CHP’nin Amerika’dan medet uman yalvarmalarının, CHP’nin Menemen Belediyesindeki İP ortaklı 50 milyonluk yolsuzluklarının, CHP’li Şişli Belediye Başkan Yardımcısının PKK’ya yardım ve yataklıktan tutuklanmasının, CHP’nin terör örgütleri ve teröristlerle olan ilişkilerinin, CHP’nin HD(P)KK ortaklı Anayasa taslakları hazırlamasının, CHP’li bazı yöneticilerin adının karıştığı tecavüz ve taciz iddialarının, Türk ordusuna “satılmış” yakıştırmasını yapma alçaklıklarının ve CHP içinden üç yeni parti doğma aşamalarının yoğun bir şekilde tartışıldığı bir Türkiye ortamında elbette CHP’nin köşeye sıkışmışlığı kendini çok belli etmektedir.

          Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alaattin Çakıcı’yı haksız yere hedef alması, Ekrem İmamoğlu’na suikast masallarının köpürtülerek medyaya servis edilmesi ve son olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Gittiğim yerler, gezdiğim yerler, konuştuğum kişiler belli, benim telefonlarımın dinlendiğini gayet iyi biliyorum” açıklamaları köşeye sıkışmış CHP’nin ihanetlerini ve siyasi pisliklerini gündem karartma ve yönlendirme çabasıyla örtme gayreti olarak görülmektedir.

Ama hepsinde de rezil oldular.

          Önce Hendek-Çukur ve Kobani olaylarında yaptığı yönlendirmelerle 846 kişinin azmettirici katili olan terörist Demirtaş’a sahip çıkıp, devlete hizmetleri olan ve babasını, amcasının oğlunu terör örgütlerinin saldırılarında şehit veren Alaattin Çakıcı’ya sataşıp, ondan hak ettiği cevabı alınca rezil olmaya ilk adımı attılar.

          Türkiye’de “Her şey çok güzel olacak” balonu en erken patlayan CHP’li Belediye Başkanlarından olan Ekrem İmamoğlu’nun dökülen yanlarını toplamak üzere Oda TV merkezli bir kurgu ortaya atıldı. CHP’nin ihanetleri, pislikleri televizyonlarda tartışılırken Türkiye birden “Ekrem İmamoğlu’na suikast yapıldığı ve suikast timinin yakalandığı” haberlerini tartışmaya başladı. Ekrem İmamoğlu ve Canan Kaftancıoğlu’nun kontrolündeki CHP’nin manipülasyon ve kara propaganda sayfası olan Oda TV bu kurguyu hazırladı. CHP ve yancılarının diğer medya sayfaları da bu kurguyu köpürttükçe köpürttü.

          Önce Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik bir suikast girişimi veya bir suikastçının yakalanmasının söz konusu olmadığını bildirdi. Daha sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “Böyle bir suikast girişimi ve suikast girişiminden yakalanan kişi söz konusu değildir” açıklaması yaparak CHP-Ekrem İmamoğlu-Oda TV merkezli kurguları dağıtan son noktayı koydu. Rezil olmanın bir büyüğünü de burada yaşadılar. Hatırlayın daha önce de buna benzer bir köpürtme yapmışlardı. “Ekrem İmamoğlu’na ölüm tehdidi”, “Ekrem İmamoğlu ‘Sana kanını içiririm’ cümleleriyle ölümle tehdit mesajı aldı, hükümet susuyor” diye ortalığı adeta inletmişlerdi. Sonra o tehdit mesajını yazanın CHP Etimesgut İlçe Örgütü Üyesi Tuna Görgünoğlu isimli kişi olduğu ortaya çıkmış ve yargılanması sonucu tutuklanmıştı.

          CHP içinde dizayn yapmak isteyenler bu olaylarla bir taşla iki kuş vurmaya çalışmıştır. Bu son olayda göstermiştir ki, hem köşeye sıkışmış CHP’nin üzerinden baskı yaratan gündemi almaya çalışmışlar, hem de İstanbul’a Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği günden bu yana her yanı dökülen Ekrem İmamoğlu’na bu tür kurgularla nefes aldırmaya çalışmışlardır. CHP içinde Ekrem İmamoğlu’nu önce “CHP Genel Başkanı” yapma hedefi olduğunu bilmeyen yoktur. Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığının tutmayacağını artık onun ipini tutanların anladığı anlaşılmaktadır. İstanbul halkının pişmanlığı her olayda kendini göstermektedir. Zaten İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına “Her şey çok güzel olacak” aldatmacasıyla gelmişti. Koltuğa oturur oturmaz makyajı tamamen döküldü. Türkiye genelinde artık onun tutmayacağını bilenler, Ekrem İmamoğlu’nu CHP içindeki projelerde figüran olarak kullanacaktır. Kemal Kılıçdaroğlu da bunun farkında olduğu için ABD’nin yeni başkanı Joe Biden’i daha resmi sonuçlar bile açıklanmadan “Sizinle çalışmayı dört gözle bekliyorum” sözleriyle dünyada ilk kutlayan olmuştu.

