Bu köşedeki yazılarda Web 3.0’ı semantik (anlamsal) web olarak tanımlamıştım. Bu “yeni internetin” ana iki özelliği, merkeziyetsiz olması ve içeriğin yazılım robotları tarafından okunabilecek şekilde yapısal veriler olarak sunulması idi. Yani önceden merkezi bir yapı ile kontrol mümkün iken artık dağıtık merkezler ile bu çok daha zor olacak. Tek bir yerden bir verinin silinmesi mümkün olmayacak. Bununla beraber de arama motorları ve yapay zekâ sistemleri artık verileri daha biçimsel şekilde işleyecekler, veriden ulaşılacak sonuçlar katlanacak.

İşte bu nedenle, yapay zekânın doğruları bükme riskine karşı, doğruları içeren tezlerin internette yalanlardan daha yaygın, güçlü ve baskın şekilde sunulmasının gerektiği bir çağdayız.

Artık Türkiye’nin ana konulardaki tezlerini içeren kaynaklar, halka açık yani bir arama motorunun arayıp da içeriğini bulup okuyabileceği şekilde şifre ya da abonelik gerektirmeksizin erişime açılmalıdır.

Türkiye’nin ana konularda tezleri, sosyal medya sitelerinin tamamında bu mecraların prensiplerine uygun ve yaygın şekilde sunulmalıdır. Bu anlamda dijitalleştirme çok önemlidir. Bugün yine verdiğim örnek olan ermeni tehciri konusundan yola çıkarsak, birçok belge hala dijital olmadığından araştırmacıların o kütüphane ve arşivlerde çalışmasına ihtiyaç duymaktadır. Yapay zekâların buna imkânı olmayacağına göre bilgi ve belgelerin dijitalleştirilmesi çok önemlidir.

İletişim Başkanlığı'nın yine başarılı bir şekilde sürdürdüğü dezenformasyona karşı bilgilendirme servisi güçlenerek büyümelidir.

İlgili devlet kurumları doğruları kendi resmi hesaplarından robotların okuyup endeksleyebileceği şekilde (resim üstüne yazı değil, metin olarak) doğrular ilgili özet yazılar (kolay tüketilebilir) yayınlamalı, sosyal medya ekipleri de bunları olabildiğince yaymalıdır.

Yabancı menşeli üretken yapay zekâ sistemlerinin bu veriler ile beslenmesi için ekipler oluşturulmalıdır. Üretken yapay zekâ sistemleri, tasarımlarına göre kullanıcılarının sağladığı verileri doğrudan kullanabilir, belli aralıklar ile bunlardan topluca öğrenebilir, ya da hiç kullanmayabilir. Her koşulda bu öğretim önemlidir.

Yapay zekâların eğitimi, sadece bir takım bilgi dosyalarını (örneğin arşiv belgeleri, yazılı kitaplar) vererek olmuyor. Ayrıca ona sorduğunuz sorular ve bu sorulara verdiği cevaplardaki yanlışlarını “öyle değil böyle doğrusu” diyerek düzeltmek önemli. Diğer önemli nokta da bu sürecin sürekli olmasıdır. Yapay zekâlar tasarımlarına göre tek bir müşteriyle konuşmasından öğrenebilir veya gizlilik kuralları gereği öğrenmeyebilir. Bu nedenle kalıcı bilgileri onun kendi havuzuna almasını sağlamak önemlidir.

Örneğin, Türk Tarih Kurumu kendi özel yapay zekâsını oluşturabilir. Yatırıma yapmasına da gerek yok, Chatgpt yeni sunduğu özelliği ile sizin yüklediğiniz veriler ile özelleştirip kullandırabileceğiniz MyGPT isminde bir özelliği sunmaya başladı. Örneğin ermeni tehciri ile ilgili içeriklerin burada sistem eklenmesi ile yeni bir yapay zekâ botu oluşturulup halkın açık kullanımına açılabilir. İşin güzeli ChatGPT de genel öğrenme iterasyonlarında büyük ihtimalle bu verilerden ana veritabanını da besleyecektir.

Dikkat edilirse yapay zekâ sistemlerinin ana üreticileri arama motorları işleticileri oluyor. Sebep veriye hâkim olmaları. Bu sistemleri besledikleri veriler de arama motorları tarafından işlenmiş içerikler. Dolayısıyla bir sunulmak istenen tüm içeriklerin arama motorları tarafından en yüksek oranda erişilebilir şekilde sunulması önemlidir. Tüm verileri içerecek şekilde “Arama motoru optimizasyonu” (SEO) yapılmış sitelerle içerikler sunulmalı ki yapay zekâlar bunları görüp öğrenebilsin.

Bir diğer konu da yerli sosyal medyalar konusudur. Yerli sosyal medyaların aleyhimize bir dijital kültür oluşumu konusuna çözüm oluşturmayacağı açıktır. Elbette, yerel verinin yurtiçinde kaldığı çözümler tercih edilmelidir. Hatta tüm yabancı sosyal medya şirketleri TC vatandaşı verisini yurtiçinde tutmalıdır. Ancak, yurtdışı medyalara gözünü ve kalemini kapayan bir Türkiye aleyhinde oluşan dijital kültür ile Kuzey Kore konumuna düşürülür.

Ezcümle, yapay zekânın doğruları bükmesine karşı ana silahımız “açık veri” olacaktır.