Dünyanın hiçbir ülkesinde bizdeki gibi terör örgütünün kurup yönettiği bir siyasi parti, o ülkelerin meclisinde yoktur. Başka ülkede böyle bir bölücü parti kuramazsın, hadi yasal yolları kullanarak ve faaliyetlerini maskeleyerek bir parti kurdu diyelim. O parti bölücülüğe meyil ettiği ilk adımında kapatılır ve yöneticileri yargılanır. İdam yasası olan ülkelerde bu durum yaşanırsa o bölücü partinin tüm yöneticileri muhakkak idam edilir. Mesela Selahattin Demirtaş gibi PKK’lılar o ülkelerde olsa defalarca idam edilirdi. Asar asar sonra kurutmaya bırakırlardı!

Sen, Hendek terör olaylarında 835 askerimizi, polisimizi şehit ettiren azmettirici olacaksın, Kobani olaylarında PKK’lıları sokaklara döken ve 52 kişinin ölümünden sorumlu olacaksın ve senin o ülkede özgürlüğün konuşulacak…

Vay anam vay…

O ülkelerde azgın bölücülüğü bu yapsaydı, bırak kemiğini, kemiğinin tozunu bile bulamazlardı. Sadece PKK’lı Demirtaş mı? Terör örgütü PKK’nın siyasi partisinde bugüne kadar görev yapmış kişilerin benzerleri o ülkelerde bu bölücülüğü yapsaydı tamamı çoktan ipte ahenkle sallandırılmıştı. Ya da Atatürk döneminde bunlar yaşasa ne olurdu? Şeyh Sait, Seyit Rıza gibi idam edildiklerine şahit olurduk. Dün olsa başı gidecekler, bugün baş üstünde taşınıyor.

Geçmişte ve şimdi DEM modeli bölücü partileri bünyesinde barındıran tek ülke maalesef Türkiye’dir.

Terör örgütü PKK’ya yardım- yataklıktan, üyesi olmaktan cezaevine giriyor çıkıyor tekrar tekrar milletvekili oluyor, belediye başkanı oluyor, siyaset yapabiliyor. Türkiye’nin kanunları inanın, akıl alacak gibi değildir. Bölücü örgüt propagandasından hapis yatıp çıkan Abdullah Zeydan belediye başkanı yapılıyor. Önceki dönemde PKK’ya yardım ve yataklıktan dolayı yönettiği belediyeye kayyum atanan, bu yüzden hapise giren Ahmet Türk tekrar aynı yere belediye başkanı olabiliyor. Bunlar en güncel örnek, bunun gibi daha nice örnekler var. Bu durumun akıl ve mantıkla izah edilemeyeceği gibi, hukukla da izah edilemez.

Bugün gelinen noktada PKK tasmalısı DEM’in kapatılmasını istiyoruz ama bu ülkede hakkında tonlarca bölücülük klasörü olan HDP bile henüz kapatılmadı. HDP kapatılmadığı gibi, seçimlere girmediği halde toplam 600 milyon 343 bin TL hazine yardımı ödendi. O ödenen para içinde şehidin, gazinin ailesinden kesilen vergilerde var. Bir hukuk garabeti seri bir şekilde devam ediyor. Anayasa Mahkemesi resmen Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmeye çalışan HDP’yi ödüllendirdi. HDP’ye “Ülkeyi bölme gayretlerinize devam edin, askeri, polisi şehit etmekten bir an bile pes etmeyin” mealinde bir mesaj veren Anayasa Mahkemesi, DEM’e de o cesareti vermektedir.

Türkiye’de MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli dışında HDP-DEM kapatılsın, terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık yapan her kim ise cezalandırsın diyen tavizsiz, kararlı başka bir lider yoktur. 

Bir önceki MHP grup toplantısında da haykıra haykıra “Tavsayan ve kasten uzatılan HDP’nin kapatma davası sonuçlanmalı, arkasından sıra DEM’e gelmeli, nitekim bölücü partilerin kapısı kilitlenmeli, başka isimlerle açılmaları anayasal çerçevede engellenmelidir.” demiştir.

PKK DEM’liği, kısa bir sürede kapatılma limitine ulaşmıştır.

Kurulduğu andan itibaren çok seri bir şekilde terör örgütü PKK’nın tüm bölücü misyonuna hizmette aktif olan DEM’in, son 6 aylık sicilindeki bir bölücü eylemi ve söylemi bile kapatılma davası için yeterlidir.

