Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyaretinde yaptığı açıklamalar ve konuşmalar Türkiye’ye yakışır bir duruş olmuştur. Bu duruş, Türkiye adına olumsuz beklentisi ve arzusu olanlar için ise tam bir hayal kırıklığıdır. Trump yine bir dengesizlik yapacak ve bunlar da bununla tatmin olacaktı. Ama bu beklentileri gerçekleşmedi.

          Türkiye’deki sözde muhalefet, Trump’ın aşağılık mektubu ve ABD’nin, terör örgütü YPG’ye sahip çıkması üzerinden oluşacak bir malzeme ararken, sadece MHP Lideri Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Trump ile görüşmesinden saatler önce bir basın açıklaması yaparak “Şu hususu bütün dünya bilmelidir ki, Türk milleti tamamıyla Sayın Cumhurbaşkanımızın yanındadır. Milliyetçi Hareket Partisi cesaret ve inanmışlıkla Türkiye’nin tarihi hak ve çıkarlarının arkasındadır, Sayın Erdoğan’ın destekçisidir. ABD’deki zirve görüşmesinden çıkacak sonuç ne olursa olsun Türkiye tek yürektir.” duruşunu göstermiştir.

             ABD’nin, Türkiye ve bölge üzerindeki planlarını çok iyi analiz eden MHP Lideri Devlet Bahçeli, devlet adamı duruşuyla “Bugün duamız ABD’de bulunan Türk heyetiyle birliktedir. Çıkarcılar iş birliği yapsalar da, hainler güç birliği içinde olsalar da, Türk milleti alayına yetecek, yaptırım kozuyla gözümüzü korkutmaya gayret edenler muhakkak kaybedeceklerdir. Ne olursa olsun kazanan batıla karşı dikilen hakkın taraftarlarıdır. Türkiye’nin yolu doğru, yönü doğru, yüzü doğru, nitekim duruşu dosdoğrudur. İnanıyorum ki, Cenab-ı Allah doğrunun yanında ve yardımcısıdır.” açıklamasını yapmış, Cumhurbaşkanı Erdoğan da Trump’ın aşağılık mektubunu iade etmesiyle, YPG’li teröristlerin maskesini düşürüp dünyanın gözü önünde Trump’ın mimiklerini bozmasıyla, ABD Temsilciler Meclisinin aldığı sözde Ermeni soykırımı kararı hakkındaki açıklamasıyla, Suriye’den gelen mülteciler konusundaki izahıyla, güvenli bölge kararlılığıyla, FETÖ’cülerin iadesini istemesiyle, milli duruş beklentilerini boşa çıkarmamıştır.

           Özellikle ABD’nin, terör örgütü ve teröristbaşlarıyla ilişkisini dünyanın gözü önündeki ilk toplantıda “Sizin Kürt diye zikrettiğiniz YPG/PYD, bunlar terör örgütü ve bunlar PKK'nın yan kuruluşlarıdır. Ben sizlere bazı belgeleri özellikle vermek istiyorum. Apo denilen bölücü terör örgütü başının bu Ferhat Abdi Şahin aslında manevi evladıdır” sözleriyle deşifre etmesi, ikinci basın toplantısında da "Tabii bu mektupları bugün Sayın Başkan'a ben tekrar takdim ettim ve özellikle de Ferhat Abdi Şahin denilen bu teröristin Amerika gibi bir ülkenin başkanı tarafından muhatap alınmasını üzüntüyle tabii ki karşıladım ve Ferhat Abdi Şahin denilen yüzlerce insanımızın öldürülmesine vesile olan bir teröristtir ve şu anda cezaevinde olan Apo'nun da 'manevi oğlum' dediği bir teröristtir. Böyle birisinin bizim stratejik ortağımız tabii Amerika tarafından bu şekilde karşılanması doğrusu bizi üzmüştür. Aynı şekilde tabii bu şahıs Rusya tarafından da yine bu şekilde karşılanmıştır. Bunları anlamakta, dünyadaki terörizmle mücadelede zora giriyoruz.” sözlerini kullanması Türkiye’nin duruş netliğini bir kez daha göstermiştir.

             Türkiye’nin haklı davasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özgüveni yüksek, olayları net ortaya koyan açıklamaları Türk milleti için gerçekten büyük bir moral olmuştur.

             Kemal Kılıçdaroğlu’nun Amerika'ya mektubu iade etmek için mi gidiyorsun? Kesinlikle gitmemeli.” sözünü dinleyip ABD’ye gitmeseydi Türkiye ne kazanacaktı?

             Oysa Trump ile Kılıçdaroğlu’nun ortak noktası, YPG isimli terör örgütüne karşı duydukları sevgi ve koruma güdüleridir. Kılıçdaroğlu belki de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın terör örgütü YPG’yi bu şekilde dünyaya deşifre etmesinin önüne geçmek için “Kesinlikle gitmemelidemişti. Trump YPG safında, Kılıçdaroğlu YPG safında, Kılıçdaroğlu’nun ittifak yaptığı ortağı HDP YPG safında… O halde Kemal Kılıçdaroğlu’nun ne gibi bir hassasiyeti olabilir ki?

            CHP ve yancıları HDP, İP her ne kadar Trump’ın aşağılık mektubu üzerinden sanki ülkenin onurunu düşünüyormuş gibi yapsa da açıklamalarına baktığınızda bunu hükümeti köşeye sıkıştırmak için kullanmışlardır. Kemal Kılıçdaroğlu ve yancıları neden “YPG’ye niye sahip çıkıyorsun?” diye Trump’a tepki gösteremiyorlar?

            HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, ABD Başkanı Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gönderdiği mektuba “Türkiye bu mektupları hak etmiyor. Bir cumhurbaşkanına bu mektup nasıl yazılabilir? İşte ülkenin sürüklendiği durum budur. Tarihte bu denli itibarsızlaştığımız görülmemiştir” yorumunu yapmıştı. Aynı Trump terör örgütü YPG’ye silah yardımı yapıyor, YPG’nin başındaki teröristbaşına devlet adamı muamelesi yapıyor. Sezai Temelli, Türkiye’nin itibarından bahsederken, bu konuda niçin Kemal Kılıçdaroğlu gibi süt dökmüş kediye dönüyor?

             Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Git, bu hadsiz mektubu suratlarına çarp. “ diye seslenen Meral Akşener’in de Trump’ın koruduğu, beslediği terör örgütü YPG’ye büyük aşk duyan CHP ve HDP ile ittifak yapması da ne hazin değil mi?

Bir MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin duruşuna bakın, bir de bunların duruşuna…

             Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyaretindeki duruşu da takdiri hak eden bir duruş olmuştur. Türkiye içerideki ve dışarıdaki engellere rağmen terörle mücadelede kararlı bir mücadele sergilemektedir.

            Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsında tüm dünya, terör örgütü YPG’yi ve teröristleri tanımış oldu ve bundan sonra uluslararası vicdanlarda bu durum tartışılacaktır.

            Elbette ABD yaptığı alçaklıklardan vazgeçmeyecek ama Türkiye’nin duruşunu göstermesi açısından ABD ziyareti gerçekten tarihi bir ziyaret olmuştur.

            Hakkındaki azil süreci devam eden ABD Başkanı Donald Trump’ın delilikleri bakalım hangi noktaya kadar devam edecek ve nerede duracaktır.