Düğmeye basıldı, teker teker küresel mahzenlerinden çıkmaya başladılar. Önce Hüseyin Çelik, Cumhur ittifakına yönelik zehir kusan bir röportajla konuşturuldu. Sonra Abdullah Gül, Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier'in İstanbul'a yaptığı ziyaret sebebiyle ortaya çıkıp Ekrem İmamoğlu ile yan yana poz verdi ve medya onu “şunu-bunu paylaştı” diye cilalamaya başladı. Başyazımda belirttiğim gibi Ahmet Davutoğlu, partisinin boyuna posuna bakmadan Cumhur ittifakına yönelik ahkâm kesmeye başladı. Tam “Bülent Arınç nerde?” diyecektik ki, o da Haber Türk’te ortaya çıktı. Yarın bir gün Ali Babacan da güncel açıklamalarıyla bunlara ayak uydurur. İktidar yanlısı görülen Abdülkadir Selvi’de bu koloninin sesi gibi yazılar yazmaya başladı. Çünkü PKK’lılara özgürlüğü bu ekip dışında başka kimse dile getirmiyor. Selahattin Demirtaş/Osman Kavala gibi PKK’lılara defalarca özgürlüğü özellikle bunlar istedi.

Abdullah Gül, Bülenç Arınç, Hüseyin Çelik, Abdülkadir Selvi büyük ihtimal yerel seçimlerde oyunu CHP’ye verdi. Bu konuda aslında çok eminim ama elbette ispatımız yok. Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın da CHP’ye oy vermiştir. Ahmet Davutoğlu oyunu Ankara yahut İstanbul’da oy kullandıysa zaten belediye başkan adayı oralarda yoktu sanırım. Ali Babacan’ın her iki ilde de adayı vardı ama İngiliz ekol birlikteliğinden oyunu Ankara yahut İstanbul’da kullandıysa CHP’ye vermiştir. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın İngiltere aşkı malum…

Kış uykusundan biraz geç uyanan Bülent Arınç’ın açıklamaları zaten bizzat CHP’ye oy verdiğinizin itirafıdır.

Özgür Özel’i çok başarılı bulduğunu söyleyen Bülent Arınç’ın, FETÖ tutuklusu akrabasının kelepçesinin çözülmesi için Özgür Özel'in devreye girdiğini belirterek, "O benim kahramanım. Özgür Özel benim hukukumu korudu. Ben bunu unutmam." ifadelerini kullanması, CHP ile yaşadığı aşkın dışa vurumu olmuştur. CHP ile Bülent Arınç’ı birleştiren ortak nokta elbette PKK-FETÖ unsurlarıdır.

Her ikisi de PKK-FETÖ unsurları tarafından sevilen isimlerdir.

Onlara hak, onlara özgürlük peşinde koşarlarsa elbette sevilirler.

Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik şartlar, iktidarı cezalandırmak için CHP’de seçmen olarak buluşturmayı sağladığı için Bülent Arınç ve benzerlerinin kanı bitlenmeye başlamıştır. Cumhur ittifakı yeter ki yara alsın, Bülent Arınç gibiler bayram ederler.

Özgür Özel’i kahraman görüp her fırsatta MHP ve Cumhur ittifakı düşmanlığı yapmak, gerçekten de bir insanın Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı kin ve nefret içinde olduğunu gösterir.

Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan gibilerin demokrasi ve özgürlükten anladıkları, Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak isteyen kim varsa onlara alan açılması olmuştur. Osman Kavala, Selahattin Demirtaş gibi terör örgütü PKK mensubiyeti ve irtibat/iltisakı olan vatan hainlerinin demokrasi ve özgürlüğe ne katkısı olabilir?

Bülent Arınç, PKK Demirtaş için özgürlük isteyen ve Osman Kavala’yı cezaevinde ziyaret eden Özgür Özel’i kahramanı görüyor ve onu başarılı buluyorsa kendi ihanet duygularını tatmin ettiği içindir. Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğünü savunan, her daim şehidin, gazinin yanında olan, ABD’nin tasmalı itleri PKK-FETÖ gibi terör örgütlerine karşı tavizsiz mücadeleyi destekleyen MHP’den nefret edip, CHP ve Özgür Özel güzellemeleri insanın soyunu da karakterini de ciddi bir şekilde sorgulatır. Siz gerçekten hangi toprakların ürünüsünüz Bülent Arınç?

Önümüzdeki günlerde Abdullah Gül, Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan gibi modellerin çok görüneceğine, çok konuşacağına şahit olacağız. Küresel ajanslar görev dağılımını çoktan yapmış. CHP de bunları sürekli kullanacaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan intikam almak ve AK Parti içinde yarım kalan hesaplarını görmek için her yolu deneyeceklerdir. Bu hesaplaşma yolunda MHP’yi engel gördüklerinden sürekli MHP’ye saldırmaları da zaten çok doğaldır.

Cumhur ittifakını dağıtmak için her yola başvuracaklardır. Çünkü düğmelerine seçimler sonrası bir kez daha basılmıştır.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli bunların misyon özetini şu sözlerle çıkarmıştır:

“Türkiye’de bazı sermaye gruplarının, bir kısım medya organının ve akademik çevrenin dillendirdiği, çözülmemizi ve dağılmamızı esas alan hain projeyi ilerletmek için teşvik edilen aldatma kampanyasında üç sahte klişe slogan ön plana çıkmaktadır:

Bunlar; küreselleşme dinamikleri, Avrupa Birliği sürecinin gerekleri, Türk toplumunun değişim ihtiyacı ve çağa ayak uydurma zorunluluğu olarak sunulan safsatalardır.

Son dönemde, Milliyetçi Hareket Partisi’ni ve Cumhur İttifakı’nı hedef alan şirret kampanyanın arkasında da bu hain projenin taşeronları bulunmaktadır.”

Cumhur ittifakını dağıtsalar zaten Türkiye üzerinde her hesaplarını göreceklerdir. Kaç yıldır bunun için yırtındılar ve hala yırtınıyorlar.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Cumhur İttifakı’nın tasfiyesine ve sonlanmasına ümit bağlayanlar size kötü bir haberim var; Cumhur İttifakı sonuna kadar vardır, var olacaktır ve ayakta kalacaktır.” sözleri sonra yine hayal kırıklığı yaşadıkları muhakkaktır.

Abdullah Gül, Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Abdülkadir Selvi gibi modeller yürüyün de endamınızı görelim…