Yıllarca köşe komşumdu gazetede ama ilk defa Devlet Ata’nın bir iftar yemeğinde tanımıştım…

Takım elbiseli, hep ceketi düğmeli ve hep güler yüzlüydü…

Sınırlarını bilen, disiplinli, genç bir adam… Onu tanıyanların ilk yakıştırması edebi ve adabı üzerinden fazileti olmaktadır. Ama MHP ve Ülkücü Hareket düşmanlarına karşı da dişine kan değmiş bir “Bozkurt” olduğunu herkes bilir.

MHP Genel Merkezi’nde pek ortalıkta görünmeyen, 9. kattaki genç bir ekiple durmadan üretmeye çalışan bir Ülkücü…

23 yıldır büyük fedakârlıklarla aylık çıkardığı ve şahsımın da yazarlık yaptığı “Kutlu Sesleniş” dergisinin mimarı…

Yetenek gördüklerini hep zamanın sihirbazı medyaya yönlendiren bir yürek…

Pozlarda, kameralarda görünmeyi pek sevmeyen, davaya sadakatini, lidere vefasını siyasi bir karşılık beklemeden yaşayan ve yaşatan, davayı ve lideri ölümüne savunduğu için gafiller kendisine “tetikçi yazar” yakıştırmaları yapsalar da, o herkesin sahip olmak için her şeyini verdiği makamlar kendine teklif edildiğinde hep “Taşıdığım sıfat bana yeter” mütevazılığı gösteren bir dava adamı…

Onun hayatında üç varlık kıymetli: Davası, kalemi ve ailesi

Bu arada bir hakikatini daha biliyorum ki, “kadife eldiven içindeki çelik kalem”inin tabii bir sonucu olarak bitmek bilmeyen mahkemeler!

Lâkin bir defa “öf!” dediğini duymadım…

         *

Türkgün’ün fedakâr ve yiğit kalemi Yıldıray Çiçek

Türkmen Beyi'min ad koyduğu Güntülü ve Efebey’in sevgili babaları…

Geçen hafta imzalayıp hediye ettiği son kitabı “Medyada Düşürülmüş Maskeler”in(*) dördüncü baskısını bir solukta okudum…

Kitabı okuyucuya sunan Berikan Yayınevi, bizim camiada profesyonel kitapçılığı bilenlerden… Kapak, baskı, mizanpaj dikkat çekici…

Kitapta Ekim-2018 ile Eylül-2019 arasında gazetede yayınladığı yüzlerce yazıdan bir buket sunulmuş…

Bir Türkçeci olarak ve “Türkçe düşün” sloganlı Türkgün’ün dil politikasınca baktığımda, Türk imlâsına uygun, “yaşayan Türkçe” ile ve uydurma dile, saçma sapan argolara sapmadan ama gündemi kaçırmayan akıcı bir üslûpla kaleme alınmış sürükleyici ve bilgilendirici birçok makale…

Hem de gündemin içinden!

Zordur gazetede uzun cümleler kurmak ve sıkmadan okunmak…

Hele hele –maalesef-, “Ülkücü camianın okuma zaafı”nı da düşünürseniz, Türk milliyetçilerinin dikkatini çekmek, sıkça gazetede “manşet” olacak yazıyı dökmek hüner ister…

Halk TV, Karanlık oda ve T24 gibi Kürtçü/Marksist/FETÖ’cü kanalların ve hatta dinci yobazların bile dikkatle takip edip hata yapmasını beklediği “yazar” olarak, yıllardır oynattığı kalemin mürekkebinde kimler boğuldu kim bilir? O hep onları kalemiyle boğduğu için Ülkücü Hareket'te en çok saldırıya uğrayan ve bu yüzden en çok düşman kazanan yazar olmuştur.

Öyle ki, ismini vermek istemediğim merhum ünlü bir şair, Yıldıray Çiçek’in kendisine cevap veren kaleminden nasıl bunaldıysa “Dünyada dört tehlike var. Amerika, İsrail, Danimarka ve Yıldıray..” diye yazı yazmak durumunda bile kalmıştı.

