Yunanistan bugünkü topraklarının tamamını Osmanlı’dan koparmıştır. Şu anki sınırlarına gelinceye kadar 5 defa topraklarını genişletmiştir. Hiçbiri de mertçe bir savaşla olmamıştır. Bozgun çıkarmıştır, kargaşa oluşturmuştur, katliamlar yapmıştır, soykırıma yönelmiştir, dünyayı ayağa kaldırmıştır, fırsatını kollamış ve kalleşlikle arkadan dolanarak gasbetmiştir. Girit ve Rodos’un elden çıkması da bu şekildedir. İzmir’i kendi güç ve imkânları ile değil İngiltere’nin yardım ve desteği ile işgal etmiş, Polatlı’ya kadar gelmişlerdi. Türk milleti, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde silkindi ve ayağa kalktı. Yunan çapulcularını önüne katıp kovaladı. Canlarını kurtarmak için Ege Denizi’ne atladılar ve tarih boyunca unutamayacakları bir ders aldılar.

YİNE AYNI KALLEŞLİK

Biraz palazlandıktan sonra bu defa Kıbrıs’ta da aynı kirli, kalleş ve kanlı tezgâhı kurdular. 1974 müdahalesi ile bu oyunu bozduk, ama hâlâ çığırtkanlık yaparak, hak ve hukuku hiçe sayarak, yine sinsi, kalleş, alçak oyunlarla bu kanlı emellerine ulaşmaya çalışıyorlar. Şimdi Akdeniz’de de aynı azgınlığı gösteriyorlar. Kendi güç ve imkânları ile değil, arkalarına aldıklarını zannettikleri Türk düşmanlarına güvenerek oldubitti oluşturmaya çalışıyorlar. Bunun fayda etmeyeceğini, Türkiye’nin bu oyunlara gelmeyeceğini anlayınca da en iyi bildikleri şeyi yapıp, bağırmaya, ağlamaya, çığlık atmaya ve dünyayı ayağa kaldırmaya başladılar. Mısır’la yaptıkları korsan anlaşmanın bir işe yaramayacağını gördüler, Avrupa Birliği’ne “imdat” çağrıları yapıyorlar. ABD, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, hatta İsrail’le bir blok oluşturup bizi köşeye sıkıştırabileceklerini zannediyorlar.

HİÇ KİMSE ENGEL OLAMAZ

Türkiye kararlıdır, hak ve hukukunu her ne pahasına olursa olsun koruyacaktır. Bu karada da böyledir, denizlerde de değişmeyecektir. Suriye’de gerektiğinde bedel ödedik, ama sınırımızda kurulmak istenen ve doğrudan varlığımızı hedef alan terör devletine izin vermedik. Kuzey Irak’ta bunu başardık ve hainleri inlerinde yok ettik. Kıbrıs’ta taviz vermeyeceğimizi, geri adım atmayacağımızı Rum da, Yunan da, onların ağababaları da anladı. Hiç tereddüt etmeden Akdeniz’deki haklarımızı koruyor, menfaatlerimizin gereğini yerine getiriyoruz. Buna hiçbir güç, hiçbir ittifak, hiçbir oyun engel olamaz. Daha önce de yazdım, kimsenin toprağında, hakkında gözümüz yok. Ama bizim toprağımızda, hakkımızda gözü olanı da ne anlarız, ne dinleriz, ne de gereğini yapmaktan geri kalırız. Çok şükür, kimseye minnetimiz yok. İstedik ki her şey ortak akılla, kurallara uygun şekilde gerçekleşsin. Ama Yunan yine aynı şeyi yapıyor, yine anlaşmak yerine, gererek, gürültü çıkararak gasbetmeye uğraşıyor. Boşuna uğraşıyor. İşte Oruç Reis gitti ve hakkımız olan bir bölgede faaliyetlerine başladı. Hadi gelsin Yunan ve onun arkasındakiler durdursunlar da görelim.

YUNANİSTAN’A HATIRLATMA

Hiç uzatmayalım, hiç dolandırmayalım ve söyleyeceğimizi net, kesin ve açık şekilde söyleyelim. Daha doğrusu Sayın Devlet Bahçeli’nin daha önce Kıbrıs’ta oynanmak istenen oyunu bozarken söylediklerini günümüze uyarlayarak tekrar hatırlatıp, Akdeniz’deki kaçınılmaz akıbetlerini önlerine koyalım:

Şayet Rum Yönetimi ille de Yunanistan’a bağlanmak istiyorsa, şayet Yunanistan Akdeniz’de ve Akdeniz’deki adalarda huzur arıyorsa, buraları tamamen boşaltıp geri çekilmesi ve bir daha da geri gelmemesi en samimi tavsiyemizdir. Kimin yurdundan kimi, kimin denizinden kimi çıkaracaklarmış?

Kimin toprakları kime, kimin hakları kime teslim edilecekmiş? Bu kepazeliğe Türklük rıza gösterir mi? Çözüm olsun diye sabrımızı bu kadar zorlamak olur mu? Akdeniz’in tarihte uzun zaman bir Türk gölü olduğunu kimse unutmasın.

Bu arada Yunanistan’ın Türkiye’nin milli hassasiyetleriyle oynadığını, işgal ettiği bazı Ege adalarında gövde gösterisi yapmak gibi haddini ve çapını çok aşan işlere tevessül ettiğini de görmüyor değiliz. Hatta daha da ileri giderek, bazı zavallı Yunan yetkililerin işgal edilen adalar ve Akdeniz’deki haklarımızla ilgili boylarını çok aşan sözler sarf edip, aba altından sopa gösterdiklerinin de farkındayız.

TÜRK MİLLETİ HAZIR

Yunanistan Kıbrıs’ta da, Akdeniz’de de, işgal ettiğini zannettiği adalarda da aklını başına almalı ve sabrımızı daha fazla zorlamamalıdır. Çığırtkanlığa, şantaja, içi boş tehditlere son vermeli, uluslararası hukuka uygun davranmalıdır. Bu kendilerinin menfaatine olacaktır. Aksi halde olacaklar bellidir. Eğer ki, tekrar denize dökülmeyi istiyor, kovalanmayı canı çekiyorsa; buyursun, Türk milleti buna hazır ve bunu bir kez daha yapacak imandadır.

Birileri Yunanistan hükümetine 1921’de, 1922’de nelerin olduğunu, Sakarya’da, Dumlupınar’da hangi kudretin hangi zilleti yere serdiğini anlatmalıdır. Anlayacak ve anlatacak yoksa, biz yeniden Ege’ye kurşun gibi saplanmasını bilir, Akdeniz’deki Türk kudretini hatırlatır, kutlu bir zafer gibi gökten yağarak ehl-i salibin kuryelerine tekrar tarihi öğretiriz. Yunanistan yönetimine diyoruz ki, dedeleriniz başaramadı; akıllı olun, zorlamayın, boşuna heveslenmeyin; siz de yapamaz, Türkiye’yi asla geçemezseniz. Yunan halkı kendi yönetimlerini ikaz etmeli; komşuluk hukukunu yok sayan, kriz çıkartmak için el ovuşturan densizlere haddini bildirmelidir.