Kovid-19 salgınının etkilerine bağlı olarak hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını en başından itibaren fark ettik. Ülke ve millet olarak buna göre tedbirimizi aldık, buna görerek hayatımıza yön verdik. İlk günden itibaren değişen bir şey olmamıştır ve hala her şey olduğu gibi devam ediyor. Nitekim, dünyada ve bölgemizde çok sarsıcı gelişmeler olsa da, salgın hiçbir zaman gündemden düşmemiştir. Söz konusu olan insan hayatıdır ve bu durumu gözardı etmek mümkün değildir. Bütün ümitler belli bir aşamaya gelen ve artık uygulanma sırası bekleyen aşıya bağlanmıştır. Ülkemizde de bu konuda çok önemli ilerlemeler sağlanmıştır, fakat biraz daha zamana ihtiyaç olduğu görülmektedir. Şu anda kurallara uymak dışında hiç kimsenin elinden bir şey gelmiyor.

ALARM ZİLLERİ

Maske, mesafe ve temizlik şartlarına bağlı olarak yeni bir normal hayata geçildi. Yeni normal, dünyanın hiçbir yerinde istenilen ve beklenilen sonucu vermedi. Bunun sebebi maske, mesafe ve temizlik kuralının yetersiz olması değil, tam uyumun bir türlü hayata geçirilememesidir. Alınan bütün zorlayıcı tedbirlere rağmen, birçok ülkede bu konuda tam bir başarı sağlanamadı. Ne yazık ki, bizde de durum farklı değil. Tedbirlerdeki gevşemenin ağır maliyetleri ortaya çıkıyor. Kış aylarının da gelmesiyle birlikte hiç istemediğimiz, ama kaçınılmaz olan ağır bir sonuçla karşı karşıya kaldık. Salgın yeniden tırmanışa geçti, vaka sayıları ve kayıplarda neredeyse başa döndük. İyileşen hasta sayısının yeni vaka sayısının oldukça altına düşmesi, solunum cihazlarına artan ölçüde ihtiyaç duyulmasıyla birlikte alarm zilleri çalmaya başlamıştır ve yeni kısıtlamalar kaçınılmaz hale gelmiştir.

DÜNYADA BÖYLE BİR ALÇAKLIĞIN ÖRNEĞİ YOK

Salgına karşı tedbir ve teyakkuz içinde hareket etmek, getirilen yeni kısıtlamalar tam olarak bağlı kalmak, Sağlık Bakanlığımız ile Bilim Kurulu’nun tavsiyelerine harfiyen uymak insan ve toplum sağlığının yanında geleceğimiz açısından da mecburiyettir. Bu meselenin siyasi malzeme yapılması ise kelimenin tam anlamıyla rezilliktir. Ne yazık ki, zillet güruhu hiç utanmadan, hiç sıkılmadan her şeyi istismar ettikleri gibi, salgını da güdük ve zavallı emellerine alet ediyorlar. Milletten alamadıkları iktidarı Biden’den bekliyorlar. Bu da yetmiyor, Koronvirüs salgınına sarılıyorlar. Vaka artışı karşısında neredeyse bayram ediyor, toplu kutlamalar yapıyorlar. Milletin zihnini bulandırmak, bir panik havası ve kaos oluşturmak için akla ziyan şeyler ileri sürüyor, dedikodu çıkarıyor ve yalan söylüyorlar. Böyle bir alçalma dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir.

İSTİRMARCILARA DİKKAT

Zillete rağmen karamsarlığa gerek yoktur. Yapılması gereken salgını ciddiye almak ve bizden istenen kurallara uymaktır. Virüse dikkat ettiğimiz kadar bu yalancıların, istismarcıların, fitnenin ve karanlık hesap peşinde koyanların saldırılarına ve kirli oyunlarına karşı da uyanık olmak zorundayız. Maskemizi kolumuza takmak, sosyal mesafeyi hiçe saymak, temizlik ve hijyen şartlarına uymamak önce kendimiz, sonra en yakınımızdakiler başta olmak üzere bütün vatandaşlarımıza yapabileceğimiz en büyük kötülüktür. Böyle bir şeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu meselenin çok ciddi olduğu, çok acı ve ağır sonuçlar verdiğini anlamak için daha ne olması gerekiyor? Kaldı ki, uzmanlar virüsün mutasyona uğrayarak daha bulaşıcı hale geldiğini söylüyorlar ki, bu durum tehlikeyi çok daha arttırıyor.

VAKA VE TEMASLI TAKİBİNİ EN İYİ YAPAN ÜLKEYİZ

Kim ne derse desin, hükümetimiz Korona virüse karşı çok başarılı ve bütün dünyanın takdir ettiği bir mücadele sergilenmektedir. Her vaka titizlikle izlenmekte, her ihtimal değerlendirilmekte ve ciddiye alınmaktadır. Temaslı takibini bizim kadar yapabilen çok az ülke var. Bu net ve kesin gerçeği inkar edip açıklanan rakamları yalanlayanları, başka rakamlar vererek karamsarlık aşılayan ve bir kaos peşinde olanları anlamamız, dinlememiz ve hoş görmemiz mümkün değildir. Bu güruh eğer gerçekten bir şey biliyorsa ortaya koymalı ve iddialarını ispatlamalıdırlar.

KURALLARA UYMAK VATAN GÖREVİ

Virüse bugüne kadar teslim olmadık, bundan sonra da olmayacağız. Biraz daha sabretmemiz, biraz daha birbirimize anlayış göstermemiz ve sıkı biçimde kurallara uymamız gerekiyor. Bu bir fedakarlık değil, bir vatan görevi olarak değerlendirilmelidir. Doktorlarımız, hemşirelerimiz, diğer tüm sağlık personelimiz fedakarlıkla görevlerini ifa ediyorlar. Hastalarımızı tedavi etmek, salgını önlemek ve hayatlarımızı kurtarmak için olağanüstü gayret gösteriyorlar. Diğer tarafta güvenlik güçlerimiz canlarını ortaya koyuyor ve gözlerini kırpmadan şahadete yürüyorlar. Bu ülkenin varlığı, birliği, insanımızın sağlığı ve huzuru ve geleceği için bu mücadele verilirken, vatandaş olarak bize düşen görev de kurallara uymak, bizden istenilen ve bekleneni yerine getirmektir.