Bu hafta Tuzla’da meydana gelen yangın nedeniyle farklı kimyasal maddeler havaya yayıldı. Bu maddelerin yağmurla birlikte yeniden yeryüzüne inmesi ise asit yağmuru olarak adlandırılıyor ve büyük tehlike oluşturuyor. Pek çok firma çalışanlarını 20 Eylül günü yağmurdan sakınması konusunda uyardı. Peki, 20 Eylül İstanbul’a asit mi yağacak? Asit yağmurundan korunmak mümkün mü? İşte konunun ayrıntıları…

Kocaeli, Sakarya ve İstanbul bölgelerinde bulunan çeşitli firmalar çalışanlarına asit yağmuruna karşı uyarı mesajı gönderdi. Mesajda, çalışanlara ve ailelerine evden çıkmamaları uyarısı yapıldı. Farklı firmalar tarafından gönderilen mesajların içerikleri ise şu şekilde:

18.09.2019 tarihinde Tuzla Deri Sanayi Ema Kimya Sistemleri firmasında yaşanan kimyasal yangınından sonra; firmada kullanılan ve yanan kimyasalların zararlı gazları Kocaeli, Sakarya, İstanbul bölgesine yayılmıştır. 

Cuma günü ve haftasonu yaşanması beklenen yağmur sırasında; atmosferde birikmiş kimyasalların yeryüzüne inmesi riskine karşı yağmur altında durmamaya özen göstermenizi önemle rica ederim. 

Maili ulaşmayan personellerinizi ve ailelerinizi uyarmanızı rica ederim"

ASİT YAĞMURU NASIL OLUŞUR?

Asit yağmurları, kısaca fosil yakıtların yakılması sonucu ortaya çıkan yağışlardır. Özellikle sanayileşmenin yoğun olduğu ve fosil yakıtların enerji tüketimi olarak kullanıldığı bölgelerde yakma sonucu azot ve kükürt gazları açığa çıkmaktadır. Oluşan bu gazlar bulutlardaki su buharıyla tepkimeye girerek sülfürik ve nitrik asitleri ortaya çıkarmakta oluşan bu asitler ise kar, yağmur, çiğ ve sis gibi doğal olaylar sonucunda yeryüzüne ulaşmaktadır. Normal koşullar altında oluşan yağmurların pH değeri 5.6′dır. Bu değerin altında bir değere sahip olan yağış asit yağmuru olarak adlandırılmaktadır. Asit yağmurları, özellikle sanayi devriminden sonra kükürt ve azot gazlarının atmosferde hızla birikmesiyle etkisini hissettirmeye başlamıştır.

ÇEVRE VE İNSAN SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ NELERDİR?

Asit yağmuru toprağın kimyasal yapısını ve biyolojik koşullarını etkilemektedir. Toprağın yapısında bulunan kalsiyum, magnezyum gibi elementleri yıkayarak taban suyuna taşımakta, toprağın zayıflamasına ve zirai verimin düşmesine neden olmaktadır. Toprağın asitleşmesine en çok katkıda bulunan maddeler, atmosferde birikme sonucu toprağa geçen kükürt bileşikleridir.

Azot bileşikleri ise bitkilerin özümseyeceği miktardan fazla olduğu zaman toprağın asitleşmesinde rol oynamaktadır. Asitleşmenin çevre üzerinde dolaylı olmakla birlikte yine çok önemli etkilerinden biri de, endüstriyel faaliyetler sonucu oluşan asit nemidir. Toprağa ya da göl yataklarına inmiş civa, kadmiyum ya da alüminyum gibi zehirli maddelerle tepkimeye girebilmekte ve normal koşullar altında çözünmez sayılan bu maddeler, asidik nemle tepkimenin sonucunda, besin zinciri ya da içme suyu yoluyla bitki, hayvan ve insana ulaşıp toksik etkiler yaratmaktadır. Ağaç köklerinin besin toplama yeteneğinin bozulmasının sorumlusu da gene asitleşme sonucunda toprakta harekete geçen alüminyumdur.

Büyük şehirlerin çoğunda insan yapısı bina ve anıtlara asit yağmurlarının yaptığı zararın göstergesi çoktur. Tarihi yapılar, binalar, açık metal yüzeyler, boya kaplamalar ve bazı plastikler, sülfürdioksit ve yağışın sulandırdığı bu asitten dolayı bozulma gösterir. Asit yağmurları, tüm çevreye zarar vermektedir ancak bundan en çok etkilenen ormanlar ve tarım alanlarıdır. Bu yağışlar toprağın yapısındaki magnezyum ve kalsiyum gibi bitki gelişiminde önemli olan elementleri yıkayarak derinlere taşınmasına sebep olur. Bunun sonucunda ağaçlar ve diğer bitkiler topraktan yeteri kadar faydalanamaz ve kurur.

Asit yağmurlarının özellikle tarım alanları etkilemesi direk olarak insan ve diğer canlılarının etkilenmesine neden olacaktır. Asit yağmurlarının insan sağlığı üzerindeki etkileri konusunda üzerine yapılan araştırmalar sonucunda asit depolanmasının insan sağlığı üzerinde dolaylı ve dolaysız olmak üzere 2 tür etkisi belirlenmiştir. Bu güne kadar yapılan araştırmalar henüz asit depolanmasının insanlar üzerinde dolaysız bir etkisini belirleyememiştir. Bununla beraber deri, göz ve solunum sistemindeki direkt etkileri dikkat çekicidir. pH 4.6’ ya kadar asitlenmiş göl sularında insan ve tavşan denekleri üzerinde yapılan araştırmalarda belirli bir takım etkiler belirlenmiş, pH’ ın 4 ten düşük olduğu değerlerde gözde tahriş ve kızarıklık oluşmuştur. Asidik zerrecikler genellikle sülfürdioksit ve nitrikoksitlerin atmosferdeki dispersiyonu ile oluşur. Sonuçta oluşan nitrik ve sülfürik asit diğer partiküller (toz, is, kurum, duman vs) üzerine yapışır.

 

Editör: Haber Merkezi