          Kemal Kılıçdaroğlu CHP’yi Türkiye’nin milli güvenlik meselesi haline getirmiştir. Ama anlaşılan Kemal Kılıçdaroğlu birileri için çapsızlıkları, beceriksizlikleri ve komik halleriyle yetersiz kalmakta ve daha sinsi, daha kurnaz birini CHP’nin başında görmek istemektedirler. Kemal Kılıçdaroğlu da bunun farkındadır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun son zamanlardaki agresif, sinirli, öfkeli, dengesiz çıkış hali de bu yüzdendir.

          Ekrem İmamoğlu için çok yönlü imaj çalışmasının yapıldığını gören Kemal Kılıçdaroğlu da hemen “Beni de takip ediyorlar, gözlem altındayım, telefonlarım dinleniyor” diyerek rol kapmaya ve kendi kendine oynamaya başlamıştır. CHP içinde bir hareketliliğin ve bir dizayn hazırlıklarının olduğu çok net gözükmektedir.

          CHP içinde Genel Başkan Yardımcılığı görevine kadar yükselmiş biriyken CHP’den ayrılarak “Yenilik Partisi” adını verdiği bir parti kuran Öztürk Yılmaz’ın yanı sıra, “Türkiye Değişim Hareketi” adıyla duyurulan CHP’nin popüler ismi Mustafa Sarıgül tarafından başlatılan partileşme süreci ve “Biz mecbur muyuz her hafta bir skandal olan bir partide siyaset yapmaya. Atatürk diyemeyeceksin, en büyük örgütün başında duracaksın. E seninle siyaset yapamam ben. Yollarım ayrılır” diyerek yeni parti mesajını veren CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı yaptığı CHP’nin güçlü ismi Muharrem İnce’nin önderlik ettiği “Memleket Hareketi” oluşumu CHP’nin kırk parça olacağının önemli işaretleridir.

          Bir taraftan Ekrem İmamoğlu ismi üzerinden CHP içindeki senaryolar, diğer taraftan CHP’li isimlerin ayrılarak ayrı ayrı partiler kurması, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP içinde itibarının zedeleneceği, gücünün zayıflayacağı ve kendini CHP içindeki ayak oyunlarına kurban vereceği günlerin yakında olduğunun belirtileridir. Tüm gelişmeler gösteriyor ki, Kemal Kılıçdaroğlu’nun elinden CHP oyuncağı alınacak ve ondan daha iyi emperyalizm kuklası olacak birine teslim edilecektir. Bu manada öne çıkan isim Ekrem İmamoğlu olmaktadır. Deniz Baykal’a kaset operasyonu sonucu CHP’nin başına getirilen Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisi CHP içinde ne yaşayacak hep beraber göreceğiz.

          CHP içinde tüm bu hareketlilikler olurken geçtiğimiz hafta CHP’nin yayın organı sayılan Cumhuriyet gazetesinde ilginç bir tam sayfa ilanına rastladım. İlanın başlığı “DAYANIŞMA”, ilanın imzası ise “YENİDEN CHP” idi. Gerçi bu ara CHP içinde ayrı ayrı oluşumların “DAYANIŞMA” mekanı Cumhuriyet gazetesi olmuştur. “DAYANIŞMA” adı altında herkes Cumhuriyet gazetesinden başını göstermektedir. Asıl dikkatimi çeken ilana geleceğim de bir başka ilan da sağcıların-solcuların karma oluşumu olan, başkanlığını Hüsamettin Cindoruk’un yaptığı “MİLLİ MERKEZ” ilanıydı. Türkiye’nin o kadar milli meselesi varken, birçok ihanet yaşanırken sesini çıkarmayan bu oluşumun Cumhuriyet gazetesi yanında “DAYANIŞMA” adına ağıtlar yakması da ilginçtir. Acaba bunlar CHP’nin neresinden pay kapmaya çalışanlardır? CHP’nin vatana ihanetlerine susup, CHP’nin gazetesine “Dayanışma” çağrısı yapıyorlarsa bu oluşumda da bir beklenti muhakkak vardır. Gelelim asıl dikkatimi çeken “YENİDEN CHP” ilanına…

          İlan metnini okuduğumda, CHP içinde yeni bir hareketliliğin başladığını ve CHP içinde zaten damarı olan bu oluşumun harekete geçtiğini hissettim. Zaten “YENİDEN CHP” demek yeni bir hareketliliğin adı olmaktadır.

