Karakaya: "Beklenen değişim ve dönüşümlere sebep olan döngüsel doğa olaylarını karşılamak, idrak etmek ve onunla bütünleşmek için insanların gerçekleştirdikleri buluşmaları doğa bayramları olarak ifade edebiliriz" dedi.

 MHPli Karakaya'nın Hıdırellez mesajı

 Hıdırellez de kadim Türk kültüründe yer etmiş, Nevruz gibi bir doğa bayramıdır.

Küresel çevre sorunları ve iklim değişikliği doğa bayramlarını da etkilemeye başlamıştır. Beklenmedik ve öngörülemeyen doğa olayları, mevsim kaymaları, aşırı yağışlar ve aşırı kuraklık gibi hususlar döngüsel doğa olaylarının zaman, fiziksel veya tepkisel değişimine sebep olabilmektedir. Bu değişimler elbette birçok sebebin bileşenidir. Ancak insanın/toplumun doğaya müdahalesinden kaynaklı değişimler, ağırlıklı olarak alınan kararlarda gelecek nesillerin hesaba katılmamasından kaynaklıdır. Sanayileşme ve kentleşme süreciyle başlayan çevre sorunları, geçtiğimiz yüzyılın ikinci yarısından sonra kendisini daha çok hissettirmeye başlamıştır. Çevre sorunlarının somutlaşmaya başladığı bu süreç; doğanın onu kullananlarla hesaplaşmaya başladığı süreç olarak da görülebilir. Doğa ile insan/toplum arasındaki ilişkiyi çok farklı açılardan ele alıp değerlendirmek mümkündür. Çevre sosyolojisinin doğuşunun temelinde de bu vardır. Bu ilişkilerin nasıl ve ne şekilde olması gerektiği, sosyolojik ve teolojik bakış açıları bir yana bugün yaşadığımız dünyada bir gerçek ile karşı karşıyayız. O da şudur: Kendi yaşam döneminde daha çok refah, daha çok konfor, daha çok ekonomik miras bırakma uğruna doğayı hoyratça kullanmanın karşılığı; gelecek nesillere ödenmek üzere bırakılan ağır bir bencillik faturası olmuştur. İşte bu faturayla doğa; asıl refahın, gerçek konforun ve miraslık servetin esasen “doğayı muhafaza etmek ve gelecek nesillere aktarmak” olduğunu kendi diliyle öğretmiştir. 

Bugün, Birleşmiş Milletlerin “2030-Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları/Hedefleri”nin özünü oluşturan “sürdürülebilirlik” kavramı; doğanın kullanılmasında ya da doğa-toplum ilişkilerinde gelecek nesillerin de dikkate alınmasının zorunluluğunu ifade eder. Sanayileşme ve kentleşmeyle başlayan ekonomik refah ve konfor artışının doğanın hoyratça kullanılmasına isabet eden kısmının aslında gelecek nesillerin refah ve konforunun ataları tarafından gasp edildiği anlamına gelmektedir. İklim değişikliğini onarma konusunda imza koyan ülkelerin taahhütlerini içeren Paris Sözleşmesi bu konunun adeta itirafı ve kabulüdür. Nimet ve külfet paylaşımında adil olunup olunmadığı ise elbette ayrı bir tartışma konusudur.

İklimler değişse de, mevsimler kaysa da baharın bereketi ve yılın nimetinin müjdesi;  cemrelerle başlar, nevruzla işaretini verir, nisan yağmurlarıyla bereketlenir, Hıdrellezle taçlanır, kırkikindi yağmurlarıyla övünür.

Uzun zamandır dünyayı istim üstünde tutan doğa ve çevresel sorunların neden olduğu küresel ısınma, iklim değişikliği, mevsim kayması gibi etkileri günlük yaşantımızda daha çok hisseder duruma geldik. Nisan yağmurları mayıs ortasından sonraya, kırkikindi yağmurları da hazirana kaydı desek yeridir. Elbette arzu ve isteğimiz zamanında olması yönündedir, ama yine de o bereketlerin doğayı beslemesi memnun edicidir.

Hıdrellez Bayramı, Türk dünyasında kutlanan cemrelerin düşmesi gibi, nevruz gibi baharın habercisi bayramlardan biridir. Hızır günü olarak adlandırılan bu günde Hz. Hızır ve Hz İlyas’ın yeryüzünde buluştuklarına inanılır ve bu gün bereketin müjdecisi gün olarak kabul edilir.

2020 yılından bu yana sonbahar ve kış aylarında istenen ve beklenen yağışların düşmemesi önemli ölçüde bir tedirginlik oluştururken, bu yılın baharında iklimin ve yağışın olması beklendiği şekilde gitmesi bizleri de doğayı da sevindirdi.

Nisan ve kırkikindi yağmurlarının sadece bir yağış olmanın ötesinde çok daha fazla anlam ve öneme sahip olduğu asırlardır söylenip gelmiştir. Son yıllarda yaşamaya hasret kaldığımız nisan yağmurlarını yaşıyor olmak sevindiricidir. Özellikle doğaya bağlı tarım yapılan alanlarda nisan yağmurları ve kırkikindi yağmurları o yılki harmanın bereketlendirir. Geçtiğimiz kış mevsiminde kar ve yağmur yağışları istenen düzeyde olmasa da ülkemiz bereketli bahar yağışlarıyla sulandı. 8 Kasım'a kadar devam edecek Hızır günleri inşallah afetsiz ve bereketiyle geçer. (Eskilere göre yıl ikiye ayrılmaktadır: 6 Mayıs-8 Kasım “Hızır Günleri” adıyla yaz mevsimini, 9 Kasım-5 Mayıs “Kasım Günleri” adıyla kış mevsimini oluşturmaktadır.)

Hıdırellez kutlamaları yurdumuzun hemen her köşesinde değişik adetlerle ama birlik beraberlik içinde kutlana gelmiştir.

Bu topraklara fidan gibi dikildik, Kökümüz yeri, sözümüz gönülleri tutmazsa savrulur gideriz. diyor gönüllerin piri Hoca Ahmet YESEVİ

“Haktan bahar fermanı gelmeyince, toprak sırrını açamaz.” diyor Hz Mevlana.

Ferman bereket için İnşallah diyor “Hızır dokunsun dualarımıza” diyelim.

Kaynak: Haber Merkezi