Türkgün | Anne Çocuk | Labubu Tehlikesi! Prof. Dr. Nevzat Tarhan uyarıyor…Masum Oyuncak Görünümlü Kumar Tuzağı

Labubu Tehlikesi! Prof. Dr. Nevzat Tarhan uyarıyor…Masum Oyuncak Görünümlü Kumar Tuzağı

Labubu oyuncakları, dünya çapında büyük bir tüketim furyasına dönüşerek hem çocuklar hem de yetişkinler arasında hızla yayılmayı sürdürüyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu oyuncakların “kör kutu” sistemiyle şans oyunu psikolojisini andırdığını ve bağımlılık tehlikesi barındırdığını ifade ediyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Mavi Kadın Özel Haber ve İçerik Editörü Melisa Aslı Bekerenli’ye açıklamalarda bulundu.

Labubu oyuncakları, dünya çapında büyük bir tüketim furyasına dönüşerek hem çocuklar hem de yetişkinler arasında hızla yayılmayı sürdürüyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu oyuncakların “kör kutu” sistemiyle şans oyunu psikolojisini andırdığını ve bağımlılık tehlikesi barındırdığını ifade ediyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Mavi Kadın Özel Haber ve İçerik Editörü Melisa Aslı Bekerenli’ye açıklamalarda bulundu.

MUHABİR: Ali Öncü

Ebeveynlerin çocuklarının taleplerine neredeyse hiç “hayır” diyememesi, erken yaşlarda şekillenen tüketim tutkularının toplumun tüm kesimlerine hızla yayılmasına neden oluyor. Zaman zaman bazı oyuncaklar öne çıkarak yalnızca çocukları değil, yetişkinleri de etkisi altına alabiliyor ve göz ardı edilemeyecek sonuçlar ortaya çıkarabiliyor. Son dönemde öne çıkan oyuncaklardan biri de Labubu. Ancak bu durum yalnızca bir tüketim furyası mı, yoksa arka planda ciddi psikolojik sorunların ve önlem gerektiren risklerin işareti mi sorusunu gündeme getiriyor. Bu sorulara cevap arayan Mavi Kadın Özel Haber ekibinden içerik editörü Melisa Aslı Bekerenli, konuyla ilgili olarak Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın görüşlerine başvurdu.

LABUBU: ÇOCUKLARDAN YETİŞKİNLERE YAYILAN OYUNCAK AKIMI

Her dönemin kendine özgü sembol haline gelmiş oyuncakları olmuştur. 80’lerde bez bebekler, 90’larda sanal bebekler derken günümüzde Labubu, küresel ölçekte yeni bir ikon haline geldi. Ancak bu kez durum biraz farklı; geçmişte çocukları bir araya getiren oyuncaklar artık birer prestij göstergesi olarak algılanıyor.

Sosyal medya ve çevresel etkilerin baskısıyla 7’den 70’e herkes, popüler ürünlere sahip olmayı adeta bir zorunluluk gibi görüyor. 2015 yılında Hong Konglu sanatçı Kasing Lung’un hayal gücünden doğan ve İskandinav kültüründen esinlenen “The Monsters” adlı resimli hikâye serisinin bir karakteri olan Labubu, 2019’da Pekin merkezli koleksiyon oyuncak devi Pop Mart tarafından fark edilerek ticarileştirildi. Tüylü görünümleri, kocaman gözleri ve sivri dişleriyle kimine sevimli kimine ise hafif ürkütücü gelen bu karakter, önce Asya’da sonra da tüm dünyada koleksiyoncuların gözdesi haline geldi.

Rakamlar bu ilgiyi açıkça gösteriyor: 2024’te Pop Mart’ın toplam gelirleri iki katın üzerine çıkarak 1,81 milyar dolara ulaştı. 2025’in ilk yarısında oyuncaktan elde edilen gelir 418 milyon doları buldu. Şirketin değeri yaklaşık %250 artışla ağustos 2025 itibarıyla 54,3 milyar dolara yükseldi. CEO Wang Ning ise 26,6 milyar dolarlık servetiyle Çin’in en zengin 10 iş insanı arasına girdi. Ancak Labubu’nun bu hızlı yükselişinin arkasında sadece koleksiyon değeri değil, insan psikolojisini etkileyen mekanizmalar da var. Bu noktada Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a “popülerleşmenin ardında hangi duygular yatıyor?” diye sorduk.

