Takımın ‘gol adamı’, yanlış anlaşılmasın golcüsü değil, gol adamı Bakasetas, maç öncesi şok, takımda yok. Asist yıldızı, çilingiri Nwakaeme zaten yok… Lider. Süper Ligde değil yalnızca deplasmanda da lider.

22 maç yenilmemiş. Eksikler de olsa, neden olmasın? Ama maç beklendiği gibi, ya da hayallere uygun başlamadı. Göztepe, sıkıntı noktasından çıkma maçı olarak başladığı ilk yarıda iyi işler yaptı. Trabzonspor’u zorladı. Kaleci Uğurcan kaleyi tutan tutmayan gelen şutlarda heyecan yaşadı. Usta kaleci, deneyiminin karşılığını kurtarışlarıyla verdi. Bakasetassız, Nwakaemesiz hücum gücü zayıf Trabzonspor, ilk yarıda neredeyse rakip kaleye gitmedi. Sıkıntı B planı yokluydu. Hakkını yememek gerekir. Avcı’nın ‘takım savunması’ anlayışı öyle ya da böyle kim değişirse değişsin, kim oynarsa oynasın sabitleşmişti. Direndi Trabzonspor…

İkinci yarıda farklı bir Trabzonspor başladı maça. Önde hareketliydi. Bu kilidi açacak tek isim Gervinho gereğini yapınca, hem skor hem de psikolojik üstünlük Trabzonspor’a geçti. Sonrasında ev sahibi baskı kurdu. Ancak bu baskı ilk yarıdaki gibi değildi. Daha umutsuz, daha ‘bu maçı çeviremeyiz, olursa’ içerikliydi. Bu inanç eksikliği ile atılan şutlar kaleyi bulmadı. Trabzonspor, kentiyle, takımıyla, yönetimiyle inceden inceden şampiyonluk türküsü söylüyor. Belki bunu çok üst perdeden söylemiyor. Ancak, çevresel olarak hissettiriyor. Rakipleri psikolojik olarak etkiliyor. Yoksa bu kadar eksik, bu kadar hücum gücü düşük bir takım, nasıl olur da pozisyona bile giremediği maçta üç puanı hanesine yazdırır. Görünen o ki, Trabzonspor saha dışında da ikna etmeyi başarıyor.