Seçime kaldı 2 gün. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yenileceği bir seçime doğru gidiyoruz. Kemal Kılıçdaroğlu’nun hezimeti azaltmak için girmediği kılık, basmadığı tuş, takmadığı maske kalmadı. Eli, gönlü PKK’da iken milliyetçi sosuyla tatlandırma yapmak için çok çabaladı. Bunda da Ümit Özdağ’ı yanına alarak bir adım attı. Ama PKK’nın seferberlik halinde desteklediği Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanına giden Ümit Özdağ’ın zaten milliyetçi diye anılması akıllara zarar bir durumdur.

Biliyorsunuz Ümit Özdağ’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda Mansur Yavaş’a yalvararak başlattığı bir süreç vardı. Ümit Özdağ ne kadar yalvarırsa yalvarsın Mansur Yavaş dönüp onu adam yerine koyup selam bile vermemişti. Ondan bu muameleyi görünce Muharrem İnce’ye yönelmiş o da sırtını dönünce, bu sefer hesapta hiç olmayan Sinan Oğan’ı Ata ittifakı birleşenleri olarak Cumhurbaşkanı adayı göstermişti.

Sinan Oğan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde % 5.17 oy alırken, Ümit Özdağ’ın Zafer Partisi ise %2.43 oranında oy almıştı. 2. tur seçimleri için Ata ittifakı şimdi dağılmış durumdadır. Sinan Oğan Cumhur ittifakını destekleme kararı alırken, Ümit Özdağ ise çok tuhaf şekilde PKK’nın seferberlik halinde 1. turda oy verdiği ve 2. tur yine oy istediği Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı aldı. Sinan Oğan ve Ümit Özdağ’ın taraf oldukları Cumhurbaşkanı adayına ne katkı sunacaklarını, aldıkları oyun etkenlerinin ne olduğunu seçim sonucunda göreceğiz.

Bugün, Sinan Oğan’dan ziyade Ümit Özdağ’ı değerlendirmek istiyorum. Çünkü PKK ilişkisinden dolayı çok radikal eleştirdiği ve yerden yere vurduğu Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı alan Ümit Özdağ’ı, PKK masadan kalkmadan o masaya kim oturttu onu çok merak ediyorum? Çünkü onun kendi iradesinin olmadığını bizzat şahit olduğum olaylardan biliyorum.

Ümit Özdağ’ın Zafer Partisi’ni kurup “Sığınmacıları göndereceğiz” türünden radikal görünen tutumu hikâyeden ibarettir. Çünkü bu tutumu sırf kurduğu partisini “siyasette tutunur kılabilmek” adınadır. Amerikancı Ümit Özdağ’ın Türkiye’deki Suriyelileri gönderme düşüncesine dair maskesi, Türk Ordusu’nun Zeytin Dalı Operasyonu yaparak YPG’den temizlediği bölgeleri güvenli bölge yapma mücadelesine “Erdoğan Afrin’i almak için ne verdin?” sorusunu sormasıyla düşmüştü.

Türk devleti elinde ABD silahları olan terör örgütünü temizlemek için operasyon yapıyor, “bööööyükkk strajeji uzmanı Ümit Özdağ” “Erdoğan Afrin’i almak için ne verdin?” diye soruyordu. Bununla da kalmıyor Türk Ordusu’nu küçük düşürecek açıklamalar yapıyor, orada yiğitçe mücadele veren Türk askerlerinin ailelerini tedirgin eden, düşmanlarımıza Türk askerini zayıf gösteren şu açıklamaları yapıyordu: "Sahra koşullarında bile kullanılacak banyolar varken bunların yollanmamasından ötürü askerler operasyon başladığı günden beri banyo yapamadıklarını ancak teneke bulurlarsa su ısıtıp yıkandıklarını söylüyorlar. Kılık kıyafet ikmali olmadığı için toz çamur içinde olduklarını söylüyorlar. Askerler beslenme sıkıntısı olduğunu söylüyorlar. Kilis'te devlet hastanesinde yaralı olarak gelen askerler kendi ceplerinden aldıkları gıdalarla karınlarını doyurduklarını söylediler. Bunlar kolay kolay şikâyet etmezler. TSK'nın bu imkânı olduğunu biliyorum. Kuzey Irak'a operasyon yapan komandoya sıcak hamburger servisi yapılırdı helikopterle. Burada bir sıkıntı var.”

