Merhum Necip Fazıl Kısakürek 1965 yılındaki “Ayasofya Hitabesi’nin” bir bölümünde “Gençler! Bugün mü, yarın mı, bilemem; fakat Ayasofya açılacak!.. Ayasofya’yı, artık önüne geçilmez bir sel, bu sel açacak… Bekleyin gençler!.. Biraz daha rahmet yağsın… Her yağmurun arkasında bir sel vardır…” diye sesleniyordu. O selin gücü oluştu, günü geldi ve 24 Temmuz 2020 Cuma günü, cuma namazıyla birlikte Ayasofya ibadete açıldı. ABD başta olmak üzere Batı, Ayasofya’nın İslam çehresine bürünmesine, orada İslam dininin ibadetinin yapılmasına karşıydı. Bu durumun özeti Abdurrahim Karakoç’un “Hilâle düşman kim desem, 'Haç değil mi gardaş, Haç?” şiirdeki gibiydi.

Ayasofya’nın ibadete açılmasına Batı dünyası ve Yunanistan şiddetle karşıyken, Türkiye içinde de karşı çıkanlar oldu. Ayasofya’nın ibadete açılmasına Türkiye’de net bir şekilde karşı çıkan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu olmuştu. Hem de bu karşıtlığını bizzat Yunanistan’da uluslararası Delphi Ekonomi Forumuna telekonferansla katılarak göstermişti.

O panele Atina Belediye Başkanı Kostas Bakoyannis ile birlikte katılmıştı.

O panelde gazeteci Alexis Papachelas, İmamoğlu'na "Ayasofya ibadete açılmalı mı? Konuyla ilgili düşünceleriniz nedir?" sorusunu yöneltmiş, İmamoğlu ise kendisine yöneltilen bu soruya "Ayasofya'nın ibadete açılması gibi bir ihtiyacın bulunduğuna inanmıyorum. Türkiye'nin ve dünyanın başka sorunları var ve bu konunun iç siyaset malzemesi olarak kullanılmaması gerekiyor. Türkiye'deki ibadethanelerden ve tarihi eserlerden merkezi hükümet, Turizm Bakanlığı ve kurumları sorumlu. İstanbul Belediye Başkanlığı'nın sorumluluğu altında bulunmuyor" sözleriyle yanıt vermişti.

Ayasofya tartışmasını gazeteci Nedim Şener’in bir televizyon programında "CHP baştan emperyalizm tarafından ele geçirildi. İsrail ve Amerika’nın oyuncağı FETÖ, CHP’yi ele geçirtti. Politikaları değişti. Kılıçdaroğlu, Özgür Özel ve İmamoğlu. Bütün Selatin camilere hizmet veriyor. Hepsine bakımını, temizliğini, İBB yapıyor. Niye bir tek Ayasofya’ya temizlik ve güvenlik hizmetleri vermiyor. Çünkü Ayasofya’nın açılmasından dolayı acı çekiyor. İnsan hiç olmazsa turist olarak ziyaret eder" sözleriyle başlatmıştı. Ekrem İmamoğlu bu sözlerinden dolayı Nedim Şener’e “Meczup olduğu için Ayasofya yalanını ortaya atıyor” cevabını verdi.

Yunanistan’daki dostlarını mutlu etmek ve onların acılarını dindirmek için "Ayasofya'nın ibadete açılması gibi bir ihtiyacın bulunduğuna inanmıyorum.” diyen Ekrem İmamoğlu’nun “Karakolda doğru söyler. Mahkemede şaşar” hali ortadadır.

Herkes biliyor ve görüyor ki, Ekrem İmamoğlu’nun Yunanistan ile özel bir ilişkisi ve gönül bağı vardır.

Ekrem İmamoğlu 2019 yılında İBB Başkanı seçilince Yunan medyası “İstanbul’u fetheden Yunanlı”, “Pontus kökenli bir Rum”, “Ayasofya’nın intikamı”, “İstanbul’un yeni başkanı bir Pontus” başlıkları atmıştı. Bu, bizim değil Yunan medyasının iddiaları…

CHP'li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu bir Atina ziyaretinde Yunan'ın ağzıyla konuşarak "Türkiye'de yönetim sorunu var" cümlesini kurmuştu. O ziyaret Yunan medyasını nasıl etkilediyse, Ekrem İmamoğlu’nun tarihi yerleri ziyaretini de "Bugün İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, atalarının binlerce yıl önce Atina'da inşa ettiği eserleri ziyaret etti" şeklinde haberleştirmişti.

Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Fener Rum Patrikhanesi'nde Noel Ayini'ne katılmıştı. Ekrem İmamoğlu ile fotoğraflarını paylaşan Yunan Bakan, sosyal medyada da "Konstantinapol Ekümenik Patrikliğinde Konstantinapol Belediye Başkanı E. İmamoğlu ile birlikte" açıklamasını yazmıştı. Ekrem İmamoğlu’ndan buna da bir itiraz gelmemiş ve bir düzeltme yoluna gitmemişti.

Ekrem İmamoğlu’nun Yunanlıların kendisine duyduğu derin sevgiyi karşılıksız bırakmamak için Ayasofya konusunda onların ruhunu okşayan açıklama yapması çok normaldir.

O yüzden Nedim Şener’in “Acı çekiyor” ifadesi kendisini doğrulamaktadır. Aksi olsaydı yıllardır bir özlem olan bir konuda “Ayasofya'nın ibadete açılması gibi bir ihtiyacın bulunduğuna inanmıyorum.” der miydi?

Çünkü Ekrem İmamoğlu, Ayasofya’yı Yunan’ın malı görmektedir. Oysa komünist şair diye bilinen Nazım Hikmet bile milli ve manevi değerlere sahip çıktığı günlerde Ayasofya için şu şiiri kaleme almıştı:

"İslam'ın beklediği en şerefli gündür bu
Rum Konstantiniyye'si oldu Türk İstanbul'u

Cihana karşı koyan bir ordunun sahibi
Türk'ün genç padişahı, bir gök yarılır gibi

Girdi Eğrikapı'dan kır atının üstünde
Fethetti İstanbul'u sekiz hafta üç günde

O ne mutlu, mübarek bir kuluymuş Allah’ın!
Belde-i Tayyibe’yi fetheden padişahın,

Hak yerine getirdi en büyük niyazını
Kıldı Ayasofya’da ikindi namazını!

İşte o günden beri Türkün malı İstanbul,
Başkasının olursa, yıkılmalı İstanbul!

Ekrem İmamoğlu Nazım Hikmet’in bu Ayasofya şiirini görünce eminim “Böyle bir şiire ihtiyaç yoktu” demiştir.

Ekrem İmamoğlu kesinlikle bizden biri değildir. Türk/İslam değerlerinin birçoğundan nefret ettiği de aşikârdır… Ama oy için bu değerler karşısında istismar oyunlarını da asla bırakmaz. Çok yapmacık davranışlarıyla da bunu hemen belli eder. Her şeyi çelişkidir.

“Atatürk’ü sevin” derken PKK’lı terörist Selahattin Demirtaş’ı da çok sevdiğini söyler.

Fener Rum Patriği Bartholomeos’a “Patrikhanenin İstanbul'da bulunması çok kıymetlidir.” derken, İnancım gereği Diyanet İşleri başkanını ben kabul etmiyorum, benim başkanım değil” diyebiliyor.

FETÖ’nün kapatılan televizyonu Samanyolu TV’de Fenerbahçe’nin şikeci olduğuna dair programlar yaparken, bir bakmışsınız Fenerbahçe stadyumunda taraftarları selamlayabiliyor, Uğur Dündar gibi müzelik solcularla Fenerbahçe pozu verebiliyor.

İnanın onun bu tür örnekleri sayfalar tutar.

Ayasofya konusunda Yunanistan’a “Ayasofya'nın ibadete açılması gibi bir ihtiyacın bulunduğuna inanmıyorum.” mesajını verirken, Türkiye’de de "Ayasofya, benim aklımda ve vicdanımda 1453’ten beri cami. Aynı zamanda İstanbul medeniyetinin dünyaya mal olmuş bir değeri" diyebiliyor.

Ekrem İmamoğlu’nun siyaset modeli “Kurtla bir olup kuzuyu yedikten sonra çobanla oturup kuzuya ağlayan” şeklindedir.

Emin olun, Ekrem bizden değil ve biz asla ondan değiliz…