Artık klasik oldu, her hafta hakemler hedef tahtası oluyor. Daha doğrusu TFF ve MHK’nın uygulamaları ve hakem yönetimleri futbolun önüne geçiyor, futbol konuşamıyoruz. Sezon başından beri sürekli artan kötü gidişat bu hafta tavan yaptı. Felaket tellalı olmak istemiyorum. Ama böyle giderse ve gereken neşter vurulmazsa, çok daha sıkıntılı maçlar yaşayacağımız aşikar. Umarım sonucunda üzüleceğimiz olayları yaşamayız. 

KADİR SAĞLAM OLAYI 
Evet, Kadir Sağlam pazar akşamı çok kötü bir yönetim gösterdi. Hakemliğin saygınlığına ve otoritesine dip yaptırdı. Peki, Kadir Sağlam’ın önceki maçları çok mu iyiydi? Bundan önceki haftalarda hangi kritik maçı “Tereyağından kıl çeker” gibi yönetti? 3 ay önce taktığı FIFA kokartını hak edecek performansı hangi maçta sergiledi? Bu sorulara cevap veremiyorsak, pazar akşamının esas suçlusu bu atamayı yapan MHK değil midir? 

NOTLAR NİYE GİZLİ
Ligimizde her maçı iki gözlemci izliyor, biri statta biri de ülkesinde evinde! Ama bu gözlemciler raporlarında ne yazıyorlar? Ne not veriyorlar? Bunu kimse bilmiyor. 20 sene önce genel sekreter olarak görev yaptığım MHK’da, gözlemci notlarını açıklamaya başlamıştık. Bir anda notların seyri değişmiş, gözlemcilerden en gerçekçi değerlendirmeler gelmeye başlamıştı. Gözlemciler üzerindeki notun açıklanmasının yarattığı baskı, “Ahbap-çavuş” ilişkilerini sonlandırmış, notlardaki gerçeklik yüzdesini üstlere taşımıştı. Ama gizlilik ve sinsilik ustası Oğuz Sarvan, MHK başkanı olunca, bu uygulamayı bir gecede yürürlükten kaldırdı. Sürekli şeffaflık mesajı veren TFF yönetimi, yerli ve yabancı gözlemcilerin notlarını açıklasa, en azından hakemliğin iç denetiminin nasıl yürüdüğü hakkında kamuoyu bilgilendirilmiş olmaz mı? Yerli ve yabancı gözlemci arasında fark varsa, bu da ortaya çıkmaz mı? Özel ilişkilerle notların gerçekten uzaklaştığı iddiaları son bulmaz mı? Notların açıklanması hakemlerin performanslarının artmasını da pozitif yönde etkilemez mi? Sayın Başkan Mehmet Büyükekşi, ne dersiniz? Denemeye değmez mi?

HALİL’İ HARCAMAYIN 
Cüneyt Çakır’dan sonra Avrupa ve Dünya arenasında çok şey kaybeden Türk hakemliği, tek umudu olarak Halil Umut Meler’i görüyordu. Yaşadığı şanssız olaydan sonra Halil’den gelen sinyaller maalesef iyi değil. Önceki hafta Beşiktaş-Galatasaray maçındaki yönetimiyle eleştirilen FIFA hakemimiz, hafta içi UEFA Avrupa Ligi’nde Milan-Slavia Prag maçında başarılı bir yönetim gösterdi. Ama iş bilmez MHK, Cuma günü sabaha karşı San Siro Stadı’ndan çıkan Halil’i koştura koştura, hiç dinlendirmeden, belki de evine bile gitmeden Kayseri’ye gönderdi. Kayseri’de de yine eleştirilen bir yönetim ortaya çıktı. Bunu defalarca yazdım, tekrar yazıyorum. Bir hakem kötü maç yönetiyorsa kusurun yarısından çoğu, onu o maça atayan MHK’ya aittir. Çünkü MHK’larin görevi, maça hakem atamak değildir. Maçı iyi yönetebilecek hakemi atamaktır.