Etki ajanlığı gibi değil mi? Düşmana “Türk askeri perişan” imajı vermek değil mi bu?

Ümit Özdağ “Erdoğan Afrin’i almak için ne verdin?” cümlelerini kurduğunda CHP sayesinde İYİ Parti’den milletvekili seçilmiş birisiydi. Ve Kemal Kılıçdaroğlu ve tüm CHP’liler Afrin’e girilmesine şiddetle karşıydı. Uyumu görüyorsunuz değil mi?

Gelelim “Suriye’lileri göndereceğiz” hikâyesine. Ümit Özdağ da yalan söylüyor, Kemal Kılıçdaroğlu da… Bir kere Suriyelileri göndermek için öncelikli olarak sınırın birçok yerini işgal eden terör örgütü YPG’yi temizlemek ve oralarda güvenli bölge oluşturmak gerekmiyor mu? Peki, bu iki isim Türk devletinin terör örgütü YPG ile mücadelesine niçin takoz olmaya kalktılar? Çünkü YPG’ye tonlarca silah yardımı yapan Amerika’nın menfaatleri bunu gerektiriyordu.

CHP “PYD/YPG devlet kursun” anlayışında iken, Ümit Özdağ Türk Ordusu’nun YPG/PYD mücadelesine karşı çıkarken, Suriyelileri gönderme konusunda ikiyüzlülük yaptığını anlamayacak var mıdır?

Kemal Kılıçdaroğlu ne diyordu: “Türkiye’nin beka problemi yok. YPG bize mi saldıracak?”

CHP defalarca “Sınırımızda PYD devlet kursun” demedi mi? Peki CHP’nin ışık yaktığı ABD güdümünde kurulacak sözde Kürdistan sonrası, bu emperyalist baskıyı kabul etmeyecek Kürt, Arap, Türkmen Suriye’den daha çok Türkiye’ye gelmeyecek mi? Yani bu CHP ve Ümit Özdağ kafasıyla göndermeyi bırak daha çok Suriyeli gelecektir. Ama şu an daha sağlıklı bir politika sürdürülmektedir. Hem YPG ile mücadele ederek güvenli bölgeler oluşturma, hem de Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile yeniden “Suriyeli göçmenleri gönderme” diyaloguna girilmektedir. Peki, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme atmosferi olduğunda CHP Beşar Esad’a ne mektubu göndermişti? :

“Erdoğan’ın günleri sayılı. Herhangi bir görüşme seçimin geleceğini etkileyebilir. Bizim iktidarımızda Suriye yönetiminin tazminat dâhil bütün talepleri karşılanacak. İdlib dâhil Suriye topraklarındaki tüm askerleri çekme sözü veriyoruz” 

Türkiye-Suriye ilişkisi normalleşecekken YPG taraftarı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gönderdiği bu ihanet mektubunu her zeka sahibi anlayabiliyor değil mi?

Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı seçilirse bırak Türkiye’deki Suriyelileri göndermeyi, Türkiye’yi Suriye’ye çevireceklerdir. PYD başındaki alçak/teröristbaşı “Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verin Afrin’in intikamını alalım” derken, Kandil Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklerken, Avrupa’daki PKK yöneticileri arka arkaya Kemal Kılıçdaroğlu’na destek açıklaması yaparken “Kemal Kılıçdaroğlu’na, Ümit Özdağ’ın işaret ettiği yere oy vererek Suriyelileri göndereceğiz” diyen büyük bir tezgâha düşmüş olacaktır. Aksine “Türkiye Suriye’ye dönsün” istiyorsan Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vereceksin. Bugüne kadar terör örgütü YPG ile mücadele ederek güvenli bölge oluşturan ve 500 bin Suriyeliyi geri göndermiş AK Parti hükümeti bu manada desteklenmeli ve sonuç almasına katkı sunulmalıdır. Mevcutta yanlış, eksik varsa düzeltilir ama Kemal Kılıçdaroğlu bir felaket senaryosudur. Türkiye’nin iç savaşla Suriye’ye dönüştürülmesi için emperyalist bir projedir.  

