Türk milletine elle tutulur ve ayağı yere basan hiçbir vaatte bulunamayan, Cumhur ittifakını karalama ve nifak sokma çabaları dışında siyaset üretemeyen, terör partisi HDP’nin güdümünde oradan oraya savrulan, iktidarı hastalıkta, felakette, olağanüstülükte ve dış güçlerin baskı ve yönlendirmelerinde arayan zillet güruhu ve yancılarının dillerine doladıkları üç şey var.

Birincisi Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine yönelttikleri içi boş eleştirilerdir. İkincisi her fırsatta tekrarladıkları erken seçim ezberidir. Üçüncüsü de güya ilk fırsatta güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçecekleri masalıdır.

CUMHURBAŞKANLIĞINI İSTEMİYORUM MU DİYECEK?

Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminden niye bu kadar rahatsız olduklarını daha önce birkaç defa değerlendirdim. Bu sistemle Türk milletinden hiçbir zaman iktidar alamayacaklarını çok iyi biliyorlar.

Hadi bunu da geçtik. Velev ki, dünya tersine döndü ve bunlar Cumhur ittifakının önüne geçip seçimi kazandılar. Olacakları ben size söyleyelim. Öncelikle Cumhurbaşkanı seçilen her kim olursa olsun, “Ey Türk milleti siz bana yetki ve imkan verdiniz, ama ben bunu kullanmıyorum. Cumhurbaşkanlığını istemiyorum. Parlamenter sisteme geçmek için çekiliyorum” mu diyecek? Hiç öyle bir şey olmayacak, seçilen anında bütün söylenenleri bir kenara bırakıp yetkisini kullanacaktır. Burada asıl gizlenen Cumhurbaşkanı olmak değil, sonrasındaki kurulacak hükümettir. Muhtemeldir ki, seçim öncesinde hükümet yapısından tutun da, bürokrasideki kadrolara kadar aralarında bir paylaşım mutabakatı imzalayacaklardır.

Cumhurbaşkanı seçilen bu kadar sorunlu, bu kadar farklı, bu kadar bağlantılı bir ittifaktan nasıl bir hükümet çıkaracak? Zilleti oluşturan her bir partiye ne verilecek, nasıl bir paylaşım yapılacak?

TERÖR PARTİSİNE NE VERECEKLER?

HDP bu ittifakın merkezindedir. Açılan davaya bağlı olarak bu parti görünümlü terör odağının seçimlerden önce kapatılması çok kuvvetli ihtimaldir. Anayasamıza göre yerine bir parti kurulması da mümkün değildir. Bu durumda bugün HDP’yi oluşturanların CHP ve İP’in içinde seçime katılmaları bize göre sürpriz olmayacaktır.

Önümüzdeki süreçte bu konunun çok konuşulacağı, tartışılacağı kanaatindeyim. İşin püf noktası burasıdır. Bütün planları, bütün hesapları HDP üzerinden yapıyorlar.

Peki, bu terör partisinin beklentilerini nasıl karşılayıp, hangi diyeti ödeyecekler? Neresinden bakılırsa bakılsın, zillete iktidar vermek intihardır ki, Türk milletinin böyle bir şey yapması imkansızdır.

YETKİYİ VEKİLLER DEĞİL ASİLLER VERİYOR

Bu konuyla bağlantılı olarak bir de sistem üzerinden yapılan tek adam eleştirisini de biraz açmak gerekiyor. Bunu da daha önce yazdım. Tek adam CHP’nin 1950’den beri hiç değişmeyen ezberidir. Kendileri dışındaki herkesi aynı şekilde eleştirmişlerdir. Hadi çıksın şu soruya dürüstçe cevap versinler de görelim: Parlamenter sistemde başbakan hükümeti nasıl kuracağını, kimleri bakan yapacağını teşkilatlarına sorarak mı belirliyor? Görevden almaları, yer değiştirmeleri, atamaları yapma yetkisi başbakanda değil mi? Yine öyle olmayacak mı? Alın size tek adam. Hükümetin denetimini zaten bugünkü sistem de de meclis yapıyor. Tek bir fark var. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde güvenoyunu vekiller değil, asiller yani doğrudan millet veriyor.

ERKEN SEÇİM OLMAYACAK

Gelelim erken seçim meselesine. Bu konuda söylenenleri, iddiaları ciddiye almanın imkanı yoktur. Tamamen hayal görüyor ve milletin aklıyla alay ediyorlar. Yeni sistemde erken seçim çok istisna bir durumdur. Bu sebeple de Cumhurbaşkanının seçilme süresi iki dönemle sınırlandırılmıştır. Mecliste çoğunluğu elinde bulunduran Cumhur ittifakının tarafları defalarca açık ve net şekilde erken seçimin asla gündemde olmadığını ve seçimlerin zamanında yani 2023’ün haziran ayında yapılacağını açıklamışlardır. Zilleti oluşturanların meclisten bir erken seçim kararı çıkarmaları asla mümkün olamayacağına göre bu boş bir tartışmadır.

330’U NEREDEN BULACAKSINIZ?

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem meselesi başlı başına bir yalan ve yanıltmadan ibarettir. Türkiye Parlamenter sistemi uzun yıllar denedi. Sonuçları Türk milletinin hafızalarındadır. Krizler, darbeler, iki başlılık ve bunlara bağlı olarak kaybolan yıllar. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle bu olumsuzluklar geride kalmıştır. Parlamenter sistemin neresini güçlendirip, nereye varacaksınız? Daha da önemlisi bunu nasıl yapacaksınız? Bu Anayasa değişikliği meselesidir. Anayasa değişikliği için üye tam sayısının beşte üçünün yani en az 330 Milletvekilinin desteği gerekmektedir. Zilletin bu sayıya ulaşabilmesi güneşin akşamdan doğması kadar imkansızdır.

Hadi diyelim ki, buldular ve değişiklik teklife meclisten geçti. Sonra referanduma yani milletin önüne gidecek. Millete “Siz Meclisi ve hükümeti seçiyorsunuz, ama yanlış yapıyorsunuz. En iyisi siz hükümeti seçme hakkınızdan vazgeçin, yetkiyi bize verin. Sadece meclisi seçin gerisine de karışmayın” mı diyecekler? Millet kendi yetkisini niye devretsin? Bu nasıl bir akıl, nasıl bir anlayış, nasıl bir siyasettir? Had diyelim ki, bu da oldu ve parlamenter sisteme geçildi. Bütün araştırmalar, Cumhur ittifakının açık ara önde olduğunu ve her durumda hükümet edeceğini net olarak ortaya koyduğuna göre, zillet açısından ne değişecek?