Saraç, Türkiye'de eğitim gören uluslararası öğrencilere yönelik dün düzenlediği iftarın sonrasında eğitim muhabirleriyle sohbet toplantısı gerçekleştirdi.

Yeni lise modelinin açıklanmasının sonrasında YKS'de bir değişikliğin olup olmayacağı yönündeki tartışmalara değinen Saraç, bu hususta bazı basın kuruluşlarına bir açıklamalarda bulunduklarını hatırlattı.

Bu açıklamalarında söz konusu değişiklik hakkında bilimsel çalışma veya raporun Milli Eğitim Bakanlığından kendilerine ulaşmadığına vurgu yaptıklarını aktaran Saraç, "YKS'nin TYT oturumunda sayısal ve sözel okuryazarlığın sorgulandığı bir sistem getirdik. Bu sistem olumlu sonuçlar üretti." değerlendirmesinde bulundu.

"Üniversite giriş sistemlerinin gökten inmiş kurallar, kanunlar olmadığına" vurgu yapan Saraç, "Ama bunların gerekliliklerinin bilimsel olarak ispatlanması ve kamuoyunun da içine sinmesi lazım. Şu an sistem değişikliği gündemimizde yok. Bunun olması için herhangi bir neden görmüyoruz." dedi.

Yükseköğretime giriş sistemlerinin sosyal adalet ve fırsat eşitliğini temin etmesi gerektiğine işaret eden Saraç, "Eğitim öğretimin tümünde olduğu gibi yükseköğretimde de 'piyasa' şartlarının egemen olmamasını istiyoruz. Eğitim öğretim, ana gövde olarak kamusal bir hizmettir. Bu bağlamda, mezunlarını 4-5 sene sonra göreceğimiz bilinmezliklerle dolu bir sisteme dair bir süreç başlatmamız aklen, bilimsel olarak olası değil." şeklinde konuştu.

Milli Eğitim Bakanlığının lise çıktısının yükseköğretimin girdisi olacağını dile getiren Saraç, "Bu girdi hakkında planlamayı o çıktıya göre yapabiliriz. Şu an o çıktıyı görmüyoruz. Şu an gündemimizde sistem değişikliği yok." şeklinde konuştu.

"Yeni lise dizaynı ilk mezunlarını 2024'te verecek. Bu kapsamda o yıl üniversite sınavı değişecek mi" biçimindeki soru üzerine Saraç, "TYT'de sözel ve sayısal okuryazarlık getirdik. YÖK olarak en azından ben ve ekibimiz, bundan vazgeçilmesi için bir neden görmüyoruz. Ne pedagojik ne bilimsel bir neden görüyoruz ancak müfredat ile ilgili bir değişiklik söz konusu olursa bu ikinci aşama olan AYT'ye kuşkusuz yansır. O zamanki duruma bakılır ve değerlendirilir." vurgusu yaptı.

Üniversite giriş sistemlerinde, genel yetenek ağırlıklı bir model dışında müfredattan soru sorma oranının yüzde 99'un üzerinde olduğunu aktaran Saraç, "Sınavlarda esasen müfredattan soru soruluyor. Yükseköğretime giriş sistemi her zaman için lise eğitimini destekleyici olmak durumdadır. Burada bir sorun yok." diye konuştu.

- "Yeni lise dizaynını irdeleyecek bir grup oluşturmak istiyoruz"

Saraç, "Yeni lise dizaynı ile alakalı eğitim bilimcilerinden bir grup oluşturmayı ve bu dizaynı irdelemelerini istiyoruz. Yeni sistemin eğitim öğretime katkısı, uygulanabilirliği, muhtemel uygulama hakkında problemler olabilir mi ve bu konuları da Milli Eğitim Bakanlığına iletelim ve onların da faydasına olsun diye düşünüyoruz. Bu dizaynın bu tarzda bilimsel çalışmaya konu olması gerektiğini düşünüyoruz. Böyle bir inceleme ve irdelemenin yapılmasında fayda görüyoruz." değerlendirmesini yaptı.

Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK'ün farklı yetki alanları bulunduğuna dikkati çeken Saraç, bu yetki alanlarına girmeden süreçleri sürdüreceklerine inandıklarını, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un da son açıklamalarında bu hususa vurgu yaptığını dile getirdi.