“Kalem, kılıçtan daima keskindir”i ispatlamış bir gazeteci-yazardır Yıldıray Çiçek…

*

Medyada Düşürülmüş Maskeler’in dördüncü kitabı elimdeki…

Türkiye’ye, Türk milletine, Milliyetçi-Ülkücü Hareket’e ve Devlet Bey’e kurulmuş onca tuzak, pusu, ihanet, saldırı ve kuşatmanın içinden, zulalanmış pusatlardan, “Balgat’taki kalenin surları”nda gedik açtırmadan yürüyen bir liderin peşinden gidebilmek ayrı bir çile zaten…

“Birinci kitap”tan beri her dört kitapta, ülkemizdeki binlerce oyunun, algı operasyonunun nasıl deşifre edildiğini açık açık görüyorsunuz… Ama iftirasız, yalansız…

Müthiş bir “hafıza” elimdeki kitap… Günbegün, isim isim, olanı biteniyle…

İhanetler, menfaat için kılıktan kılığa girenler, ideolojik nefret ve kin, ahlâksızlık ve karaktersizlik, terör örgütlerine kripto hizmetkârlık, ukalalık, tedavilik ruh hali içindeki “medya”ya karşı yılmadan savaşan bir “polemik yazarı”dır Yıldıray Çiçek

Bugüne kadar hiç “geri adım atmadığını” iyi biliyorum…

Rahmetli Peyami Safa ve Necdet Sevinç’ten sonra yıldırılamayan bir “Yıldıray”

Susturulamayan ve tarihe not düşülmüş sayfalarca 4 kitap…

Üşenmeyin, cep telefonunuzun sosyal medyasına esir olmayın ve kütüphanenizin baş köşesine koyup, okuyun lütfen…

Bugünlerde “onun bunun tayfası olmuş, maske üstüne maske değiştiren tiplerin, iktidarın rengine göre renk alan bukalemunların, Allah ile aldatanların, MİT’te, YÖK’te fink atan ihanetin, etiketi isimlerinin önüne geçmiş cücelerin, Türklüğe tezgâh kuran gazete ve ekran kuklalarının, şişirilmiş televizyon balonlarının, müzelik solcuların, içinize sızan devşirmelerin, sahte Atatürkçülerin, Soros beslemelerinin, Ülkücü görünümlü soytarıların taktığı maskeleri nasıl düşürdüğünü” hayretle göreceksiniz…

Bir almanak, bir tarih kitabı, müthiş bir arşiv, bir “siyasî polemik edebiyatı şaheseri”

Hani Nazım Hikmet-Peyami Safa Kavgası gibi…

Geceler boyu ona buna telefondan mesaj yetiştirmenizde gerçek bir ansiklopedi!

Akıcı ve sıkmayan bir Türkçe ile… Ustasından…

Yıldıray Çiçek kardeşimin sadece Medyada Düşürülmüş Maskeler 1-2-3-4 seri kitapları değil, “Bu Vatan Kimin”, “Ortadoğu Ameri-KAN Kokuyor”, “MHP’nin Hayır’ları ve Değişim Operasyonu”,  “Aynası Kırılanlar” ve “Biz Biliyorduk” isimli kitapları mevcuttur. Bunlar da muhakkak okumanız, okutmanız ve kütüphanenizde muhafaza etmeniz gereken kitaplardır.

Yıldıray Çiçek’in her yazısı, her kalemi maskeleri düşürmekte, bizler de dostumuzu, düşmanımızı böylece tanımış olmaktayız. Allah ondan razı olsun. Onunla aynı gazete ve dergide mücadele vermekten oldukça bahtiyarım…

(*) Medyada Düşürülmüş Maskeler, 4. Kitap, Berikan Yayınevi, Ankara-2019, 4. baskı