İsrail’in kudurganlığı ne sınır tanıyor ne hedef. Bir oraya saldırıyor, bir buraya... Gazze’deki vahşetine ise bir an bile ara vermiyor.
10 milyonluk nüfusa sahip bu küçük devlet, arkasına ABD gibi küresel bir gücü almış olmanın verdiği cüretle, mahallenin şımarık peydahlama çocuğu gibi davranıyor; İran’a, Lübnan’a, Suriye’ye ve Yemen’e pervasızca saldırıyor.
Oysa çevresindeki İslam ülkeleri oldukları yerde beş-on kez zıplasa, İsrail’de adeta zelzele olur. Ancak bölgede ABD’den duyulan korku, yıllardır süren vurdumduymazlık ve kayıtsızlık, İsrail’in saldırganlığını her geçen gün daha da cesaretlendiriyor.
Hatırlarsanız, Netanyahu bir açıklamasında “Arap liderlerine söylüyorum; eğer iktidarlarınızı korumak istiyorsanız, sesinizi kesin.” diyerek tüm İslam dünyasını açıkça tehdit etmişti. Ne acıdır ki bu sözlere tek bir lider bile çıkıp “Sen kimsin şerefsiz Netanyahu?” deme cesaretini gösteremedi.
Hatta Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, bu tehdidin gölgesinde “Filistin meselesi benim kişisel olarak umurumda değil. Benim düşünmem gereken bir ülkem var.” sözleriyle İsrail karşısındaki sessizliğini adeta meşrulaştırdı.
İslam ülkeleri hala sessizliğini, ilgisizliğini sürdürse de, Batı kamuoyu ve medyası artık Gazze ve Filistin konusunda daha yüksek sesle konuşur hale geldi. Bu, gecikmiş ama umut verici bir gelişmedir.
Ancak uyaralım: İsrail bu şekilde durdurulmazsa, bu pervasızlık bölgedeki yeni çatışmaların, kaosların ve savaşların fitilini ateşleyecektir.
Ve elbette bu gidişat, ne ABD’nin ne de İsrail’in sürdürülebilir zulüm sistemi olmayacaktır.
Bu saldırganlık hali bir gün mutlaka bir duvara çarpacak. İsrail, o gün geldiğinde, yere düşecek ve belki de bir daha kalkamayacaktır. O günleri de göreceğiz.
Şimdilik İsrail, mazlumların kanından oluşturduğu bir okyanusta yüzmeye ve dengesizliklerini tırmandırmaya devam ediyor. Bu kadar ülkeye saldırmakla yetinmeyen İsrail, şimdi de gözünü yavru vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne dikmiş durumda.
İsrail medyasında son dönemde dikkat çeken analizler yayımlanmaya başladı. Kuzey Kıbrıs’ın artık yalnızca Rumların değil, aynı zamanda İsrail’in de bir “ulusal güvenlik sorunu” haline geldiği ileri sürülüyor. Türkiye’nin Kıbrıs’taki askeri varlığına karşı İsrail’in “acil müdahale planı” hazırlaması gerektiği yönünde çağrılar yapılırken, bu kapsamda “Poseidon’un Gazabı” adı verilen bir senaryoya da yer veriliyor.
Söz konusu planda, İsrail’in Kuzey Kıbrıs’taki Türk hava savunma sistemlerini etkisiz hale getirmesi, istihbarat altyapısını hedef alması ve Türk birliklerini geri çekilmeye zorlaması gibi saldırgan adımlar öngörülüyor.
Yaklaşık bir sene önce PKK’nın elebaşlarından Duran Kalkan Kıbrıs konusunda dikkat çeken bir açıklama yapmış ve aslında önceden bir sinyal verircesine şu ifadeleri kullanmıştı:
“Tabii ki dananın kuyruğu Kıbrıs'ta kopacak. Bu savaşın merkezi Türkiye'dir. İçinde yer aldığı sisteme en karşı konumda olan, sistemle en çok çelişen, 3. Dünya Savaşı'nın bir tarafı olan Türkiye'dir. Sıra Kıbrıs’a gelecek. Türkiye sınırına gelecek ve savaş Türkiye’de yoğunlaşacak.”
Bugün İsrail medyasında çıkan analizlere bakıldığında, Türkiye’ye ve Kuzey Kıbrıs’a yönelik tehditlerin, PKK üzerinden verilen ön sinyallerle nasıl örtüştüğü açıkça görülüyor.
Bölgedeki her gelişme, her yeni emperyalist plan, “Terörsüz Türkiye” hedefinin ne denli stratejik ve hayati bir öneme sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
ABD ve İsrail’in taşeron olarak kullandığı, bölge ülkelerini istikrarsızlaştırmak için sahaya sürdüğü PKK’ya silah bıraktırmak ve örgütü tamamen feshettirmek; sadece Türkiye’nin iç güvenliğini sağlamak açısından değil, aynı zamanda bu emperyalist planları boşa çıkarmak adına da atılması gereken en kritik adımlardan biridir.
Cumhur İttifakı bu oyunu görmekte ve milli stratejisini adım adım hayata geçirmeye çalışmaktadır. Ancak bu stratejiyi kavrayamayanlar ya meselenin derinliğini idrak edemeyecek kadar bilgisizdir, ya kısa vadeli siyasi veya kişisel çıkar peşindedir ya da doğrudan ABD ve İsrail’in bölgedeki çıkarlarına zemin hazırlamaktadır. Aklı olan bölgedeki gelişmelere bakarsa hemen herşeyi anlayacaktır.