ABD’de gerçekleştirilen seçimler sonrasında yenilenen Kongre’nin ve özellikle yeni Başkan Biden’ın Türkiye’ye ilişkin tavrının ne olacağı merak ediliyordu. 9 Şubat tarihinde 54 Senato üyesinin Başkan Biden’a muhatap bir mektup kaleme aldığı, mektupta Türkiye ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak bazı talepler dile getirdiğini öğrendik. Mektuptaki ifadeler, Demokrat Partili yeni yönetimin Türkiye’ye nasıl yaklaşacağına dair ipuçları veriyor.

Sözkonusu mektupla Senatörler, “dünya çapında artışta olan otoriterleşme ile mücadele edecek bir lider” olarak gördükleri Biden’a Türkiye’deki insan hakları durumu hakkında yazdıklarını ve Türk hükümetine bu konuda baskı yapmasını istediklerini dile getiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’yi giderek daha otoriterleştirdiğini savunan mektup, Cumhurbaşkanının ülkedeki muhalefeti marjinalleştirdiğini, bağımsız yargıçları görevden alıp partisine sadık kişilerle değiştirdiğini, muhalefeti susturduğunu ve gazetecileri hapse attığını iddia ediyor. Ayrıca, ABD Dışişleri Bakanlığının insan hakları raporunda “Türkiye’nin geniş terörle mücadele kanunları marifetiyle temel insan haklarını kısıtladığı ve hukukun üstünlüğüne zarar verdiği” tespitinde bulunulduğu hatırlatılıyor.

15 Temmuz darbe teşebbüsünün baş müsebbibi olan FETÖ liderinin iadesi için Türkiye’nin ABD’ye baskı yapıldığını da belirten senatörler, FETÖ mensubu Enes Kanter’i “muhalif ve insan hakları savunucusu” olarak nitelendirip bu zatın susturulmaya çalışıldığı saçmalığına bile mektupta yer veriliyor.

Mektupta, ABD’nin yardımını dilenen muhalefete arka çıkmakla da kalınmıyor. Garabet dış politikaya ilişkin mesnetsiz iddialarla ve ithamlarla devam ediyor. Senatörler, Türkiye’nin bölgesindeki gelişmelere siyasî ve askerî olarak müdahil olmasından duydukları rahatsızlığı da açıkça ifade ediyor. Örneğin, DEAŞ ile mücadele eden ABD destekli Kürt güçlerine saldırıldığı, Azerbaycan’ın Karabağ’da şiddet kullanmaya teşvik edildiği, uyarılara rağmen Rusya’dan S400 sistemi alındığı gibi gerekçelerle “Erdoğan’ın dış politikası daha çatışmacı bir hal aldı” iddiasına yer veriliyor.

Bunlara rağmen Türkiye’nin önemli bir müttefik olduğunu, bundan dolayı bu mektuba ihtiyaç duyduklarını belirten Senatörler, Biden’dan “Türkiye’nin yurt içi ve dışında muhalefet üzerindeki baskıyı sonlandırması, siyasî tutukluları tahliye etmesi ve otoriterleşme gidişatını tersine çevirmesi gerektiğini” vurgulamasını istiyor.

Evvela, mektubu sanki ABD’li senatörler değil de FETÖ elebaşısı yazmış gibi. FETÖ liderine “Başkana bir mektup yazıp kendini kurtarmanın yolunu ara” deseler, muhtemelen bundan daha iyisini yazamazdı.

Türkiye’deki haklı ve meşru gerekçelerle yürütülen terörle mücadeleden çekinen ve işledikleri suçların cezasını göğüslemekten kaçınan herkes, adeta Biden’ın himayesine bırakılmak isteniyor. Adı geçmese de Demirtaş gibi PKK’lıların da korunmak istendiği açıkça anlaşılıyor. Teröristleri “insan hakları savunucusu” ilan ederken binlerce insanın hayatını alarak en büyük hak ihlalinde bulunan teröristlere payandalık ettiklerini idrak edemeyen ne çok gafil varmış Kongre’de!

“DAEŞ’le mücadele ediyor” kisvesi altında ABD desteğiyle Suriye’yi bölmeye kalkan, katliam ve işkence gibi insanlık suçlarını işlediği aşikâr olan PYD/YPG’ye kol kanat germek, hangi akla mantığa sığar? DAEŞ ile olduğu gibi PKK ve uzantılarıyla mücadele eden Türkiye’yi eleştirmek için terör çukuruna ne kadar düşmüş olmak gerekir? Enes Kanter denen herifin “muhalif olduğu için değil darbe girişimini desteklediği için” kınandığını kavrayamamak için ne kadar akıl yoksunluğu gerekir? FETÖ liderini ağırlamaya devam ederken “bizim darbe girişimine dahlimiz olmadı” sözlerine inanmamızı beklemek hangi ruh hastalığının tezahürüdür?

Belli ki ABD, koskoca NATO müttefikini Gülen ve Demirtaş gibilerinin hezeyanlarına kanıp yanlış değerlendirmekte. ABD'li senatörler, farkında olsun olmasın, ABD ve bölgemiz için yanlış politikaları, zararlı yolları tavsiye ederek hem kendilerine hem de bize zarar vermekte. ABD Başkanı bu akılsızlıklara prim verecek kadar aklıselimden kopuksa vay ABD’nin haline!