Türkiye'nin sınırında PKK tarafından oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, bölgeye barış ve huzur getirmek, mazlumlara kol kanat germek amacıyla Türk Silahlı Kuvvetlerince (TSK) başlatılan Barış Pınarı Harekâtı 10. gününe girdi. 

          Başta ABD olmak üzere, birçok Batı ülkesi, Türkiye’nin terörle mücadelesinden rahatsız. Düşünün ki, ABD’nin silahla beslediği terör örgütüyle yapılan mücadeleye, ABD ile her türlü soğuk savaşı yaşayan Çin bile Dışişleri Bakanı düzeyinde Türkiye’ye "Suriye'deki askeri faaliyetlerinizi durdurup, doğru yola geri dönün." çağrısında bulundu.

          ABD yıllardır terörle mücadele bahanesiyle Afganistan’a, Irak’a, Suriye’ye okyanus ötesinden on binlerce ABD askeri gönderirken bugün Türkiye’nin terörle mücadelesinden vazgeçmesi için tehdit ediyor. Zaten terörle mücadele bahanesiyle geldiği nokta, terör örgütlerine tonlarca silah vermek, terör örgütlerine kol kanat germek olmuştur.

          Bize “doğru yol” çağrısı yapan Çin ise, terör bahanesiyle tarih boyunca soydaşımız olan Doğu Türkistan halkına zulmediyor. Bugün kalkmış Türkiye’nin gerçek terör örgütlerine karşı mücadelesine bulaşıyor.

          Türkiye’nin başlattığı Barış Pınarı Harekâtı’na dünya genelinde destek veren bir avuç dünya ülkesi var. Dünyanın dört bir yanında yalan propagandalara inanan, terör örgütlerine sempati duyan, terör örgütleriyle iş birliği içinde olan, Türk milletine ezelden beri düşman olan ülkeler, bu operasyonu önlemek için her yolu deniyor.

         Çok şükür Türkiye kararlı bir duruş sergiliyor. Türkiye’nin haklı davasında yalnızlığı konuşulurken, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı bizi sırtımızdan hançerlemişken, en sevindirici haber Türk dünyasından geldi.

          Azerbaycan'da düzenlenen Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyinin ardından yayımlanan ortak bildiride, Azerbaycan’ın, Özbekistan’ın, Kırgızistan’ın, Türkmenistan’ın, Macaristan’ın ve Kazakistan’ın, Türkiye'nin Barış Pınarı Harekâtı’na destek verdiğini duyurması çok anlamlı ve beklenen davranış olmuştur.

         Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Konseyi toplantısında Dede Korkut’un “İyi dost, iyi günde çağırıldığında, kötü günde ise çağrılmadan gelendir” sözünü hatırlattıktan sonra “Türkiye’nin teröre karşı verdiği beka mücadelesinde siz kardeşlerimden çok güçlü dayanışma bekliyoruz. Operasyonun başladığı andan itibaren Türkiye’ye destek veren tüm liderlere buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. 300 milyonluk Türk dünyasındaki her bir kardeşimin kalbinin bizimle çarptığını, ülkemiz ve kahraman ordumuz için dua ettiğini çok iyi biliyorum” şeklindeki anlamlı ve milli içerikli konuşması karşılığını bulmuştur.

          Kardeş Türk devletlerinin imza koyduğu açıklamadaki "Türk Konseyi, Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı'nın terörizmle mücadeleye, Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasına, Suriyelilerin teröristlerin zulmünden kurtarılmasına ve yerlerinden edilmiş Suriyelilerin ana vatanlarına güvenli ve gönüllü geri dönüşleri için şartların oluşturulmasına katkıda bulunacağına olan umut ve inançlarını beyan etmektedir." ifadeleri dünyaya bedel olmuştur.

          “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” sözü ilk defa bu kadar net anlamını göstermiştir. Terör örgütlerine karşı yapılan mücadelede bile bize bu kadar ayak oyunu oynayan, düşmanlıklarını bu vesileyle bir kez daha gösteren dünya devletlerinin karşısında bu birlikteliğin çok anlamı vardır.

          Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyindeki milliyetçi konuşmaları, verdiği Türk birlikteliği mesajları gerçekten büyük takdir toplamıştır.

         Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Biz iki ayrı devlet olsak da aynı milletin evlatlarıyız, bunun için her fırsatta ‘Biz iki devlet, tek milletiz’ dedik, diyoruz. Şimdi tabii yapılacak Türk Konseyinde bunu biraz daha geliştiriyoruz, diyoruz ki ‘6 devlet, tek milletiz’. Azerbaycan’ı olduğu gibi Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ı da kendimizden ayrı görmedik, görmüyoruz. Türkistan coğrafyası bizim ata yurdumuz, ana ocağımızdır. Hepimiz aynı dili konuşan, aynı dine inanan, tarihi, kültürü, medeniyeti bir, 300 milyonluk çok büyük bir aileyiz. Kazak, Kırgız, Özbek, Tacik ve Türkmen kardeşlerimizin de Türkiye’ye aynı nazarla baktıklarını, ülkemizi kendi evleri gibi gördüklerini biliyorum. Bu toplantımızın muhabbet ve kardeşlik bağlarını daha da perçinleyeceğine inanıyorum.” şeklindeki konuşması, Türk dünyasındaki birliğe, beraberliğe ışık tutacak düzeyde olmuştur.

         Kazakistan'ın kurucu Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in "Türk dilli devletleri demeyelim, Türk Devletleri diyelim!.."  çağrısına da Türk dünyası kulak vermelidir.

         300 milyonluk Türk dünyası ailesi titreyip, kendine dönse dünyadaki hiçbir alçaklık Türk milletine tesir edemez.

         Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyinde olduğu gün, tedavisi biten MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin makamına geçerken yakasına taktığı Turan rozeti de önemli bir mesajdır.

Yaşasın Türk dünyası, Yaşasın Turan…