          Yeniden CHP hareketi içinde Atatürkçü, Ulusalcı ve Kemalist kanattan oluşan CHP eski genel başkan yardımcılarının, eski milletvekillerinin, bilim insanlarının, ekonomistlerin, sivil toplum örgütü temsilcilerinin, sanatçıların, yazarların ve gazetecilerin yer aldığını Cumhuriyet gazetesinde çıkan ilanın tartışmaları sonrası medyada yer alan haberlerden öğrendik.

          “YENİDEN CHP” hareketinin CHP’nin yayın organı sayılan Cumhuriyet gazetesinde tam sayfa ilan vermesi, Türkiye’yi yönetme hedeflerine dair birçok konuda vaatlerde bulunulması ve ilanı “Bugün bir kez daha anlaşılmıştır ki; Türkiye’nin en büyük ortak paydası ATATÜRK ve yurtseverliktir. Biz hazırız, yeniden inşa edeceğiz” cümleleriyle bitirmeleri de Kemal Kılıçdaroğlu’na yeni bir isyanın, CHP içinde yeni bir oluşumun ayak sesleridir. Elbette CHP içinde Atatürk çizgisini özleyenlerin bir birikmiş öfkesi vardır. Atatürk’e adıyla bile hitap edemeyen, şerefli bir Türk evladının ancak onur vesikası olarak göğsünde taşıyacağı “Atatürk’ün askeri” olma durumunu hazmedemeyen parti yöneticilerinin kontrol mekanizmalarında yer bulduğu bir CHP’nin terör örgütlerine siyasi kamp olmasının ve teröristlerin büyük partisine dönüşmesinin birikmiş tepkisi patlayacağı anı beklemektedir.

          CHP’den ayrılıp parti kuranlar olduğu gibi, CHP içinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerine emperyalist projelere ondan daha iyi hizmet edecek Ekrem İmamoğlu’nu getirme oyunları da başlamıştır. Bir de CHP’yi Atatürk çizgisine getirme gayreti verenler vardır. Bakalım CHP’den ayrılıp parti kuranlar mı, ihanete hizmet yarışındaki Kemal Kılıçdaroğlu yahut Ekrem İmamoğlu taraftarları mı yoksa “CHP kurucu ayarlarına ve Atatürk çizgisine dönmelidir” diyenler mi bu mücadeleyi kazanacak?

          CHP’nin son beş yıldır ve son aylarda tartışıldığı konulara bakarsanız CHP gerçekten Türkiye adına milli güvenlik meselesi haline gelmiştir. CHP’de çok büyük siyasi bir çürüme ve ahlaksızlık yaşanmaktadır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun ülkeye ve CHP’ye yaptığı ihanetleri, Türk milleti ve CHP tarihi asla affetmeyecektir. Ama CHP’de Ekrem İmamoğlu projesi tutarsa, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bunca ihanetine rağmen ona göre masum kalacağına da şahit olacağız. Bizim temennimiz Türkiye’den yönetilen, terör örgütlerine teslim olmamış, Mustafa Kemal Atatürk’ün kemiklerini sızlatmayan, milli çizgideki bir CHP’dir.

          Bakalım CHP’yi vatana ihanet edenler mi tamamen kontrol altına alacak yoksa vatanı kurtaran iradeye bağlı olanlar mı?

Kemal Kılıçdaroğlu “YENİ CHP” ile vatana ihanetin her çeşidini gösterdi.

YENİDEN CHP” diyenler başarırsa ne yapacak acaba?

          Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu, Muharrem İnce, Öztürk Yılmaz, Mustafa Sarıgül ve YENİDEN CHP… Hiziplerin, kurultayların partisi CHP’deki bölünmeleri, parçalanmaları, ihanetleri ibretle izliyoruz.

          Atatürk’e olan bağlılığı ve yakınlığı ile tanınan, gazeteci kökenli siyasetçi Falih Rıfkı Atay, ‘Babanız Atatürk’ adlı kitabının 57. sayfasında şu anıyı yazmıştı:

          “CHP Genel Sekreteri Recep Peker, CHP ile ilgili bir vesikayı Atatürk’e imzalatmaya getirdiğinde, Atatürk vesikanın üzerine ‘PARTİM’ sözünü yazar. Peker çok şaşırır! Peker, ‘Paşam niçin CHP yazmıyorsunuz?’ diye sorar. Atatürk’ün cevabı şu olur: Ne bileyim sonuna kadar CHP’nin benim partim olarak kalacağını?

          Atatürk’ü tarihte haklı çıkaran ve kemiklerini sızlatan Kemal Kılıçdaroğlu işte “Yeni CHP’yi” Milli Güvenlik meselesi haline getirmiştir. Bu mesele de her Türk vatandaşını yakından ilgilendirmektedir.