Türkiye’de yaşanan toplumsal olayların birbirini tetiklemesinin en önemli sebebi büyük bir eksikliğin varlığına inandığım, gördüğüm caydırıcı hukuk kurallarının olmamasıdır. Terörist, katil, tecavüzcü, hırsız, uyuşturucu satıcısı Türkiye’deki hukuk kurallarından korkmamaktadır. Birbirini bu manada harekete geçiren, çoğaltan tipler, aynı zamanda suça da teşvik etmektedir.

Terörist, katil, tecavüzcü, hırsız, uyuşturucu satıcısı işlediği suça “Nasıl olsa kısa sürede cezaevinden çıkarım” motivasyonuyla bakmaktadır.

Akıllara durgunluk verecek bir örnek sunacak olursam;

Kayseri'de 6 kişinin öldürülmesi, 2 şahsın yaralanması olaylarını gerçekleştirdikten sonra yakalanan ve 16 yıl hapis cezası yattıktan sonra tahliye olan Hamdi Kayapınar isimli katil, cezaevinden çıktıktan sonra 1 kişiyi daha öldürerek tekrar cezaevine girdi.

Dünyanın en iyi hukukçuları bunun akıl, mantık ölçüsünde izahını yapamaz. Öldürdüğü bir kişi için yaklaşık 2,5 yıl cezaevinde yatıyor çıkıyor ve masum bir güvenlik görevlisini daha öldürüyor. Tüm bu cinayetleri de “Bu işi av olarak değerlendiriyorum. Zaten avcıyım. Kurbanlarım av, avların üstünden çıkan para ve eşyalar da av ganimetidir” duygu ve düşüncesiyle işlediğini söyledi.

6 kişiyi öldüren bu katil kendi gibi ruh hastalarına rol model oluyor ve onları teşvik etmiyor mu? 6 kişiyi öldüren katil, kişi başına 2,5 yıl yatıyorsa, kim Türkiye’de caydırıcı hukuk var diyebilir? Bu katile cinayetin sürümünden mi bu kadar indirim verildi?

1997 yılında Gaziantep’te bir baklava dükkânından baklava ve fıstık çalan 18-17-16 yaşındaki üç çocuk 9 yıl hapis cezasına çarptırılmış, yaşları küçük olduğu için cezaları 6 yıla düşmüş, sonra infaz yasası gereğince ikisi 30’ar ay, diğerinin yaşı ise 18 olduğu için 44 ay hapis cezası yatmıştı.

6 kişiyi gasp için öldüren katil bir kişi için 2,5 yıl hapis yatıyor ama açlığından yahut parasızlığından dolayı canı çektiğinden baklava, fıstık çalan ise 44 ay…

Garabet bir durum değil mi?

Daha nice bu gibi konularda örnekler mevcut…

Aslında tüm bunları niye yazdım biliyor musunuz?

İzmir Gaziemir'de kendisini “Üşümesin” diye aracına alan taksi şoförü Oğuz Erge'yi 3 el ateş ederek öldüren PKK’lı katilin ilk mahkeme duruşması gerçekleşti ve orada katilin avukatının talebi akıllara durgunluk verecek noktadaydı. Sanığın kaçma ihtimalinin bulunmadığını söyleyen avukat, katilin tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmesini istedi.

Vicdan ve merhamet sahibi herkes katilin idam edilmesini isterken avukat, katilin akıl sağlığını gerekçe göstererek ona tahliye istiyor. Katilin avukatı herhalde “Türkiye’nin idamını istediği katili tahliye ettirdim” diye kariyer peşinde koşmaktadır.

Avukat da Türkiye’deki hukuk düzenine bakıyor, 6 kişiyi öldürmüş katil 16 yıl ceza alıyor. Bunun üzerine “Bizim katilin 5 eksiği var, yapın bize de bir kıyak” diye düşünüyor sanırım.

Avukat nasıl böyle düşünmesin ki, Hendek-Çukur terör olaylarında PKK’lı teröristleri “Hendek kazanların ellerinden öperim” diye azmettirerek 835 askerimizi, polisimizi şehit ettiren PKK’lı Selahattin Demirtaş’a karşı Türk devletine “Hak ihlali” cezası veren Anayasa Mahkemesi, hepsinin ufkunu açıyor. Sadece PKK’lı Selahattin Demirtaş mı, Anayasa Mahkemesi aynı tarifeleri PKK’lı, FETÖ’cü, DHKP-C’li teröristlere de yapıyor. “Hak ihlali” verdikleri de gün geliyor adliye basıyor, savcı şehit ediyor. Yargı eliyle, yargıya pusu kuruluyor adeta…

“Üzüm üzüme bakarak kararır” demiş atalar. Birlikte vakit geçirilen yahut birbirlerinin izini takip eden kişilerin, insanın hem mevcut karakterini hem de davranışlarını etkilediği anlamında sık sık kullanılır bu atasözü…

Türkiye’de böyle Anayasa Mahkemesini ve diğer yargı kurumlarını gören avukatlarda doğal olarak Türk milletinin öfke kustuğu, yakalasa linç edeceği katiller için utanmadan tahliye isteyebiliyor.

Bu savunmadan sonra avukat-katil arasındaki ilişkide sanırım şu fıkradaki gibi olmuştur:

Hakim sanığa sormuş: “Karakoldaki ifadende suçunu itiraf etmişsin, peki şimdi neden inkar ediyorsun?

Sanık: O zaman avukatım yoktu. Şimdi suçsuz olduğuma ben bile inandım.
                                                       ***

Türkiye’de gerçekten bir yargı düzenlemesi ve caydırıcı ceza sistemi şarttır. Dünyaya sözde insan hakları, özgürlük, demokrasi dağıttığını söyleyen Amerika’da her çeşit ölüm cezası varken, bizde de Anayasa Mahkemesi 835 askerimizin, polisimizin azmettirici katillerine ve diğer teröristlere sahip çıkıyor. Onların serbest kalması için hukuk kılıfında her yolu deniyor.

Böyle bir yargı düzeni olursa elbette terörist, katil, tecavüzcü, hırsız, uyuşturucu satıcısı gibi suçlular Türkiye’yi kendine cennet görüyor. O yüzden bozulmaya yüz tutan toplumda caydırıcı hukuk düzeni şarttır. Aksi halde maddi manevi birçok insanın canı yanmaya devam edecektir.