Biliyorsunuz, terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı DEM yerel seçimlere Ankara, İstanbul, Mersin gibi illerde çok açıktan, diğer yerlerde de ilçe düzeylerinde CHP ile yaptığı ittifakla girdi.

O yüzden Anayasa değişikliğinin tartışıldığı şu günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş’un, yeni anayasa turları çerçevesinde mecliste bulunan partiler dahilinde prosedür icabı DEM’i ziyaret etmesine gerek var mıydı? 

PKK’nın büyük partisi haline gelmiş CHP’ye anlatılacaklar anlatılır, onlarda ittifak ortakları olan küçük partisi DEM’e zaten iletirdi. DEM’in Anayasa Değişikliğinden anladığı/anlayacağı terör örgütü PKK’nın misyonuna katkı sağlayacak bir adımdır.

Anayasa’nın ilk dört maddesini dünyada hiçbir güç değiştirmeyeceğine göre DEM ile selamlaşma yüküne ne gerek var?

Terör örgütü PKK’ya hizmet edene yapılacak tek muamele, yaratık muamelesidir. Onların Gazi meclisimiz TBMM’yi kirletmesinin önüne geçecek yasal düzenleme adımlarının atılmasıdır.

Numan Kurtulmuş’un CHP, İYİ Parti, Saadet yanında DEM’i ziyaret etmesini CHP’nin trolleri Cemil Kılıç “AKP - DEM el ele...” şeklinde, Şaban Sevinç “AK Parti i DEM’leniyor mu şimdi? Sizi gidiler sizi” şeklinde ve geneli de buna benzer cümlelerle propagandaya dönüştürmüş… CHP’nin her konuda iş birliği, seçimlerde ittifak yaptığı DEM ile görüşmeyi böyle görüyorlar. Kaldı ki CHP, DEM’i “Atatürkçü, Cumhuriyete saygılı” çizgiye getirmedi. DEM, CHP’yi PKK’nın taleplerini savunan çizgiye getirdiği halde bu yüzsüzlüğü yapabiliyorlar. Çünkü hepsi yüzsüz ve pişkinler…

Anayasa değişikliği çerçevesinde DEM ile görüşme yapılmasa “Nasıl olur ülkenin yasal partisiyle görüşmezsiniz?” diye ortalığı yıkacak ve yarın bir gün DEM kapatılacak olsa salya-sümük ağıtlar yakacak CHP’liler, şimdi akıllarınca bugüne kadar PKK’nın siyasi partileriyle olan iş birliği/ittifak ilişkilerini böyle cambazlıklarla örteceklerini düşünüyorlar. Ortada DEM ile neyin iş birliği var ya da kim yapıyor?

AK Parti hükümeti daha öncede içinde HDP’nin de olduğu TBMM’de grubu bulunan tüm partileri içeriği sadece “Başörtüsünün güvence altına alınması ve aile birliğinin korunmasına yönelik” anayasa değişikliği düzenlemesi için ziyaret etmişlerdi. CHP nerede duruyorsa HDP yine aynı noktada durmuştu. O yüzden DEM’in bu tür konularda işi olmaz, onlar olaylara sadece terör örgütü PKK penceresi ve menfaatlerinden bakarlar.

Türk devleti, Türkiye’nin dağlarında, Suriye/Irak sınırında terörle mücadeleyi kararlı bir şekilde yıllardır sürdürürken, Irak üzerinde terör örgütü PKK’ya çok büyük temizlik operasyonuna hazırlanırken, şehirdeki DEM gibi uzantılarına yapılacak tek muamele, kapatılmasının yakın olduğunu hissettirmek ve yasal düzenlemeleri de ona göre hazırlamak olmalıdır. Yapılacak bir Anayasa değişikliği de bunun için büyük fırsattır. DEM gibi bölücü partilerin dünyadaki tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de bir daha kurulmaması için köklü adımlar atılabilir.

PKK’nın siyasi uzantıları kapatılmalı ve PKK’ya yardım ve yataklık eden şeref yoksunları en ağır cezayı almalıdır. Türkiye’nin en öncelikli meselelerinden birisi budur.

Batı ve Doğu ülkelerine “Siz niçin bölücü partilere izin vermiyor ve nefes aldırmıyorsunuz?” diye sormak gerekmiyor mu? Bu konuda Türkiye’den başka kendi bacağına kurşun sıkan, idam ipini boynuna geçiren ülke var mı?