Yunan emellerinin başlıca propagandacısı olan Hrisantos, her şeyi gizlice yapmayı prensip haline getirmişti. 1919 Kasım sonlarında Batum’a yaptığı seyahatin orada bulunan Pontusçulara, Pontus devletinin hiçbir zaman kurulamayacağı inancına vardığını söylemek ve onlara gerekli nasihatlerde bulunmak üzere tertiplendiği söylentileri ortaya çıkmıştı.

BİZANS MUHİPLERİ RUM PATRİKHANESİ VE AYASOFYA-5

Görülüyor ki, Metropolit Hrisantos, Pontus propaganda ve çete faaliyetlerini idare ediyordu. Nitekim 1919 Mart’ında Paris’e gönderilen Hrisantos’a İstanbul Patrikhanesi, Paris Barış Konferansı’nda Pontusluların hakkını savunma yetkisini vermişti. Bu sebeple, sözde “mağdur Rumlar temsilcisi Hrisantos”, Pontus hakkında geniş bilgileri ihtiva eden bir raporu, 2 Mayıs 1919’da Paris Barış Konferansı’na sundu.

Hrisantos, 23 Temmuz 1919’da Londra’da idi. Buraya gidişinin resmi sebebi “İstanbul Patrik’i adına Canterbury Başpiskoposu’nu selamlamaktı.” Hâlbuki o, Londra’daki Yunan elçisi vasıtasıyla hemen gazetecilerle temasa geçti. Yine aynı elçinin aracılığı ile 1 Ağustos 1919’da İngiltere Dışişleri Bakan Yardımcısı Ronald Graham’ı tanıdı ve ondan Trabzon’a İngiliz askeri gönderilmesini, İngiliz idaresi altındaki yerlerde jandarma birlikleri kurulmasını istedi. Daha önce Albay Katenyotis’in Trabzon’a veya Batum’a İngiliz ve Yunan birliklerinin gönderilmesi ve bunların himayesi altında Pontus devletinin kurulması isteğini İngiltere hükümeti reddetmişti. Fakat bu defa Dışişleri Bakan Yardımcısı, metropolitin fikirlerini ilgi ile karşıladı.

ZİTO DİYE KARŞILADILAR

Bu sırada, Canterbury Başpiskoposu ile de görüşen metropolit, Ayasofya’nın kaderi konusunda ondan sevindirici bilgiler almıştır.

15. Kolordu Komutanlığının, 12 Kasım 1919 tarihinde Harbiye Nezareti’ne çektiği bir şifreden öğrendiğimize göre, 9 Kasım 1919’da, yanında, birisi kadın olmak üzere bazı İngilizlerle Trabzon’a gelen bu metropoliti, iskeleye çıkışında hamallar “Zito!” diyerek karşılamışlardır.

Yine aynı belgede belirtildiği üzere, bir gün sonra Trabzon Mevki Kumandanlığını ziyaret eden Hrisantos, Avrupalılardan şikâyet etmiş ve Türklerle birlikte çalışmanın gerekliliğinden bahsetmiştir. Tabii ki bu, Türkleri aldatmaya yönelik bir davranıştı. Nitekim 15. Kolordu Kumandanlığına, 16 Kasım 1919’da Harbiye Nezareti’nden gönderilen cevabi telgrafta bu durum vurgulanarak Trabzon Metropoliti’nin, “hariçten Rumların Trabzon’a göçlerini temin veyahut vilayet içindeki Rumlar arasında esaslı bir teşkilat yapmak için çalıştığı, harekâtının uygun bir surette takip edilmesi gerektiği” ifade ediliyordu.

Yunan emellerinin başlıca propagandacısı olan Hrisantos, gerçek düşüncelerini her zaman saklamaya çalışmış ve her şeyi gizlice yapmayı prensip haline getirmişti. Nitekim 1919 Kasım sonlarında Batum’a yaptığı seyahatin orada bulunan Pontusçulara, Pontus devletinin hiçbir zaman kurulamayacağı inancına vardığını söylemek ve onlara gerekli nasihatlerde bulunmak üzere tertiplendiği söylentileri ortaya çıkmıştı. Oysa bu söylentiler tamamıyla yanlıştı; çünkü o, 18 Aralık 1919’da Batum’da bir Pontus hükümeti kurdu.