YKS ile birçok düzenleme yapıldığını, soru başına sürenin artırıldığını hatırlatan Saraç, şu şekilde konuştu:

"Dolayısıyla bunlardan vazgeçilmesini istemiyoruz. Yükseköğretim sistemi, lise eğitimini desteklemek halinde, lise eğitimi de yükseköğretimi desteklemek halinde. Yani üniversite giriş sınavında lise eğitiminin çıktısını ve müfredatı ve sistemi dikkate alacağız. Bu hususta bir sorun yok ancak şu aşamada yani 4-5 sene sonra doğacak çocuk için YÖK'ten don biçmesi beklenemez."

Sistemi bir bütün olarak algılamak gerektiğine değinen Saraç, "Sistemin bir bütün durumunda bir eğitim iklimi kapsamında değerlendirilmesi ve kurgulanması lazım. Lise, aslında eğitimin zirvesidir. Lise eğitimi sağlam olursa yükseköğretim güçlü olur. Ama lise eğitiminin de güçlü olması, kendisinden önceki merhalelerin sağlam ve güçlü olmasına dayanır. Bunlar herhalde Milli Eğitim Bakanlığında görüşülmüştür, tartışılmıştır, ondan sonra bu kurgu yapılmıştır diye düşünüyoruz." şeklinde konuştu.

- "Kaliteyi artırıcı tedbirler açıklayacağız"

Yekta Saraç, yeni YÖK olarak yükseköğretim sistemine üniversitelerde çeşitliliği getirdiklerini vurgulayarak, "Aynı biçimde, sisteme 'öncelikli alanlar' diye bir kavram soktuk, terminolojiyi değiştirdik. Ülkenin öncelikli alanlarındaki doktoralı insan kaynağını artırmak için yükseköğretim tarihinde ilk defa ulusal ölçekte bir doktora programı başlattık." dedi.

Gelecek günlerde, üniversitelerde programa koyacakları kaliteyi iyileştirici birtakım tedbirleri açıklayacaklarını bildiren Saraç, "Açıklayacaklarımız hazırlıklarını uzun zamandır yürüttüğümüz ve bir kısmını birkaç ay içinde hayata geçireceğimiz şeyler olacak. İleriye yönelik hayallerimiz olmayacak, hayali olmayacak." diye konuştu.

- "Eğitim öğretim teorilerle değil eylemlerle iyileşecek"

Saraç, 4 yıl önce 40 bin olan yabancı uyruklu öğrenci saysının 150 bine ulaşmasının tesadüf olmadığına işaret ederek, şu şekilde konuştu:

"Eğitim öğretimin teorilerle değil eylemlerle iyileşeceğine inanıyorum. Pratiğin de kendi içerisinde kuramını üreteceğine inanıyorum. Eğer sırf kuramde kalırsanız, bugün ve yarın için kayıp nesilleri göze almış olursunuz. Teori, eylem, fiiliyat hemen ne yapılacaksa bugün yapılması lazım. 'Köklü değişiklikler' diyerek bir şeyi ötelemek eğitim öğretim için zarardır. Onun için ufak ufak bugün için atabileceğimiz bir adım varsa bugün o adımları atalım. Bu çeşitli lokal iyileştirmeler, bir noktadan sonra sistemin tümüne yönelik bir iyileştirmeyi ortaya koyacak."

Yaptıkları ve yapacakları programlarda kaliteyi önceledikleri için Yükseköğretim Kalite Kurulunu (YÖKAK) kurduklarını belirten Saraç, aldıkları kararların diğer bir göz tarafından değerlendirilmesinin önemli olduğuna inandıklarını ifade etti.

- "Meslek icra sınavının getirilmesi gerektiğine inanıyoruz"

Saraç, Türkiye'ye meslek icra sınavının getirilmesi ve bunun ilk adımın hukuk fakülteleri için atılması gerektiğine inandıklarını dile getirerek, "Mezun olanlara ve öğrencilere hiçbir mağduriyet oluşturmaksızın ve onları kapsama almaksızın, yeni girecek öğrenciler için mezun olduktan sonra nesnel ölçütlere bağlı bir meslek icra sınavının yapılması hususunu yükseköğretimde çok büyük hamle gerçekleştireceğine inanıyoruz. Bunun ile ilgili Sayın Adalet Bakanımız ile Türkiye Barolar Birliği ile görüşüyoruz. Belli bir noktaya da gelindi." açıklamasında bulundu.

Editör: Haber Merkezi