Ülke gündeminin en üst sıralarına oturan Merkez Hakem Kurulu’nun 28 hakem ve gözlemciyi liste dışı bırakma skandalının, Türk futbolunda tamiri çok zor yaralar açacağı muhakkak. Hafta sonu oynanan maçlarda listede kalan hakemlerin de, son derece huzursuz ve ürkek oldukları görüldü. Allah’tan teknik adamlarımız, futbolcularına hakemle uğraşılmaması yönünde telkinlere ağırlık vermişler ki, maçlar esnasında aşırı tepkiler olmadı. Ama maç sonu bu konuda kendi camialarından tepki aldıkları da bir gerçek. Bu nedenle önümüzdeki haftalarda sahadaki hakemlerin işi çok daha zor olacak.

ÜLKEYİ TEMSİL EDİYORLAR

Bu operasyonun, milli sporcuların uluslararası müsabakaya gitmesini engellemekten hiçbir farkı yok. Çünkü hakemlerimiz yurtdışına maça gittikleri zaman ülkemizi temsil ediyorlar. Maçın oynanacağı stadın gönderine Türk bayrağı çekiliyor. Bu nedenle bu kararın alınmasında etkili ve yetkili olan kimlerse, bunun hesabını vermelidirler. MHK başkanı “ben yaptım” diyor. Günah Keçisi olmaya gönüllü. Çünkü o koltuğa getirilmenin bedelini ödüyor. Ama esas aktörler kim? Herkes “ben yapmadım” diyor. İyi bir şey yaptıklarına kendileri inansalar, ortaya çıkıp “Ben yaptım” derler. İcraatlarının ayıplı olduklarını bildikleri için, kafayı kuma gömüp etrafı seyrediyorlar.

DÜNYA BİZİ İZLİYOR

Bütün UEFA ve FIFA yetkilileri şu anda Türkiye’yi mercek altına almış durumda. Prosedür gereği müdahale etmiyorlar, ancak operasyonun geçerli sebepleri olmamasından dolayı da büyük rahatsızlık duyuyorlar. Türk hakemliğine ve Türk futboluna vurulan bu darbe uluslararası arenada mutlaka bize bir şekilde fatura edilecektir. Hiçbir mesneti olmayan, ve kamuoyunda kabul görmeyen sebeplerin arkasında saklanan amaç nedir? Ortaya çıkan sonuçlar tek hedefi işaretliyor. “Futbolumuzda kaos yaratmak”. Devletimizin emniyet güçleri var, istihbarat teşkilatı var. Gelişmeler mutlaka bu saygın kurumların da ilgisini çekmiştir. Bu işte vebali olanlar, eninde sonunda mutlaka hesap vereceklerdir.