Yıldıray Çiçek / TÜRKGÜN

Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin başına oturduğu günden bu yana bize çok net bir şekilde şunu gösterdi; Kendisinin emperyalist merkezli haber alma, kara propaganda yapma damarları her daim açık. Bu manada damardan beslendiği de muhakkak. FETÖ ve PKK’ya yakınlığı da kimlerin ona aşçılık yaptığını göstermektedir.

Deniz Baykal’a kaset kumpası sonrası CHP Genel Başkanı olan Kılıçdaroğlu bir gün dedi ki; “Deniz Baykal’ın kaseti yayına verilmeden önce kimlerin izlediğini biliyorum. Onu bile kasete çekmişler.“

Daha sonra “Bu kaseti size kim getirdi?” sorusuna önce "Görüntüleri getiren kişiler maskeliydi yüzlerini, kim olduklarını göremedim" demiş, daha sonrada avukatları aracılığıyla Kılıçdaroğlu bu videonun kim tarafından getirildiği ve ne zaman izlediğini hatırlamadığını bildirmiştir" açıklamasını yapmıştı.

15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında, FETÖ’cüleri aklamaya, onların hainliklerini sulandırmaya başlamıştı. Yenikapı mitinginde çok farklı konuşuyordu oysa… “15 Temmuz kontrollü darbe ve tiyatro” diyerek FETÖ’ye can suyu vermeye çalıştı. Bu süreçte de dedi ki "İktidarda 120-180 ByLock'çu olduğu biliniyor. ByLock'çu milletvekillerini neden koruyorsunuz?"

Kaç yıl geçmesine rağmen bu iddiasıyla alakalı ortaya bir tane belge sunamadı. Bu konuda belge sunamadığı gibi kaç danışmanı FETÖ’den yargılandı, hapis cezası alanlar oldu ve içlerinden Bylock’çu çıktı.

Taktiği hep dikkatleri suçlanan yerden başka yere çekme propagandası yapmak.

Bu konuda o kadar çok örneğimiz var ki. Bu sayfaya zaten sığması mümkün değil. Geçtiğimiz haftalarda Özlem Gürses isimli gazeteci "Bürokrasiden CHP’ye ve altılı masaya bilgi geliyor. İktidar bu adımları atmadan muhalefet önceden öğreniyor. KYK borçlarının silinmesi ve ÖTV gelişmeleri buna örnek" açıklaması yapmıştı. CHP’den bunu inkâr eden bir açıklama gelmedi.

Bu söz sonrası Kemal Kılıçdaroğlu’nun Özlem Gürses’i doğrular nitelikte “Elimizdeki seçmen bilgileri Yüksek Seçim Kurulu'nun elinde de yok, her bir seçmeni, ilk kez sandığa gidip oy kullanacak seçmenleri de biliyoruz, evlerini, adreslerini de biliyoruz, doğum yerlerine de bakıyoruz” açıklamasını yaptı.

YSK’nın elinde olmayan açıklamayı size kim veriyor?

PKK ve diğer terör örgütlerine bu kadar yakın olan bir partiye ev adreslerine kadar bilgiyi verenlerin muhakkak ortaya çıkarılması gerekmektedir. Devlet içindeki kripto damarın beslemesi mi var, yoksa Kemal Kılıçdaroğlu üfürükleriyle kendini güçlü göstermeye mi çalışıyor?

Hadi iddiası doğru diyelim. “YSK’da olmayan bilgiler var” dediğine göre elinde olduğunu söylediği bilgileri YSK’dan almamış oluyor. Milyonlarca kişinin ev ve kimlik bilgileri CHP’nin elinde ne geziyor?

İçişleri Bakanlığı “YSK’da olmayan ancak kendilerinde bulunduğunu iddia ettiği bilgileri nasıl temin ettiğini açıklaması gerekmektedir. Aksi takdirde, kişisel verilerin mevzuata aykırı temin edilmesinden ötürü Bakanlığımızca suç duyurusunda bulunulacaktır” açıklamasını yapınca CHP resmen kıvranmaya başladı.

CHP’nin YSK Temsilcisi Mehmet Hadimi Yakupoğlu “YSK'dan bize verilen seçmen listelerini alıyoruz ve bunlar üzerinde çapraz kontroller yapıyoruz. Genel başkanımız da kendi yaptığımız bu çapraz kontrolleri kast etti açıklamasını yaparak kıvırma sanatında zirveye çıktı. “YSK’dan size verileni” hadi anladık. Peki, onları nasıl “YSK’da bile olmayan bilgilerle” çapraz kontrol yapıyorsunuz?

Bakalım “YSK’da bile olmayan bilgileri” kendine kimlerin verdiğini hatırlayacak mı?

Yine mi maskeli kişilerdi?

Yoksa yine mi hatırlamayacak?

Editör: Haber Merkezi