Cumhuriyet ve demokrasi birbirini tamamlar ve bunların birlikte yaşatılması mecburiyettir. Demokrasi, kurumlar ve kurallar rejimidir. Seçimler demokrasinin olmazsa olmazıdır. Türkiye çok partili hayata geçtikten ve özellikle de 1950 sonrası sandığı hep esas almıştır. Ne acıdır ki, iktidarı sandıkta bulamayacaklarını görenler yan yollara sapmış, olağanüstülüğe oynamış, darbelere sarılmışlardır. Demokrasi tarihimiz, aynı zamanda darbeler tarihidir. Her şeye rağmen, eninde sonunda demokrasi işlemektedir ve kararı Türk milleti vermektedir.

YİNE AYNI EZBER

Demokrasiye sarılmak, millet iradesine inanmak, siyaset yapanların en vazgeçilmez görevidir. Zillet ittifakının unsurlarının sözleşmiş gibi, “erken seçim” dayatması ile Türkiye’yi bir belirsizliğe sürükleme gayretlerini iyi niyetle izah edebilmek mümkün değildir. Sayın Devlet Bahçeli, Grup Toplantısı’nda bir defa daha erken seçimin hangi şartlarda yapılabileceğini anlattı ve Türkiye’nin böyle bir ihtiyacı olmadığını açık, net, kesin ve kararlı bir ifadeyle ortaya koydu. Üzerinden daha 24 saat geçmeden İP’in başı yine aynı ezberleri tekrarladı. Sayın Cumhurbaşkanı’na seslenerek, “Sen sandığı getireceksin, millet yetkiyi verecek, biz de gereğini yapacağız. Sen gölge etmeyeceksin, biz de memleketi düze çıkartacağız” diyor.

SANDIK NİYE GELSİN?

Bu sözleri söyleyenler, acaba hangi ülkede yaşıyor, ne yiyor, ne içiyor da bu hâle geliyor? Sandığın ne zaman geleceğini sizin keyfiniz, menfaatleriniz, güdük zihniyetiniz mi belirliyor? Birileri size bu talimatı vermiş olabilir ama bunun bir kuralı var. Anayasa ve kanunlar açık. Türkiye’de siyasal istikrar tamdır ve hükümet görevinin başındadır. TBMM açık ve çalışıyor. Bütün dünyayı sarsan Kovid-19’la mücadelede hızla sona yaklaşıyoruz. Buna bağlı olarak ekonomide yaşanan konjonktürel dalgalanmaların yerini sükûnete bırakacağı ve kısa zaman içinde hızlı bir toparlanma dönemine girileceği net olarak görülüyor. Hiçbir şekilde bir erken seçim ihtiyacı yok. Kaldı ki, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde erken seçim zaten çok istisnai bir durumdur. Bu şartlarda sandık niye gelsin? Sizin bu telaşınızın sebebi nedir?

SİZE DÜŞEN, GÖLGE ETMEMEK

Zamanı ve sırası gelince, yetkiyi elbette millet verecek. Nitekim, şimdiye kadar da hep böyle oldu. Şu anda işbaşında olan hükümet ve çoğunluğu elinde bulunduran Cumhur İttifakı, bu yetkiyi sandıkta Türk milletinden aldı. Şimdi de gereğini yapıyor ve ülkeyi idare ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı da, Sayın Bahçeli de defalarca ve üzerine basarak erken seçim olmayacağını kesin bir dille açıklamışlardır. Zillet ittifakını oluşturanların Meclisten bir seçim kararı geçirmelerine de imkân olmadığına göre, size düşen, söylediğiniz gibi gölge etmemektir. Memleket çok şükür zaten düzdedir. Türkiye saygın, etkin, belirleyen, hakkını ve hukukunu her şart altında koruyan, mazlumlara ümit veren, zalimlere korku salan bir konumdadır. Yoksa sizi rahatsız eden şey “lider ülke” yolunda hızla ilerlenilmesi midir?

BOŞUNA ÇIRPINMAYIN

CHP’nin başı da sık sık benzer şekilde, “erken seçim” cümleleri kuruyor. Şu tesadüfe bakınız ki, FETÖ’den PKK’ya, oradan bütün vatan-millet düşmanlarına ve zillete yeni katılanlara kadar alayı birden aynı nakaratı tekrarlıyor. Hiç boşuna çırpınmayın. Erken seçim talebi beyhude yere gündem işgal etmektir. Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri 2023 yılının Haziran ayında yapılacaktır. Çatışma ortamını oluşturmaya çabalamak, demokrasi dışı gelişmelere yatırım yapmak, terörden, sokak hareketlerinden, çeteleşmeden ve toplumsal huzursuzluktan medet ummak size yakışıyor olsa da, bu karanlık hesaplara elbette hiçbir zaman müsaade edilmeyecektir. Zamanında yapılacak seçimlerle de herkes boyunun ölçünü alacaktır.

NERESİNDEN TUTSANIZ ELİNİZDE KALIYOR

Zilleti oluşturanların unutmaması gereken bir başka şey de, artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden, yani Türk Tipi Başkanlık Modeli’nden dönüş olmadığıdır. Kararı Türk milleti vermiştir ve bunun isabeti kısa sürede görülmüştür. Zaman içinde eksiklerin de giderilmesi ile birlikte çok daha oturmuş bir sisteme ulaşılacaktır. Parlamenter Sistem’e dönüleceğini söyleyenler, bunun neredeyse imkânsız olduğunu biliyorlar ve açık şekilde Türk milletinin aklıyla alay ediyorlar. Anayasa’nın nasıl ve hangi şartlarda değişeceği bellidir. Böyle bir oy oranı ve milletvekili sayısı yakalamaları imkânsızdır. Diğer taraftan her ne kadar böyle bir ihtimal bulunmasa da, zilletin göstereceği adayın Cumhurbaşkanı seçilmesi hâlinde, yeni sisteme göre hükümet kurması ve yola devam etmesi hem Anayasa’nın, hem demokrasinin, hem hukukun, hem de milli iradenin gereğidir. Bunu nasıl yok sayacaksınız? Kaldı ki, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” diyerek, eskinin tekrarından başka ortaya koyabildikleri yeni ve farklı bir şey de yoktur. Zillet bir çıkmazın içindedir ve neresinden tutsanız elinizde kalıyor.