HRİSOSTOMOS ORTAYA ÇIKTI

Rum din adamlarının ne ölçüde bir taassupla hareket ettiklerini ve Yunan Megali İdeası bakımından nasıl terörize olduklarını göstermesi bakımından, İznik Başpiskoposu Vassilios’un görüşleri önemlidir. O şöyle diyor: “Geride bir tek ferdi kalmamak üzere Türklerin tamamıyla yok olmasını ne kadar isterdim.” Pontus faaliyetlerinde Hrisantos nasıl çalışmış ise, İzmir’e Yunanlıların çıkarılması konusunda da İzmir Metropoliti Hrisostomos aynı gayretleri göstermiştir. Okurlarımız, İzmir’in işgali ve sonrasında Hrisantos’un faaliyetlerini ayrıntılı olarak yazdığımızı hatırlayacaklardır. Burada bu papazın çalışmaları Yunan-Rum ihanetini göstermesi bakımından kısaca ele alınacaktır. Patrikhanenin kontrolünde olarak, Yunanlıların yakın bir zamanda Anadolu’ya çıkacaklarını anlayan İzmir Metropoliti Hrisostomos, 14 Mayıs 1919’da ihtilalkâr bir hitapta bulunmuş; yerli Rumlar, ellerinde silahlarla meydanlarda toplanmıştır. Nitekim patrikhanede plânlanan programların Ege Bölgesi’ndeki baş elemanı olan metropolit, Yunan askerlerini Kordonboyu’nda dualarla karşılamış, gösterişli bir şekilde hazırlanan dini bir törenle silahlarını bir araya toplayıp sevinç dansları yapan birlikleri takdis etmiştir. Bu arada, İşgal Komutanı Zafiriu’nun bir beyannamesi halka dağıtılırken, İzmir Metropoliti Hrisostomos da aynı komutana “Hoş geldin!” dedikten sonra, elindeki haçı havaya kaldırmış, onu ve onunla birlikte bulunanları takdis etmiş, güzel bir Rum kızının taşıdığı altın bir tepsinin içinden aldığı tuz ve ekmeği komutana sunmuştu. Bu husus, Milletlerarası Tahkik Komisyonu raporunun 9. maddesinde “Metropolitin yaptırdığı takdis ayini, çok müessif bir tesir yapmıştır” şeklinde kaydedilmiştir.

KATLİAMA TEŞVİK ETTİ

Hrisostomos, bu takdisten başka, “Asker evlatlarım! Elen çocukları, bugün ecdat topraklarını yeniden fethetmekle, İsa’nın en büyük mucizesini göstermiş oluyorsunuz. Bu uğurda ne kadar Türk kanı döküp içerseniz o kadar sevaba girmiş olacaksınız. Ben de bir bardak Türk kanı içmekle onlara olan kin ve nefretimi teskin etmiş olacağım. Haydi, buyurunuz, bütün azizler sizin arkanızda olacak. Atalarınızın toprakları sizleri bekliyor” şeklindeki hitabıyla Yunan askerlerini ve yerli Rumları Türkleri katliama tâbi tutmaya teşvik etmiştir. Metropolit Hrisostomos’un, tahrikten de öteye, işgalde yapılan katliamı bizzat idare ettiğini ve sağa sola koşarak “Türkleri öldürün!” diye bağırdığını, TBMM’nin 15 Mayıs 1920 tarihindeki toplantısında, olaya şahit olan milletvekilleri ifade etmişlerdir.

Hrisostomos’un bu tahrik ve teşvikleri ile Türk bayraklarının yırtılmasına kadar varan taşkınlıklar yapılmıştır. Ayrıca, Yunan Temsilcisi Mavridis’e, Metropolithane’yi karargâh olarak tahsis eden, bir İngiliz savaş gemisinin İzmir’e gelmesi üzerine kiliseye Yunan bayrağı çeken Hrisostomos, İzmir’e gelen Yunan Kralına (12 Haziran 1921), Ankara Kalesi’ne çekilmek üzere, Efes’te yapılan şatafatlı bir törenle Bizans İmparatorluğu bayrağı teslim etmişti.

İSTANBUL’DA MİTİNG YAPTILAR

Şüphesizdir ki, bu dönemde faaliyet gösteren sadece bu iki metropolit değildi. Herkes bir şeyler yapmak çabasındaydı. Mesela, Edirne Metropoliti Palikaryos, Trakya’da bulunan bazı papazları da yanına alarak Atina’ya gitmiş ve orada Edirne’yi kurtardığından dolayı Venizelos’a teşekkür etmiş ve ona uzun ömürler dilemiştir. Kiliselerin faaliyetlerine gelince; Mondros Mütarekesi’ni takip eden günlerde gerçekleştirilen düzenleme çalışmaları sırasında, patrik vekilinin teklifi ile kiliseler arasında bir birlik sağlanması için özel bir komisyon kurulmuştur. Bu dönemde İstanbul’da yapılan Rum nümayişlerinin daha çok kiliseler tarafından yönlendirilip düzenlendiği ve kiliselerin bu maksatla kullanıldığı görülmektedir.

Mesela, Mart 1919’da, patrikhanenin 40 kişilik heyeti Paris’te bulunduğu sırada, 16 Mart 1919’da İstanbul kiliselerinde, İstanbul’un Rumları, ellerinde Yunan bayrakları olduğu halde bir miting yapmışlardır. Rumların kiliselerde gerçekleştirdiği en büyük nümayişlerden birisi, 5 Ocak 1919’da yapıldı. Aya Triyada Kilisesi’nde gerçekleştirilen ayin “tehcir olunan Rum ve Ermenilerin istirahat-ı ruhu” içindi. Bu ayinde konuşan Çanakkale Metropoliti, “Türklerin mezaliminden” uzun uzadıya bahsetmiş ve Rumlarla Ermenilerin Türklere karşı birleşmelerini istemişti. Yapılan bu nümayişlere, ayinlere, Fransız, İtalyan ve Yunan general ve subaylarından bazılarının katılması ise, kiliselerin bu çalışmalarda ne kadar başarılı olduğunu gösterir. Mesela, Aya Tiriyada’daki ayine Averof zırhlısının komutan ve erlerinden bazıları katılmıştı.

YARIN: AYASOFYA’YI KİLİSEYE DÖNDÜRME ÇABALARI