Belki şu anda tam olarak farkında değiliz, ama dünya tarihinin en önemli dönüm noktalarından birine tanıklık ediyoruz. Koronovirüs salgını sonrasında hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Hatta, tarih yazılırken salgın öncesi ve sonrası diye bir ayrıma gidilecek olması çok kuvvetle muhtemeldir.

YAŞAYARAK GÖRDÜKLERİMİZ

Medeniyet, para, teknoloji gibi devletleri öne çıkaran, demokrasi ve insan hakları gibi bütün insanlığın hedefi olan değerlerin bir virüs karşısında nasıl önemsiz kaldığını ve hatta hiçbir anlam ifade etmediğini yaşayarak görüyoruz. İnsan hayatı her şeyin üstündedir. Bu hayat, kürsel güç sahiplerinin, baronların, para ve şöhret sahiplerinin olunca daha da farklı bir durum ortaya çıkıyor. Her ne yaparlarsa yapsınlar, hangi güce ve imkana sahip olurlarsa olsunlar, bir virüs karşısında çaresiz kalıyorlar. Daha da önemlisi öyle zannedildiği gibi bir korunma ve kapsam dışı kalma imkanları da olmadığı gibi, çok kolaylıkla etki altına girip, virüsün pençesine de düşebiliyorlar.

BU TÜR SALGINLAR HEP OLACAK

Bu durum beraberinde başka bir arayışı getirecektir. İnsanlık başka değerler, başka anlayış, başka bir yapılanma bulmak ve geleceği buna göre şekillendirmek zorunda kalacaktır. Nitekim, bütün dünyada ekonomiden sosyal hayata, sağlıktan yargıya, eğitimden spora kadar her şey yeniden şekilleniyor. Şimdilik bu değişimin koronavirüs salgını ile sınırlı kalacağı zannedilebilir. Ancak, son çeyrek asırdaki gelişmeler dünyanın bu tür salgınlarla çok daha sık muhatap olabileceğini gösteriyor ki, artık herkes bunun farkındadır. Bundan kaçış olmadığını görerek, ona göre tedbir almak, ona göre bir düzen kurmak ve ona göre değerler geliştirmek kaçınılmazdır.

ANLAYIŞ HİÇ DEĞİŞMİYOR

Burada cevap arayan soru şudur: Yeni dünya düzeninde, ahlak, adalet, denge, paylaşım ve bunlara bağlı olarak insan hayatı ne kadar dikkate alınacaktır? Zira, şu anda dünyadaki bütün belaların, bütün olumsuzlukların, bütün savaşların sebebini, bu değerin yerle bir olmasında aramak gerekiyor. Ahlak yerlerde sürünürken, adalet sadece güç ve imkan sahiplerini korumakla sınırlı kalıyor. Dengesizlik dünyanın dönüşünü felakete doğru yönlendiriyor. Medeni olduğunu zannettiğimiz ve dünyaya nizam vermek iddiasında bulunan ülkeler, kelimenin tam anlamıyla perişan haldedirler. ABD başta olmak üzere, İngiltere, Almanya, İspanya, İtalya, Fransa, bırakın başkasını, kendi vatandaşlarına dahi, “ölen ölür kalan sağlar bizimdir” demektedirler. Bir defa daha anlıyoruz ki, çağlar değişse, asırlar geçse de genlerinde hakim olan vahşi, vandal, egoist anlayış hiç değişmiyor.

DÜNYA KAÇ DEFA HELAK OLDU

Paylaşımın haksızlık ve sömürme üzerine kurulması ve insan hayatının sadece kağıt üzerinde bir anlam ifade etmesi hiçbir vicdana sığmadığı gibi, ilahi adalete de ters düşüyor. Aylan bebeklerin hesabının bu dünyada hiç açılmayacağı mı zannediliyordu? Yatağa aç giren, barınacak yeri olmayan milyonların ahı arşı titretirken, azmış ve bu azgınlıkla her türlü belayı mazlumla reva gören bir avuç azınlığa hiçbir şeyin olmayacağı mı düşünüyordu? Mukaddes kitabımız bize dünyanın bu yüzden kaç defa helak olduğunu söylemiyor mu? Dünya böyle gidemezdi, elbette bir dönüm noktası olacaktı. Koronavirüs bunun başlangıcını oluşturabilir. En azından öyle olması gerekiyor. Bu virüs belasının bir uyarı olarak kabul edilmesi ve yeni düzenin bu uyarı dikkate alınarak kurulması, herkesin, ama en çok da sömürenlerin ve kural tanımayanların menfaatine olacaktır.

TÜRK TARİHİ İNSANLIĞIN ŞEREF SAYFALARIDIR

Biz ülke ve millet olarak müsterihiz. Şanlı tarihimizde de, bugünümüz de insanlığın kabul edemeyeceği, bizi utandıracak zerre cinsinden hiçbir şey yoktur. Tersine, mazlumlarla yardım etmek, zalimlere çoğu zaman bedel ödeyerek karşı durmak, haktan, adaletten ayrılmamak her zaman, her devirde değişmez ve şaşmaz şiarımız olmuştur. Türkün tarihi her zaman insanlığın şeref sayfalarını oluşturmuştur. Bugün yaptıklarımız buna şahittir. Türk devleti tarihte olduğu gibi bugün de mazlumların ümidi, zalimlerin korkusudur. Koronavirüs belasından çıkaracağımız dersin farkındayız. Her türlü tedbiri alıyor, bu belayı en kolay, en hızlı, en az hasarla atlatabilmek için her imkanı kullanıyoruz. Başkaları ne yapacağı kendi meselesidir, ama biz Türk milleti olarak ne yapacağımızı biliyoruz. Duruşumuz doğrudur, yaptıklarımız tatmin edicidir, gidişatımız isabetlidir.

DAHA ÇOK KONUŞULACAK

Koronavirüs meselesinin sağlık dışındaki boyutları henüz gündemde değildir. Yeri ve zamanı geldiğinde çok konuşulacak, çok tartışılacaktır. Ve en çok söyleyecek sözü olan, en iyi ve doğru örneği oluşturan da yine Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti olacaktır. Bu durum birilerini çok rahatsız ediyor, çılgına dönüyorlar, ama gerçek budur. Onlar için “Allah ıslah etsin” demekten başka elimizden bir şey gelmiyor.