Bunu sadece biz değil Ümit Özdağ şöyle söylüyordu: “Kılıçdaroğlu kazanırsa HDP ile desteğiyle kazanır. HDP desteğiyle kazanırsa 2024'te yerel seçimler olur. Yerel seçimlerde Güneydoğu Anadolu'da HDP büyük bir atılım yapar ve belediye başkanlıklarının büyük bir kısmını ele geçirir. Ve örgütle HDP arasındaki etkileşim yoğunlaşır. HDP desteğiyle geldiği için ve devam ettiği için bunlara Kılıçdaroğlu dokunmaz. Bir süre sonra Suriyelilerin yoğun yaşadığı yerde karışıklık çıkar. O zaman bu belediyeler birleşir ve çıkan karışıklığa karşı uluslararası destek ve PKK desteği isterler. Ve Türkiye iç savaşı başlar."

Bunları kurduğu Zafer Partisi’ne milliyetçi avlayıp götürmek için söylemiş ve şimdi Kemal Kılıçdaroğlu’nun iç savaş çıkartacağını söylediği PKK’lılarla birlikte, Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı aldı. “Suriyelileri göndereceğiz” konusu da hikâyedir. Çünkü Ümit Özdağ dediğim gibi PKK ve Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte “Erdoğan Afrin’i almak için ne verdin?” diyerek Afrin’in terörden temizlenmesine, mazlumlar için güvenli bölge haline getirilmesine karşı çıkıyordu.

“Kemal Kılıçdaroğlu Milliyetçiliğin M’sini bilmez. Atatürk yaşasaydı Dersim diyen Kılıçdaroğlu CHP’nin önünden geçemezdi” diyen Ümit Özdağ şimdi PKK ile birlikte Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı aldıysa bir ABD dokunuşu vardır.

Biliyorsunuz ben onunla şahitler huzurunda yaşadığım bir anımı 100 kere yazdım ve 7 yıldır o sorduğuma cevap veremiyor.

15 Temmuz hain darbe girişiminden aylar önce, MHP’de Genel Başkan Yardımcısı ve milletvekili iken odasında bana "2005 yılında genel başkanımız Devlet Bahçeli beni çağırsa, Ümit odan bu, makamın şu deseydi, ben asla muhalif olmazdım, beni de o şekilde tamamen bitirmiş olurdu" diye şahitlerin huzurunda yüzüme karşı itirafta bulunmuştu. Aynı sohbette "Bu dönem başka dönemlere benzemiyor. Farklı gelişmeler oluyor, olacak" dedikten 1 ay sonra, 15 Temmuz darbe girişiminden aylar önce de arkasına bile bakmadan, MHP'deki görevlerinden kaçan birisinin bugün PKK’lılarla aynı safa geçmesi de aldığı bir işaretin yansımasıdır. 15 Temmuz işaretini aynı merkezden alan, elbette Amerikancı Kemal Kılıçdaroğlu’na destek verme kararını da aynı merkezden almıştır.

Ben Ümit Özdağ’a bir şey demiyorum. O yetiştiği, yetiştirildiği yerlere hizmetini ediyor da, bunun peşinden gidenler bu kadar olay yaşandı hiç mi akıllanmadı da, onun peşinden gidip PKK ile aynı safta buluştular?

Kemal Kılıçdaroğlu, Ümit Özdağ, PKK’lı Pervin Buldan’ı aynı hedef için buluşturanlar Türkiye üzerinde hesap yapanlardır. PKK’lı Mithat Sancar ne diyordu: “Kemal Kılıçdaroğlu ile hedeflerimiz uyuştuğu için onu destekliyoruz.”

Ümit Özdağ ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortak hedefi “Amerika politikalarının Türkiye’de ve bölgede başarılı olsun” şeklindedir. Aksini iddia edecek yoktur. Geçtiğimiz yıl Kemal Kılıçdaroğlu ”Büyük Ortadoğu Projesini hayata geçireceğim” diyerek zaten tüm dünyaya bunu duyurmuştu. Ümit Özdağ da Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu yolda ibrikçisi olur ancak…