LABUBU KÖR KUTULARI: KUMAR PSİKOLOJİSİNİ TAKLİT EDEN MODEL

Uzman Görüşü: Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Labubu oyuncakları, insanın psikolojik mekanizmalarını göz önüne alarak ustalıkla tasarlanmış bir seri. Buradaki ilk etken, beynin dopamin döngüsünü nasıl sürekli aktif tutabilecekleri sorusu. Başlangıç noktası da “sevimli agresyon” dediğimiz duygu. Uzun kulaklı, tavşana benzeyen, iri gözlü ve sivri dişli karakterler, kişide hem tatlı hem de agresif duyguları aynı anda uyandırıyor. Bu duygu, beyindeki dopamin salgısını tetikliyor ve özel bir pazarlama stratejisiyle “kör kutu” modeline dönüştürülüyor.

Kör kutular, belirsizlik ve merak uyandırarak “bir sonraki kutudan acaba ne çıkacak?” duygusunu harekete geçiriyor. Bu sistem, davranışsal psikolojide “aralıklı pekiştirme” yöntemiyle çalışıyor; yani kişi kazanma ihtimaline yaklaştığını hissederek tekrar tekrar denemeye yöneliyor. Bu mekanizma kumar bağımlılığının da temelinde yer alıyor. Oyuncaklarla kurgulanan bu döngü, merak ve hayret duygusunu sürekli besliyor.

Koleksiyonculuk psikolojisi de bu süreçle devreye giriyor. İnsan, tamamlanmamış bir seriyi tamamlama güdüsüyle sürekli yeni ürünler almaya yöneliyor. Ayrıca nadir üretilen figürler, yapay kıtlık yaratarak kişide “büyük bir zafer kazanmış” hissi uyandırıyor. Bu da kumardaki “kıtlık patlaması” etkisine benziyor.

Çocuk yaşlarda bu mekanizmayla tanışan bireylerin ileride kumar veya madde bağımlılığına daha yatkın hale gelebileceğini vurgulamak gerekiyor. Çünkü dopamin döngüsü, eksiklik hissi, “neredeyse kazanacağım” duygusu ve keşif arzusu sürekli yeniden harekete geçiriliyor.

OYUNCAKTAN FAZLASI: LABUBU FENOMENİ

Koleksiyon oyuncaklarının hızlı yayılması, çocukların paylaşma ve sabır becerilerini nasıl etkiliyor? Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a göre bu oyuncaklar, klasik oyuncaklardan çok farklı bir psikolojik mekanizmayı çalıştırıyor:

“Çocuğun en önemli işi oyundur. Ancak bu bir oyun değil; kumar benzeri bir sistemdir. Bir oyunda anlam, empati, paylaşma, rekabet ve fiziksel temas vardır. Oysa bu mekanizmada yalnızca belirsizlik, beklenti, neredeyse kazanma duygusu, avcılık ve keşif hissi, hayret ve tamamlama dürtüsü bulunuyor. Çocuk, sosyal duygular yerine beynin ödül merkezini aşırı dopamin kullanımıyla çalıştırmayı öğreniyor. Bu nedenle klasik oyunlarla kıyaslandığında burada bir anlam veya öğrenme süreci yok. Bu, tamamen kumar psikolojisini taklit eden bir oyuncak modelidir.”

YÜKSEK HARCAMALAR: TÜKETİM TUTKUSU MU, TUZAK MI?

Ailelerin Labubu gibi oyuncaklara ciddi paralar harcaması, tüketim çılgınlığını körüklüyor. Peki, çözüm ne?

Prof. Dr. Nevzat Tarhan şöyle uyarıyor:

“Bu oyuncak, bağımlılık ve aşırı tüketime yol açan bir tuzaktır. Eğer bir anne-baba, çocuğunun ileride bağımlılığa daha yatkın olmasını istiyorsa, bu oyuncakları bol bol alabilir. Ama gerçekten korumak istiyorlarsa kesinlikle sınır koymalı ve ‘hayır’ diyebilmelidirler. Çünkü bu, basit bir oyuncak değil; kapitalist sistemin insan psikolojisini manipüle ederek ürettiği yeni bir bağımlılık aracıdır. Kumarın bir adım öncesidir.”
 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...