ABD ve İsrail, ikiyüzlülükte ve karaktersizlikte kendilerini nasıl tanımlıyorlarsa, her defasında o tanıma fazlasıyla layık olduklarını kanıtlıyorlar.
Bu iki ülkenin yönetiminde, akıl sağlığını yitirmiş, insani duygularını tamamen kaybetmiş kişiler bulunuyor.
Gerçek şu ki; yeri akıl hastanesi olması gerekenler, bugün devlet yönetiyor!
Birisi dünyaya yön vermeye çalışıyor, diğeri dünyayı takmıyor.
Yamyamların bile medeniyetle tanıştığı bir çağda, Trump ve Netanyahu hâlâ insanlıkla tanışamadılar.
Ellerinde yüzbinlerce mazlum Gazzeli’nin kanı var.
Garantör ülkelerin gözetiminde ateşkes imzalanmış olmasına rağmen, ABD-İsrail ikilisi vahşete ara vermeden devam ediyor.
Zaten daha sözde ateşkes anlaşmasının imzalandığı ilk gün, “Herkes biliyor ki ABD’ye de İsrail’e de hiçbir konuda güven olmaz. İsrail çirkefliklerine devam edecek, zulümlerine yeni bahaneler üretecektir. ABD ise bu senaryolara her zamanki gibi hazır ve istekli davranacaktır.” demiştim.
Ve nitekim öyle oldu…
O günden bugüne ABD de İsrail de bizi hiç yanıltmadı.
İsrail, aralıksız olarak Gazzelileri öldürmeye devam etti.
Geçtiğimiz gün yine bir bahane uydurarak saldırıya geçti; 24’ü çocuk olmak üzere 70 Gazzeli’yi şehit etti. Yazı yayınlandığı vakitlerde sayı da artacaktır.
ABD Başkan Yardımcısı JD Vance ise, İsrail’in bu saldırısı için “Ateşkese rağmen İsrail arada vurabilir.” diyerek alçaldıkça alçaldı.
Bu şeref yoksununa “24 çocuğu öldürünce ne kazandınız?” diye sorsanız, tek bir mantıklı cümle kuramaz.
Trump ise, “Bir İsrail askeri öldürüldü, bu yüzden yanıt vermeleri gerekiyordu.” diyerek İsrail’in saldırısını savundu.
Peki kim öldürmüş, nerede öldürülmüş, nasıl ölmüş? Hepsi hayali, hepsi uydurma!
Eğer gerçekten bir İsrail askeri öldürüldüyse, emin olun o kurşunu atan da bahane arayan İsrail’in ta kendisidir.
Hadi diyelim “Bir İsrail askeri öldürüldü” bahanesine sığınıyorlar…
Peki, ateşkesin imzalandığı günden bu yana süren sivil katliamlarının bahanesi neydi?
O zaman hangi İsrail askeri öldürülmüştü?
Bir İsrail askerinin karşılığı 24 çocuk, 70 masum insanın ölümü müdür?
İsrail, canlı tüm rehinelerini teslim aldığı hâlde, günlerdir enkaz altındaki cansız rehineler üzerinden “Vermekte geç kaldınız.” bahanesini üretmeye çalışıyordu.
Trump da bu bahaneyi sahiplenip, “Hamas’a 48 saat zaman tanıyorum.” diyerek tehditler savuruyordu.
Oysa şu basit soruyu kendilerine sormaktan acizler:
“Hamas, tüm diri rehineleri teslim etmişken, cansız olanları neden vermesin?”
İstedikleri propagandayı oluşturamayınca, şimdi de “Bir İsrail askeri öldürüldü.” bahanesine sığındılar.
İsrail, yapılan sözde anlaşmanın hiçbir maddesine tam olarak uymuyor.
Ateşkesin ilk aşaması kapsamında gerisine çekilmeyi taahhüt ettiği Sarı Hat bölgesinde işgalini sürdürüyor.
Hatta Sarı Hat’ın yakınından geçen Gazzelileri bile zevk uğruna öldürüyor.
ABD-İsrail ikilisi, ateşkes anlaşması konusunda zerre kadar güven vermiyor; çünkü karakterleri güven vermeye müsait değil.
Türkiye başta olmak üzere garantör devletler, attıkları imzanın namusunu korumak adına artık sesini daha gür çıkarmalıdır.
Belli ki ABD-İsrail ikilisi, yine sınırları zorluyor, tepkileri ölçüyor…
En azından “Ateşkese rağmen İsrail arada vurabilir.” diyen ABD’ye, zekânın, ahlakın ve şerefin ne olduğunu birilerinin hatırlatması gerekiyor.
