Türkgün | Başyazı | İhmallerin aldığı canlar

İhmallerin aldığı canlar

Kaynak: Yıldıray Çiçek

İhmaller sonucu hayatını kaybedenler için sıklıkla “ucuz ölüm” tabiri kullanılır. Ne yazık ki Türkiye, ihmallerin ve bu ihmallerin yol açtığı trajik kayıpların sıkça yaşandığı bir ülkedir. Son olarak Samsun’un Canik ilçesinde meydana gelen facia, bu acı gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi.

Bir akaryakıt istasyonunun oto yıkama bölümünde gerçekleşen heyelanda, araçlarını yıkayan Kaya ailesinin üzerine kaya parçaları ve toprak yığını düştü. Baba Adem Kaya (36) ile kızları Ayla (7) ve Açelya Lina Kaya (5) hayatını kaybederken, anne Çiğdem Kaya (31) yaralı olarak kurtuldu. En sarsıcı olan ise, olay yerinde “Heyelan olabilir” tabelası bulunmasına rağmen, bu riskli alanda oto yıkama bölümünün açılmasına izin verilmiş olmasıdır. Bu ihmal, bir ailenin yok olmasına neden oldu. Şimdi neye yanmalı? Giden üç cana mı, eşini ve çocuklarını kaybetmiş bir annenin tarifsiz acısına mı?

“Heyelan olabilir” uyarısını görmezden gelen akaryakıt istasyonu işletmecileri ve bu işletmeye ruhsat veren yetkililer, adeta bu cinayetin temelini attı. Arabasını yıkayan bir baba, araçta belki de neşe içinde bekleyen çocuklar… Ve ertesi gün bedenleri yıkanıp kara toprağa verildi. Bu nasıl bir acı, nasıl bir ihmalkârlık?

Bu trajedi sadece Samsun’la sınırlı değil. Bolu/Kartalkaya’daki otel yangınında da benzer ihmaller 76 cana mal oldu. Bolu Belediyesi’nin daha önce denetimlerde tespit ettiği eksiklikleri yetkililere bildirmemesi ve otel işletmecilerinin yangın anındaki yetersizliği, göz göre göre onlarca insanın hayatını aldı.

Kahramanmaraş/Pazarcık merkezli depremde ise 11 ilde yıkılan binalar, müteahhitlerin ve belediyelerin ihmalleri nedeniyle on binlerce cana mezar oldu. Kolon kesen müteahhitler, denetimsiz verilen ruhsatlar ve yetersiz kontroller, büyük bir felaketin altyapısını hazırladı.

Bu facialar, ihmallerin ne kadar yıkıcı sonuçlara yol açtığını açıkça ortaya koyuyor. Denetimlerin sıkılaştırılması, ruhsatlandırma süreçlerinin ciddiyetle yürütülmesi ve sorumluların hesap vermesi için daha kaç canın yitirilmesi gerekiyor? Artık bu “ucuz ölümler” sona ermeli, ihmaller zinciri kırılmalıdır.

“Heyelan olabilir” tabelasının hemen yanına bir iş alanı kurmak ve insanları böylesine bir tehlikeyle baş başa bırakmak, büyük bir sorumsuzluk ve ciddi bir ahlaki çöküştür. Bu olay, Türkiye’de yaşanan pek çok ihmalin adeta özeti niteliğindedir.

Ülkemizde yaşanan ihmallere bakıldığında, her alanda yeniden inşa edilmesi ve güçlendirilmesi gereken en temel kavramın “görev ahlakı” olduğu açıkça görülmektedir. Bu ihmalleri tetikleyen en büyük neden ise, kolay yoldan ve hızlıca daha fazla para kazanma hırsıdır. Bu zihniyetin hâkim olduğu yerlerde, insan hayatı ne yazık ki değersizleşmektedir.

Kahramanmaraş/Pazarcık depremi, Bolu/Kartalkaya’daki otel yangını ve Samsun’daki facia yalnızca birkaç örnektir. Bu üç olay, Türkiye’deki sistematik ihmalkârlığın ne kadar yaygın ve ölümcül boyutlara ulaşabildiğini gözler önüne sermektedir. Ne yazık ki buna benzer yüzlerce örnek daha vardır. Bu can kayıplarına sebebiyet veren her bir ihmal, toplumsal vicdanı yaralamakta, güven duygusunu zedelemektedir.

Artık bu düzene “dur” deme zamanı gelmiştir. Sorumluluk bilinci, görev ahlakı ve insan hayatına saygı; sadece bireysel değil, kurumsal bir zorunluluk hâline gelmelidir.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...