetteki depreme dayanabileceğiz? 

Hangi seslenişi bekleyeceğiz?

Ülkemiz şartlarına, bizim genetik kodlarımıza ve üreticilerimizin ihtiyaçlarına uygun, bizi temsil eden, varlıklarımızı kullanma imkânı veren, tarım ve gıda sektöründe geleceğe çok büyük sıçrayışlar yapmamızı sağlayan, dünyada söz sahibi olmamızın önünü açacak bir tarım politikası…

Orta ve uzun vadede yapılan planlamalar ve uygun olan uygulamalarla artçı şokların önüne geçecek bir tarım politikası…

Bu uygulamalar için ülkemiz tarımı, siyaset üstü olmalıdır. Gelen bürokratlar bu işi bayrak yarışı gibi düşünüp, aldığı yerden daha ileriye nasıl götürürüm bilincinde olmalı, gerekli sorumluğu almalı ve gerektiğinde verilen yetkiyi kullanmalıdır. Kişilere özgü tarım politikası olmamalı, gelen kişiler kendinden önceki başlatılan uygulamaların analizini yaparak devam ettirmeli, sonuçlandırmalıdır.

Tarım politikaları uygulamalarında denetim ve hesap sorulabilirlik olmalıdır. Denetimini yapamadığınız, hâkim olamadığınız bir işte başarılı olmak zordur. Zaman takım elbise giyip, klimalı odalarda nutuk atma zamanı değil! Süslü kelimelerle gösterişli toplantılar yapıp, reklam kokan pozlar verme zamanı değil! Bürokratlara şirinlikler yaparak kadro nasıl alırım hesaplarının yapılma zamanı değil! Tulumları, çizmeleri giyme, sahaya inme zamanı! Çiftçiye ulaşma, onları eğitme zamanı! Tarımsal işletmelerin yönetiminde, karar süreçlerinde artık kadın çiftçilere de yer verme zamanı! Teknolojiyi kullanma, verimlilik, üretme ve üretimi arttırma zamanı! Yenilikçi (inovatif) yollar arama zamanı! Araştırma enstitüleri, sektör meslek birlikleri ve üniversitelerin Tarım Bakanlığı ile iş birliği yapma zamanı! Elimizi taşın altına koyma zamanı! Bizim için artık az laf; çok çalışma zamanı…

Hindistan tarımda drone teknolojisini kullanmak üzere, Brezilya bu yıl 30 milyon ton mısır ihracatı hedeflerken, Amerika tarımsal finansman yapısını nasıl güçlendiririm arayışı içindeyken, Hollanda tarımda biyolojik çeşitliliği korumak için 2030 vizyonunu başlatırken, Tarım 4.0 güncellenmeye çalışılırken, peki biz neyin peşindeyiz?

Gömleği kaçıncı delikten düğmelemeye başladık?

Gelin hep beraber Tarım Bakanlığının liderliğinde tarım il ve ilçe müdürlükleri, araştırma enstitüleri, sektör meslek birlikleri, STK’lar ve üniversitelerin desteğiyle yarının yetişkinleri olan gençlerimize, genç çiftçilerimize sahip çıkalım, mutlu, huzurlu ve donanımlı olmaları için her türlü desteği verelim, iyi yetişmeleri konusunda önlerine çıkan sorunların giderilmesi hepimizin görevi olsun.

Tek dertleri üretmek olan çiftçilerimize yol gösterelim, destek olalım. Kim nasılsa çevresini de öyle görür, ben de bir çiftçi çocuğu olmaktan her zaman şeref ve gurur duydum.

“Allah’ın verdiği bir can vardır, bu can vatana da,  millete de, Türklüğün geleceğine de, her zaman fedakârlık yapan, ülkesi ve milleti için sadece üretmek görevini benimseyen ülkemiz çiftçilerine de bin defa kurban olsun”

Güzel ülkemiz için kalıcı, olumlu etki sağlayan her bireye minnet ve saygılarımı sunarım.