Belki de ligimizin en zor haftası oynandı. Bir haftada liderlik üç kez el değiştirdi. Ligin üstündeki altı takım birbirleriyle oynadılar. Kıran kırana mücadeleler oldu. Sezon başından beri ilk kez bu hafta oynanan müsabakalardan herkes keyif aldı. Sarı kartlar, kırmızı kartlar havada uçuştu. Müdahale topa mı, rakibe mi ? Penaltı mı, değil mi? Tartışıldı, durdu. Koreografiler, atlayanlar, zıplayanlar, ağlayanlar gündeme damgasını vurdu. 20 yıllık istatistikler yerle bir olurken, haftayı en az hasarla kapatanlar hakemlerdi. Haftalardan sonra ilk kez hakemler siyah-beyaz hatalar yapmadılar. Bu iyi bir şey ancak hakem camiası, “kamuoyunda hakemlere fazla tepki yok, yöneticiler ve yorumcular hakemleri fazla eleştirmedi” diyerek, “haftayı başarıyla tamamladık” gibi bir düşünceye kapılmamalı. Merkez Hakem Kurulu daha önce iki kez derbi için hazırlayıp veremediği Halil Umut Meler’i, üçüncü seferde atamayı başardı. Derbi yöneten hakemler sınıfına bir isim daha girdi. Darısı daha başka isimlere inşallah. Gelgelelim, “derbideki hakem yönetimi çok başarılıydı”, deyip kendi kendimizi kandırmaya kalkarsak, Türk hakemliğinin geri gitmesine sebep oluruz. Derbide ondan fazla sarı, üç de kırmızı kart çıktı. Genel olarak baktığımızda tüm kartlar için kurala uygun diyebiliriz. Ayrıca göstermediği en az üç sarı ve bir kırmızılık hareket var. Kırmızı kartlık hareketi görüp de cezalandıran hakem, sadece görevini yapan hakemdir.

Peki... Hakem, bu maçta “yönetici hakemlik” ve “önleyici hakemlik” adına ne yaptı? Merkez Hakem Kurulu bu konu üzerine odaklanıp, bu maçtan birçok ders çıkartıp, bundan sonraki maçlar için hakemlere verilecek eğitimin içeriğini değiştirmeli. Nasıl ki, tıpta önemli olan henüz hastalık meydana gelmeden onu önleyebilmek ve önleyici tedaviler uygulayabilmektir, aynı şekilde hakemlikte de esas olan sahada futbol oynanmasına izin vermek, oyunu mümkün olduğu kadar kesmemek ve sadece kartlarla otorite kurmaya çalışmamaktır. Yani iyi hakem, yönetici hakem, kırmızı kartlık hareketi yapacak oyuncunun, ya da teknik adamın niyetini sezen ve bu hareketin oluşmasının önüne geçebilen hakemdir.

Topa müdahaleden sonra faul olur mu?

Derbide verilen iki penaltı kararına baktığımızda aralarında yüksek oranda benzerlik görüyoruz.Her iki pozisyonda da savunma oyuncuları önce topa sonrasında ise rakibe temas ediyorlar. Buradaki kriter nedir? Bundan sonra oynanacak maçlarda bu tür pozisyonlar olursa, bu hafta verilen bu iki penaltı kararı emsal olacak mıdır? Teknik adamlar bundan sonra hücum oyuncularına “rakip topla oynasa da, sen onun üzerine git, kendini tak ve yere düş” şeklinde talimatlar verirlerse (ki akıllı teknik adam bu taktiği uygular) tıpkı elle oynamalardaki gibi yeni bir kaos ortamı doğabilir. Topla oynadıktan sonra savunma oyuncusunun birleşik hareket yaparak, hiç sakınmadan, çekinmeden, hareketinin devamıymış gibi göstererek,rakibine müdahalesinin bir ihlal olduğunun net bir şekilde anlatılması lazım. Bu kimlere anlatılacak? Tabii ki en başta hakemlere, gözlemcilere, spor kulüplerine, teknik adamlara, futbolculara ve özellikle yorumculara...

Yalçın Darıcı’yı kaybettik.

İstanbul ve Türk hakemliğine büyük hizmetleri geçmiş birçok hakemin yetişmesine önemli katkılarda bulunmuş, büyüğümüz Sayın Yalçın Darıcı geçtiğimiz hafta sonu vefat etti. Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun inşallah. Başta oğlu, hakem arkadaşımız Argun olmak üzere tüm aileye ve sevenlerine sabırlar diliyorum.